25 Ekim 2013 Cuma

Hasta ziyaretiyle iş bitse!



Bir Buharî hadisinde[1] Hz. Peygamber Müslümanların birbirleri üzerinde bazı haklarından bahsetmiştir. Bunlar arasında “ıyâdetü’l-merîz” da var.
Bunu genelde bizim mütercimler “Hasta ziyareti” diye çevirirler. Kanaatimce bu çeviri eksik ya da yanlıştır. Çünkü burada tüm Müslümanlardan istenilen, hastanın gerekli her türlü tedavi ve bakım külfetinin üstlenilmesi olmalıdır. Bu görev evvel emirde akrabalara düşer, ama kişinin bu vazifeleri yapacak yakınları yoksa o taktirde de bu görev bir kifaî farz olarak tüm Müslümanların boynuna bir yük olarak  biner. Eğer yerine getirilmez de o insan tedavi edilmediği ve arkasından da bakılmadığı için ölürse onun vebali herkesin boynuna birden biner.
İmdi sorun şu ki bu vazifelerin vaktiyle kişilerin uhdesine tevdi edilmiş iken günümüzde kurumlaştırılmasının gerekli hal alışıdır. Ben ne kadar çok sevsem ve saysam da en yakınlarımı bile kendi imkânlarımla tedavi ettiremem ve gerekli bakımını yapamam. Ne zaman ki  hastaneler kurarız, sağlık sigortaları oluştururuz, yoksul ve kimsesizler de dahil olmak üzere herkesi şemsiyesi altına alacak şekilde sosyal güvenlik kurumları geliştiririz, işte o zaman bu sorumluluğu hakkıyla yerine getirmiş oluruz.
Buna mukabil annemiz hasta oldu. Başına oturduk, o bize baktı biz ona baktık. O ağladı biz ağladık. Salya sümük birbirine karıştı. Ama kadıncağız doktora gütürülmedi, doktor ayağına getirilmedi. Başında hocalar okudu üfledi. Cümle yakınları toplandı, ağıtlar yakıldı. Bu arada herkes işinden gücünden kaldı… Matlup olan bu değildir. Vaktiyle birçok sorumluluk kişilerin uhdesine verilmişti. Başka türlü bir imkan da yoktu. Ama tek tük de olsa bazı ağır yükler âkile sisteminde olduğu gibi kurum halinde paylaşılmaktaydı. Aradan geçen zaman ve ortaya çıkan yeni imkanlar, bu türden pek çok yükü oluşan bu yeni kurumların sorumluğuna tevdi etmiş durumda. Bu çok güzel bir gelişme. Ama eksik olanı şu:
Bu kurumlarda çalışan insanlar hizmet verdikleri kimseleri aynı zamanda duyguları da olan bir insan olarak görmeli ve ona göre uygun bir davranış göstermelidirler. Söz gelimi hasta düşmüş bir insan, bozulmuş da tamir edilmesi gereken bir makine gibi görülmemeli, keza bir huzur evindeki yaşlı üstü başı temizlenirken bir insan olduğu unutularak hırpalanmamalı, horlanmamalı. Bu kabilden gözüken davranışlar yüzünden zaman içinde geliştirilmiş olan bu türden kurumlar aleyhine tavır geliştirmek yerine, burada hizmet almanın ve vermenin daha insanî bir düzeye nasıl çıkarılabileceğinin imkanları araştırılmalı, her yerde ve her zaman hep ihtiyaç duyacağımız ve her zaman ortak paydalarımız olacak olan değerleri yaygınlaştırma ve geliştirme doğrultusunda çabalar göstermeliyiz.
Dua ile!
25.10.2013
GARİBCE



[1] صحيح البخاري ـ حسب ترقيم فتح الباري - (2 / 90)  أَنَّ أَبَا هُرَيْرَةَ ، رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ ، قَالَ : سَمِعْتُ رَسُولَ اللهِ صلى الله عليه وسلم يَقُولُ : حَقُّ الْمُسْلِمِ عَلَى الْمُسْلِمِ خَمْسٌ رَدُّ السَّلاَمِ وَعِيَادَةُ الْمَرِيضِ وَاتِّبَاعُ الْجَنَائِزِ وَإِجَابَةُ الدَّعْوَةِ وَتَشْمِيتُ الْعَاطِسِ.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder