Lokmân Sûresi 6. Ayet şöyle:
وَمِنَ
النَّاسِ مَنْ يَشْتَر۪ي لَهْوَ الْحَد۪يثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ
بِغَيْرِ عِلْمٍۙ وَيَتَّخِذَهَا هُزُواًۜ اُو۬لٰٓئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ
﴿٦﴾
“İnsanlardan öylesi vardır ki,
bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlenceye almak için, eğlencelik
asılsız ve faydasız sözleri satın alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap
vardır.” (31/6)
İmdi bu ayette geçen lehve’l-hadîs
kimilerince söz gelimi müzik diye anlamlandırılıyor ve ondan sonra sanki müzik
mutlak anlamda günahmış gibi mahkum ediliyor.
Bağlama bakılmıyor. Oysa anlamı
bağlam belirliyor.
Ayetin bağlamı şu:
Mekke döneminde, Nadr b. Hâris,
ticaret için İran’a gidiyor, oradan Acem hikâyelerine, efsane ve masallarına
dair kitaplar getirip, Kureyş müşriklerine okuyarak şöyle diyordu: “Muhammed
(s.a.s) size, Ad ve Semud hikâyelerini anlatıyor. Ben de Acem ve Rum
masallarını (yani Rüstem, İsfendiyar, Kisrâ masallarını) okuyorum.”[1] Böylece Nadr
b. Hâris onları eğlendiriyor ve bu yolla Kur’an dinlemelerine engel oluyordu. İşte âyetin inme sebebi budur (bk. Kurtubî,
Câmi’, XIV, 251; İbn Kesîr, Tefsîr, V, 377; Elmalılı, Azim bas., VI, 268).(H.
Döndüren)
Allah Resulü Kur'an ile insanları
hidayete çağırıyor, Kureyş’in elebaşları ise onun davetine mani olmak için her
türlü çabayı gösteriyorlardı. Nadr[2] denilen bu
çirkef adam da bu işi insanlara pazarladığı Acem palavraları ve masalları ile
yapıyor, sırf Kur'an dinlemesinler diye sazlı sözlü eğlence fasılları, lâf
eğlenceleri düzenliyordu.
İmdi bu ayet salt ne eğlenceyi ne
de onun müzik diye yorumlanması halinde müziği mahkum ediyor. Ayetin maksadı
insanları Allah’ın yolundan saptırmada laf eğlencesinin de birtakım insanlarca
kullanılıyor olmasıdır. Belli ki laf
eğlencesinin zikri bir örnek ve vakıaya ayna tutma kabilinden olmaktadır. Aslında
insanı Allah yolundan alıkoymak ve Hak’tan saptırmak, Hak yolu eğlenceye almak için
kullanılan her vasıta uzak durulması gereken şeydir.
Nitekim Kur'an Yolu tefsirimizde
bu hususa işaret edilmiş ve şöyle denilmiştir:
“Dünyada maddî haz ve mutluluktan
başka gayeleri olmayan insanlar, başkalarını da bilgisizce Allah’ın yolundan
saptırmak, alıkoymak, boş şeylerle uğraşmak maksadıyla akıl ve bilgi temeline
dayanmayan anlamsız, içi boş sözlere (veya bir yoruma göre) çalgılı eğlencelere
kendilerini kaptırır, hayatın gayesini bunlardan ibaret görür, bunlara para
harcar; bunları konuşup bunları dinlerler; Allah’ın hikmetli, anlam yüklü ve
dolayısıyla kurtarıcı âyetleri kendilerine okunduğunda ise büyüklenerek bunlara
kulak tıkayıp sırt çevirirler. Böylece
inançlı ve inkârcı kesimler arasındaki temel bir mantık ve zihniyet farkı ortaya konmaktadır. “Eğlendirici
söz” diye çevirdiğimiz 6. âyetteki lehve’l-hadîs deyimi klasik tefsirlerin
çoğunda mûsiki olarak açıklanmış ve bazı tefsirlerde bu âyete dayanılarak şarkı
söylemenin, çalgı çalmanın, dinlemenin, bu işin ticaretini yapmanın haram
olduğu ileri sürülmüştür. Ancak bu deyimin şirk inancı içeren sözler veya daha genel olarak insanlar için herhangi bir fayda getirmeyen boş ve
lüzumsuz konuşmalar olduğu yolunda görüşler de zikredilmektedir (bu görüşler için bk. Taberî, XXI, 60-63).
İmam Mâlik bir soru üzerine âyetteki “Allah yolundan saptırmak için” ifadesine
dayanarak, “Eğer (müzik) insanı Allah’a karşı görevlerinden alıkoyuyorsa
haramdır” demiştir (Kurtubî, XIV, 54).
Kurtubî mûsikinin haram olduğu yolunda aktarılan bazı rivayetleri sıraladıktan
sonra ünlü fıkıh bilgini Ebû Bekir İbnü’l-Arabî’ye (bk. Ahkâmü’l-Kur’ân, III,
1494) dayanarak kendi görüşünü özetle şöyle belirtir: İnsanların kötü
duygularını tahrik eden, haramları öven şarkıların haram olduğu açıktır; ancak
bu tür sakıncalar taşımayan mûsiki bayram, düğün gibi sevinçli ve mutlu zamanlarda veya dinlenmeye ve rahatlamaya
ihtiyaç duyulduğu durumlarda câizdir (XIV, 55-56). Bize göre –Taberî’nin de belirttiği gibi (XXI, 63)– lehve’l-hadîs
deyiminin özel olarak şarkı ve mûsiki
anlamına geldiğine dair âyette herhangi bir işaret bulunmadığına göre bu
deyimin anlamını mûsiki olarak sınırlamak doğru değildir. Bu iki âyette
özetlenen inkârcı psikoloji ve tavır
dikkate alındığında bunun, genel olarak müşriklerin, ilâhî mesajın insanlar
üzerindeki etkisini kırmak veya
onları alay ve eğlence konusu yapmak
için ileri sürdükleri içi boş iddialar, laf cambazlıkları şeklinde yorumlanması
gerekmektedir. Nitekim 6. “âyetteki “bi-gayri ilm” (bilgisiz olarak) tabiri de
bunu desteklemektedir. Eğer mûsiki, şiir vb. etkinlikler böyle bir kötü amaca
alet ediliyorsa bunu yapanlar da âyetteki eleştiri kapsamına girer. Ayrıca
burada, sadece o dönemdeki inkârcıların
söz konusu tutumları değil, hangi dönemde olursa olsun “Allah’ın yolu”nu
tıkama amacına yönelik zihniyet ile bunun ürünü olan tavır, tenkit ve
faaliyetler de eleştirilmektedir.” (Heyet,
Kur'an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları,
Ankara 2007, IV, 333)
İşte böyle.
Dua ile!
09.02.2021
GARİBCE
[1] . شعب الإيمان
(7/ 166)
فَصْلٌ قَالَ الْحَلِيمِيُّ رَحِمَهُ
اللهُ: " وَمِمَّا يُنَاسِبُ هَذَا الْبَابَ وَيَلْتَحِقُ بِجُمْلَتِهِ
شَغْلُ الزَّمَانِ بِقِرَاءَةِ كُتِبِ الْأَعَاجِمِ، وَاالرُّكُونُ إِلَيْهَا،
وَالتَّكَثُّرُ بِحِفْظِهَا، وَالتَّحَدُّثُ بِمَا فِيهَا، وَالْمُذَاكَرَةُ
عِنْدَ الِاجْتِمَاعِ، قَالَ اللهُ عَزَّ وَجَلَّ: {وَمِنَ النَّاسِ مَنْ
يَشْتَرِي لَهْوَ الْحَدِيثِ لِيُضضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ}
[لقمان: 6] يُقَالُ: نَزَلَتْ فِي النَّضْرِ بْنِ الْحَارِثِ كَانَ يَشْتَرِي
كُتُبًا فِيهَا أَخْبَارُ الْأَعَاجِمِ، فَكَانَ يَقُولُ لِلْعَرَبِ:: مُحَمَّدٌ
يُحَدِّثُكُمْ عَنْ عَادٍ وَثَمُودَ، وَأَنَا أُحَدِّثُكُمْ عَنْ رُسْتُمَ
وَاسْفَنْدِيَارَ
[2] Nadr b.
Hâris: Kureyş’in zenginlerinden olup ticaret için Hîre’ye ve İran’a giderdi. Bu
seyahatleri sırasında Fars sanat ve kültürüyle ilgilenerek ud çalmayı ve şarkı
söylemeyi öğrenmiş, oralardan Mekke’ye şarkıcı câriyeler getirmişti… Mekke
müşrikleri içinde İslâm’a karşı çıkanların başında geliyordu; sazını ve sözünü
Hz. Peygamber’i ve onun dinini kötülemeye hasretmişti. (DİA)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder