Bir öğrencimizin Yüksek Lisansını tamamlaması sebebiyle Feys’te yayınladığım fotoğrafların
üzerine şöyle bir mesaj yazmıştım:
Ramazan'ımız yüksek lisansını tamamladı. İşi
de var. Geriye bir eş bulma kaldı. Tebrikler Ramazan!
Bu mesaja sizlerle paylaşmayı uygun ve hatta gerekli
gördüğüm bir yorum geldi. Şöyle diyordu:
Selamun aleyküm hocam! Ben Gamze Günay. Bugün
öğrencinizle ilgili bir paylaşımınız sonrasında çok düşündüm ancak sonunda bu mesajı atmak istedim. Öğrencinizin mezuniyetini
bildirmeniz yanında onun bekar olduğunu vurgulamışsınız. Aslında bu çok ince
bir hareket. Çünkü şimdilerde büyüklerimiz bu sünnet olan hareketi unuttukları
için sağlıklı yuvalar kurulamamakta ve maalesef gençlerin evlilik ve
evlenememekle ile imtihanı ağır
olmaktadır. Benim kendi yaşıtlarım arasında gözlemlediğim mezun olup ya da
mezun olmadan evlenenlerin daha sağlıklı bir yol çizmeleri. Nitekim onlar
yapacakları işleri oturacakları şehirleri kısacası hayatlarını birlikte karar
vererek çiziyorlar. Halbuki son zamanlarda yeni mezunlar hakkında, “Daha işi
yok, nasıl geçinecek?”, “Daha da çok gençler… vah vah!” gibi yorumlar yapılıyor
bunun neticesinde yirmi dört yaşında olan bebek adamlar eli iş tutmayan minnak
kızlar yetişiyor.! Bunu kim mi bu hale getiriyor ? Bu sünneti unutan
büyüklerimiz. Erken evlenmek isteyenlere koca meraklısı yaftalaması da
cabası... Bir de yeni nesil kızların da atandıktan başka bir deyişle kendi
ayakları üstünde durduktan sonra evlenme düşüncesi var ve atanan
arkadaşlarımdan gördüğüm şu ki atandıktan sonra kimseye evlenilecek adam
gözüyle bakamıyorlar, kriterleri yükseliyor, beğenme ısınma düzeyleri düşüyor,
nasıl olsa kendi parasını yiyor ya erkeğe ihtiyacı olmuyor. Olacak birini
bulsalar kendi çalıştığı yere ve işe ters düşüyor... Ya da erkekler her nasılsa
atanmış kız arayışında. Yazık! Sanki İslam'ın herhangi bir döneminde kız eve
ekmek taşımak zorundaymış gibi…
Kızımız kısaca özel konumundan
bahsettikten sonra da “Evvel Refik ba'de’t-tarik! (Yola girmeden evvel yol
arkadaşı gerek) ... vecizesiyle bitiriyor ve “Başınızı şişirdiysem ya da bir
kusurum olduysa affola. Selam ve dua ile ...” diye de veda ediyor.
Şimdi anladın mı ey Hoca arkadaşım,
vazifenin sadece tedris ile bitmediğini. Onları hayata hazırlamak,
yüreklendirmek, kendilerine uygun eş bulmak konusunda kendilerine yardımcı
olmamız gerektiğini.
İstatistiklere baktığınızda şu kadar erkek var, şu kadar da kadın var. Bu
durumda herkesin bir eşinin olması lazım. Ama öyle değil. Üstelik de
gençlerimiz, ümmet adına en verimli çağlarında bekar kalıyorlar. Kırklı
yaşlarda çocuk doğurmak ve onları büyütmek o kadar kolay değil. Bu iş en kolay
şekilde yirmili yaşlarda henüz kanın daha deli çağında oluyor. Nasıl olsa annem babam hayatta onlar bakar
diyorsanız, siz kırklı yaşlara geldiğinizde artık onlar ihtiyarlamış oluyorlar.
Erken yola çıkan yol alır, erken evlenen döl alır, demişler.
Yahu gençler Allah için siz de
biraz sıkıntı çekin ne olacak, korkmayın ölmezsiniz. Yarın büyüyen
çocuklarınıza, yetişen yeni nesillere anlatacak bir şeyleriniz olur. Hayattan
alacağınız haz, çekeceğiniz sıkıntılarla doğru orantılı gibi. Verdiğiniz emeğin
ürünü yiyeceğiniz yavan ekmek, emeksiz katmerden de tatlı gelecektir.
Biz evlendiğimizde hiçbir şeyimiz
yoktu ve bir sürü de borcumuz vardı. Nice ağladığımız anlar oldu. Çok sürmedi
her şeyimiz oldu. İhtiyaçlar bir şekilde karşılanıyor. Yeter ki ihtiraslarımız
ihtiyaçlarımızın yerini almasın.
Bizim geleneğimizde kervan yolda
düzülür. Evlilik de öyle. Yeter ki yola çıkmadan evvel kendinize bir refik
bulun. Mükemmel eş aramayın, mükemmel eş de olmayın. Hem alıcı hem verici olun.
Saygı ve sevgiyi dengeleyin. Adaletli, merhametli ve şefkatli olun.
İşiniz de var ne güzel, evlenin
gari!
Bizi de kurtarın!
Dua ile!
18.07.2017
GARİBCE
Ah hocam.. O kadar doğru ve gerekli bir konuya parmak basmışsınız ki.. Her yazdığınız çok manidar ve üzerinde düşünülüp biz nerede hata yaptık dedirtiyor.. Allah razı olsun kardeşimiz de çok güzel açıklamış. Ben de bu duyguları paylaşıyorum. Ne yazık ki çevremizdeki bir çok insan, ister dindar olsun ister muhafazakar ister solcu ister ataist hatta köylüsü kentlisi sanki ağız birliği etmiş gibi aynı şeyi söylüyorlar.. Çok gençler, daha çok küçükler elleri ekmek tutmuyor henüz meslekleri yok ayakları üstünde dursunlar biz yaşayamadık onlar gönüllerince yaşasınlar. Bir çiçekten bal alınmaz vs vs.. Ya yazık Allah aşkına.. mahalle baskısının dik alasını evlatlarımıza onlar olmazsa çevremizdeki evlatlara yapılıyor. Ne olur yani evlenip sorumluluk almaları çok mu kötü
YanıtlaSil.. Sadece eşlerini sevip birbiri için yaşamaları çok mu abes.. onlara yardım edip kuracakları yuvaları tesis etmek çok mu zor...Yeterki okuyup meslek sahibi olsunlar ve rahat etsinler diye bütün şartları imkanları ayaklarına sererken zorlansak bile katlanıyoruz ya. Peki ruhsal psikolojik fizyolojik rahatlik, huzur ve mutluluk getirecek evlilik muessesesini tesis etmek icin evlatlarimiza evlilik hususunda da bu gayreti ve cabayi gostersek olmaz mi? Gençlere acıyın.. orda burda onunla bununla kırık kalplerle onları tek başlarına kendi ayaklarinin ustundeki kaderlerine terk etmeyin.. saglicakla kalin efendim...
SHylhsn Çalışkan: Muhterem hocam, yazınız gerçekten önemli bir değerimizi hatırlatıyor. Allah razı olsun sizden.
YanıtlaSilBu vesileyle rahmetli Ali Murat Daryal hocamızı da hatırlattınız ve bir duaya daha vesile oldunuz.
Selda Kaya Yaldiz: Hocam bu konu evli olanların üzerine vazife aslında. Hem bekar gençler hemde boşanmış ve yeniden evlenmek isteyenler bu konuda ciddi zorluk yaşıyor. Ve maalesef internetten tanışıp yanlış evlilikler yapabiliyorlar. Kimse elini taşın altına koyup sorumluluk almıyor. Ben şahsen çevremdeki insanlara yeri geldikçe ön ayak oluyorum.
Teşekkürler hocam, çok önemli gerçekten, bu hayırlı iş de ertelenmemeli, geciktikçe zor hatta imkansız hale geliyor maalesef, Rabbim gençlere destek olmayı nasip etsin hepimize inşallah
YanıtlaSil