6 Kasım 2019 Çarşamba

Telefonumu şarja taktım. Dolmadı.


Telefonumu şarja taktım. Dolmadı.
Namaz kıldım beni kötülükten almadı.
Birincisinin sebebini anladım. Aparatı bozuk, bağlantı sağlanamamıştı.
İkincisi de farklı değildi sanki.
Ben yattım kalktım amma aklım hep işte güçte idi.
Belli ki bağlantı sağlanamamıştı.
Hem namazını kıl, hem o seni kötülüklerden alıkoymasın olmazdı.
Bozukluk belli ki namazımı sureta kılan özümde idi.
Yunus ötelerden ses verdi:
“Bir kez gönül yıktın ise
Bu kıldığın namaz değil!” dedi.
Benim ki de galiba öyle idi.
Telefon işi kolaydı. Yeni bir şarj cihazı işi hallederdi.
Namaz işine gelince acep bir şalvar bir cüppe alsam bu iş olur muydu diye sordum özüme?
Yunus’un dizeleri ilişti gözüme:
“Dervişlik olaydı taç ile hırka.
Biz dahi alırdık otuza kırka.”
Eee! Ne yapalım şimdi.
Ne yani? Zor olanı hep bize mi düştü?
İnsanlık zor diyorlardı hele!
Ne ki üstesinden gelmek de sadece bizim yapabileceğimiz bir şeydi.
Kolay gelsin, diyelim. Yeniden bir daha deneyelim. Olmadı bir daha, bir daha…
Dünya jimnastik şampiyonumuz İbrahim Çolak demiş ki: “Tam 19 yıl bu 90 saniye için çalıştım!”
Eskiler ona meşk, meşk için de aşk lazım diyorlardı.
Bu kez Fuzûlî’nin derinlerden sesi duyuldu sanki.
O da, “Aşk imiş her ne var âlemde. İlm bir kıyl u kâl imiş ancak.” diyordu.
İçimdeki ben ise bu iş ilimsiz de olmaz diyordu ve şöyle sesleniyordu:
Kaynağından soğura
Hikmet ile yoğura
İlim amel doğura
Kısır kalası değil!
Allah da şöyle buyuruyordu:
“İleyhi yas’adu el-kelimü’t-tayyib…
“O’na ağar kelime-i tayyibe, ne ki onu O’na amel-i sâlih yükseltir!”

Dua ile!
GARİBCE
06.10.2019


1 yorum:

  1. Yüreğinize ve ellerinize sağlık Muhterem hocam. Mehmet Kılavuz

    YanıtlaSil