24 Ramazan 1445 / 03.04.2024
İslam geldi mevcut cahiliye değerlerinden kimini ibkâ etti,
kimini ıslah etti, bir kısmını da iptal eyledi.
Cahiliye döneminde tercih ve davranışlarını belirlemede
mihenk olarak esas alınan şeylerden birinin de heva ve heveslere uyma olduğu (Furkan
43) bizzat Kur'an’da belirtiliyor. Hepimizin bir takım arzuları vardır ve
bunları gerçekleştirmek isteriz. Bir takım ihtiyaçlarımız vardır ve bunların
karşılanması için çalışıp çabalamamız tabiidir. Ancak ihtiyaçlarımızın yerini
ihtiraslarımız alırsa o takdirde biz onun altında kalkamayız. İnsanın belini
doğurtacak kadar gıdaya, soğuktan sıcaktan ve saldırılardan korunmak için bir
barınağa ihtiyaç duyar. Keza giysiye ihtiyacımız vardır. Bizim bunları
karşılamak için çalışıp çabalamamız normaldir, hatta takdir edilir. Ancak biz
ihtiyaçlar yerine ihtirasların peşine düşersek o ihtiraslarımız bizi gulyabani
gibi helake sürükler. Tüketim esaslı bir anlayış ile yola çıkıldığı zaman iflah
olamayız.
Eskiden ekonomi yerine İktisad ilmi vardı. İktisad tutumlu
olma, orta yolcu bir yaşantı sürme demekti. İfrat ve tefrit her konuda olduğu
gibi iktisatta da yanlış sayılırdı. Söz gelimi cimrilik de savurganlık da kötü,
tutumlu olmak ise iyi idi.
Günümüz ekonomisi ise üretici ise üretimini tüketici ise
tüketimini maksimize eden adamı (homoekonomikus) esas aldı. İnsanın mutluluğunu
tüketimin çokluğu ile ve hatta somut bir örnek olarak çöpün çokluğu ile ölçmeye
kalkıştı. Yani ne kadar çok çöp tüketiyorsan o kadar mutlu sayılıyorsun. Gerçek
mutluluğu ölçecek ölçemler olmayınca hepsi kemiyetle/nicelikle ölçülür oldu. Söz
gelimi bir karpuz aldınız ve içini siz yediniz, kabuğunu hayvanınız yedi,
çekirdeğini de kuşlarınız yedi, hiçbir çöp çıkmadı. İmdi bu resimde insanlar
hiç mutlu değil, çünkü hiç çöpleri yok.
Ya da şehirde kalıyorsunuz, çoluk çocuğunuzun uğradığı
sorduğu yok, geleniniz gideniniz yok. Aldığınız karpuzdan bir dilim aldınız, hatıralar
aklınıza geldi ve ağzınıza aldığınız lokmalar boğazınıza düğümlendi ve gözleriniz
ıslandı. Yeme isteğiniz de kalmadı. O karpuzun çoğunu çöpe attınız. Gösteriye
göre siz çok mutlu olarak gözüküyorsunuz. Çünkü çöpünüz çok çıktı.
Oysa biz insanı imanla ölçüyoruz, takva ile ölçüyoruz.
Amel-i salih ile ölçüyoruz. Amel-i salih içtenlikte işlenen gayra yararlı olan
fiillerimizdir. Amel-i salih ile toplum daha sükunetli ve mutlu olur. Öylesi
bir toplum içinde senin mutluluğun daha da artar.
İman yanında ibadetlere bizim ihtiyacımız vardır. İmanımız
ile yapıp ettiklerimiz bizi ongun hale getirecek. Özümüz pak olacak ki yüzümüz ak olsun. Allah
Samed’dir, O’nun bize değil bizim O’na ihtiyacımız vardır. Meyvenin
olgunlaşabilmesi için belli bir zamana ihtiyaç oluyor. İyi bir insan da ha
deyince olmuyor. O yüzden bizim de iyi insan olabilmemiz için hayat boyu
çabalamamız gerekiyor.
Biz insanımızı cahiliye değerleri ile değil bağışıklık
sistemi mesabesindeki takvamız ile ölçeriz.
Bilgi ile ölçeriz.
Ahlak-ı hamide/ erdemlerimiz ile ölçeriz.
Kalb-i selim, akl-ı
selim ve zevk-i selim ile ölçeriz.
Allah Teâlâ bizi iyi etsin.
Dua ile!
06.04.2024
GARİBCE