26 Mayıs 2018 Cumartesi

İnsana namaz kılması nereden gerekli ki?


Dihlevî merhum, “Yükümlülük Takdire (yaratılış özelliğine) bağlıdır” üst başlığı altında sonuca varırken şöyle sorular soruyor ve cevabını veriyor:
“Soru: İnsana namaz kılması nereden gerekli olmaktadır? Rasullere itaat etmesi niye vaciptir? Kendisine zina ve hırsızlığın haram olması nereden çıkmıştır?
Cevap: Emredilen şeylerin vacip, yasaklanan şeylerin haram olması onun yaratılış özelliğinden çıkmıştır. Otçul hayvanların ot yemesi nereden vacip, et yemesi nereden haram; yırtıcı hayvanların et yemesi nereden vacip, ot yemesi nereden haram, arıların arıbeyine tabi olmaları nereden gerekli ise, insanın sözü edilen yükümlülüğü de işte oradan gereklidir. Şu kadar var ki hayvan, sahip olduğu bilgileri cibillî ilham (içgüdü) yoluyla elde ederken, insan onları kesb ve nazar yahut vahiy yahut da taklit yoluyla elde etmektedir.” (Dihlevî, Hüccetullâhi’l-bâliğa, trc. Mehmet Erdoğan, İstanbul 1994, I, 73-74).
Buradan benim anladığım şu oldu: Biz kul olmaya mecbur ve mahkûmuz. İnsanlıktan çıkma ve istifa etme şansımız yok. Ya iyi insanızdır ya da kötü insan. Başka bir şey değil.
Eğer otçul olarak önümüzdeki otu yiyorken gözümüz etçillerin önündeki ete kayıyorsa fıtratta bir bozukluk/ sapma var demektir.
Ne ki biz insanlar hem otçul hem de etçil varlığız, güçlü şehvetimiz var. Ufukta meleklik de şeytanlıkta bize gel ediyor.
Diğer taraftan ikisine de kaymak bizi bozuyor ve bize denge lazım geliyor. Dengeyi tutturmak ise zor oluyor. İnsiyaklarımız bizi esfel-i safiline çekiyor, nefsi öldürmek melekleşme gibi de olsa bizi insan olmaktan çıkarıyor. Oysa bize biçilen rol insanlık oluyor. İnsanlık da zor. Zaten bütün zor olanlar da bizi buluyor.
Güçlü insiyaklarımız olacak, ama onları yönlendiren bizim kesb ve nazar yahut vahiy ya da hiç olmazsa taklit -belki ittiba demek daha uygun olurdu- yoluyla elde ettiğimiz bilgi ve irademiz olacak.
İşte o zaman insanlık bir onur olacak.
Melekler de yaratılışı sırasındaki “kan dökücü ve ifsad edici” şeklinde dillendirdikleri endişelerinden utanacaklar. Allah, bir kez daha onlara “Siz bilmezsiniz, Ben bilirim! Cümleniz selam durun!” diyecek. Ve insanın göğsü kabaracak.
Niye olmasın?!
Dua ile!
26.05.2018
GARİBCE



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder