13 Aralık 2019 Cuma

Allah bana akıl verdi




Allah bana akıl verdi
Aklın çalışmaktır derdi
Emanet boynuma bindi
Ne zaman ki aklım erdi

Allah daim "akledin!" der
Akıl kendinden bir değer
Aklı olmayan üstüne
Allah pislik boca eder

Hayır işle gitsin günah
O’ndan gayrı bilme penah
Burda salah orda felah
Allah hep hayrımız güder.

Dua ile!
13.12.2019
GARİBCE


11 Aralık 2019 Çarşamba

Anlaşmazlıkların çözümünde tekvine/ yaratılış yasasına başvuru gereği




Fıkıhta Garibce olarak bizim seslendirdiğimiz en büyük ilke teşriin tekvin üzerine bina edilmesi ve tekvinin asıl kabul edilmesi olmalıdır. Söz gelimi hünsayı müşkilin cinsiyetinin belirlenmesinde bütün emarelerin tükenmesi halinde kaburgaların sayılıp tam ise kadın eksik ise erkek sayılması anlayışını ele alalım: Bu böyledir çünkü hadislerde “kadının (Hava)  erkeğin (Âdem) eğe kemiğinden yaratıldığı” ifade edilmektedir. Buna göre erkeklerin eğe kemiklerinin bir eksik olması gerekmektedir. Çünkü teşri öyle buyuruyor. İmdi bu dahice bir istidlal biçimi sayılırken “Yahu şunu bir anatomi bilimine soralım, gerçekten erkeklerin eğe kemikleri kadınlarınkinden bir eksik mi?” şeklinde bir yaklaşım zait addediliyor.

Kazak hukukunda hemen hemen tüm anlaşmazlıkları Bi denilen halk hâkimleri çözerlermiş. Bi’ler hem irfan, hem tecrübe ve pratik zekâ sahibi kimselerden olurmuş, atanmazlar, sahip oldukları meziyetlerle kendiliğinden o mevkie hak kazanırlarmış. Halkın örf ve âdetini bildiği gibi yaşanılan hayatın gerçekliklerini de bilirlermiş. Bizim Kazak Dr. Öğrencimiz Tussufkhan Imamumadı’nın tezinde kullandığı bir anekdot Garibce nazarında konumuzla ilgili dikkat çekici bir örnek olmuştur.
Şöyle ki:  Bir ihtiyar boz bir kısrak (dişi at) kaybeder. Başka birinin evinde ise aynı renkte bir at derisi bulunur. Ancak o bunun kendi atının (erkek) derisi olduğunu savunur. Kavga büyür davacı halk hâkimi olan Mami Bi’e gelir. Mami Bi, evinde deri bulunana “kestiği atının kafası nerde diye” sorar. O da kışlaktaki ağaca astığını söyler (Kazaklar atın kafatasını atmaz ağacın yükseğine asarlar). Bi o at kafasını aldırıp temizlettikten sonra, ihtiyara “Kısrak ile (erkek) atın kafasında nasıl bir fark olur?” diye sorar. İhtiyar: “Kısrakta azı diş olmaz, atta (erkek) ise azı dişi olur” diye cevap verir. Bunun üzerine Mami Bi: “Bu kafada azı diş yok ve ‘Körneu turğan aq, qara delinbeydi’ (Görünen aka, kara denilmez)” diyerek davayı ihtiyarın lehine karara bağlar.
Ben dahi bunu okuduktan sonra araştırdım, kısrak diş sayısı otuz altı, erkek at diş sayısı kırk imiş. Emin olun bilmiyordum. 

Bu uygulamada Mami Bİ’nin yaptığı, hüküm verirken tekvini/ yaratılış yasasını/ hayatın somut gerçekliğini dikkate almaktan başka bir şey değildir. Adalet ise gerçekliğe uygun hüküm vermektir.
Biz ise hayatı bilmiyoruz. Bilmediğimiz gibi çoğu kez bunun bir eksiklik olduğunu dahi düşünmüyoruz. Bize kitaplarımız yetiyor. Onların sayfaları arasındaki gerçekliğimiz mutlak olduğu için, başka bir şeye ihtiyaç duymuyoruz.

Mami Bi bize bir ders vermiş.
Alanlara selam olsun.

Dua ile!
11.12.2019
GARİBCE