“Ey yeryüzü! Yut suyunu. Ey gök! Tut suyunu” denildi. Su çekildi, iş bitirildi. Gemi de Cûdî’ye oturdu ve “Zalimler topluluğu, Allah’ın rahmetinden uzak olsun!” denildi (Hûd 11/44)
Dün akşamki o kısa sürede her yeri tufana çeviren afetin arkasından yukarıdaki hitabın bir benzerini bizler içinde lütuf buyuran ve sağ salim evimize ulaşmamıza imkân veren Yüce Rabimize hamd olsun. O hal saatlerce, günlerce ve hatta haftalarca, aylarca sürebilirdi. Kudretinin sonsuzluğu karşısında ona kim dur diyebilirdi. Ama her an olduğu gibi dün de lütfu ile muamele buyurdu ve ibretlik bir kıvamda son ve her şey sükun buldu. Fakültenin kantinini su basmış, koca koca tüpleri sürüklemiş, bodrum katlar su dolmuştu. İnşallah bunlar ibret almaya birer fırsat olur ve yeni yapılarımız bu türden afetleri de hesaba katarak yapılır, zarar ve ziyan azaltılır.
İşte o zaman selamet gemisi huzur ve sükunet limanına oturur.
Zalimler zulümlerinin karşılığını bulurlar. Zulüm adaletin zıddıdır. Adalet ise her şeye hakkını vermek demektir. Bir alana düşecek su miktarını hesaba katmadan su gideri yapmak ve boruların hacmini ona göre ayarlamamak, o işin hakkını vermemek demektir ve bu Kur’an ıstılahınca bir zulümdür. Zalimler cezaların bulmaya müstahaktırlar.
Rabbimiz cümlemizi lütfuyla korusun.
18.05.2012
Garibce
herdogan38.
YanıtlaSilGöksun'dan gelirken bir gün Erciyes'e tırmanmıştık binek otomuzla..Mevsim karakışın önü..Zifiri kara bulutlar tüm karanlığı ile üzerimize abanmış,ödümüzü koparacak gök gürültüleri arasında, önümüzü anlık aydınlatan şimşek çakmaları ve bahsettiğiniz ölçekte üzerimize boşalan yağmur seli karşısındaki korkumuzu ancak Rabbimize olan imanımızla giderebilmiştik..Hemen İlk okul yıllarımızda okuduğumuz kitaplarda ilkel dedikleri toplumların içinde gök tanrısına inananlardan bahsedildiği hatırıma gelmişti...Demek ki, öylesine sahneler yaşanırmış ki,o güce veya o oluşun arkasındaki güce 'tanrı' diye taparlarmış..İnsan ne ki..? Her şey yolunda iken,kenidini tanrı sanır..Biraz sora gelince de sığınacak köşe-bucak arar.Boşuna mı der Rabbimiz,inandığınız Rabbinize dayanın ve güvenin..Ve bir şey daha...O da 'İhsan' kelimesinde saklı..Bizler bu kelimeye daracık bir açıdan bakmışız da şehir nedir,şehircilik ne değildir,yer altı nasıl,yer üstü nasıl dizayn edilecek bir ilgi kurmamışız...Münih belediyesinde çalışan Türk işçileri anlatırdı,'yer altı kanalizasyonunda TIR gider..' derlerdi.Bırakın bizde TIR'ı,su bile gidecek yol bulamıyor..Siz,suyun yolunu keserseniz,o da sizin hayat yolunuzu keser..İmar nedir, ne değildir uymayız,uydurulmayız.Sonra ihmalimizin faturasını da 'Nerede devlet..?' diye beleşten istismara açarız..Bir TSUNAMİ yaşadık.Bendeniz Nuh a.s. ile 'dağa kaçar,kurtulurum..'diyen oğlu arasındaki diyalogu daha iyi anladığımı ifade etmek isterim..Sen dağa kaçsan bile dağı kim koruyacak..Ne ibretlik manazalar idi..Rabbim azgınlıktan,adaletsizlikten,ihsansızlıktan korusun..Ne güzel bir dua değil mi?'Rabbim! İçimizdeki beyinsizler yüzünden bizi helak eder misin..?'