Nasrettin Hoca eşeği ile bir yere gidiyormuş. Yolda giderken eşeği
başlamış eşek tersi koklamaya… Hayvan ısrarlı bir halde koklar durur, arada da
bir dudaklarını bir tuhaf ederek başını
yukarı kaldırır adeta mest olmuş edayla kokusunu habire içine içine
çekermiş.
Hoca hemen hayvanın yem torbasını almış ve o koklamakta olduğu eşek
tersini torbasına bir güzel doldurmuş ve sonra da boynuna asmış.
“-Aman Hoca ne yapıyorsun?” diyenlere de?
“-Eh ne yapalım? Kendi tercihi!” demiş.
Öyle ya kendi tercihi…
Bu sözü ve benzer tepkiyi artık daha çok duyar olduk.
Çocuk yanlış yapıyor… Bırak yapsın… Kendi tercihi deniyor.
Talebe yanlış yapıyor. Kendi tercihi…
Vatandaş yanlış yapıyor… Kendi tercihi.
Öyle olunca da olmuyor.
Acaba bir insan olarak buna, bu şekilde bir tepkisizliğe hakkımız var mı?
Bile bile ölüme gidene eh ne yapalım kendi tercihi demeli miyiz.
Kendini zehirleyen gençlere eh ne yapalım kendi tercihleri diyebilir
miyiz.
Yoksa kendimizden olduğu kadar tüm insanlığın gidişatından ve insanların
yapıp ettiklerinden de imkanımız
nispetinde sorumlumuyuz.
Müslümanlık, “Bana ne? Kendi tercihi, Ne haltı varsa görsün!” şeklindeki
bir yaklaşımı pek tasvip etmez gibime geliyor. Hele “emr-i bi’l-naruf ve’n-nehy
ani’l-münker” gibi bir müessesesi varken. Bu o kadar önemli bir ilke ki
Mutezile mesela bunu beş esaslarından biri kabul etmiştir.
Eline beline diline sahip olmak en büyük erdemdir, tamam. Ama eliyle,
diliyle, kalbiyle düzeltmek de aynı şekilde erdem değil midir?
İnsanlık, hele hele de Müslümanlık zor vesselam!
Dua ile!
27.04.2016
GARİBCE
Kendi tercihine bırakıldığı için bu durumda değil mi insanlar
YanıtlaSil