Cuma namazını kılıyoruz. Hutbe
bitiyor. Müezzin kamete başlıyor. “Eşhedü enne…” herkes kalkıyor ve saf düzeni
almaya çalışıyor. Ama müezzinin söylediklerinin anlamını bilen biri en ön safta
oturmaya devam ediyor. Çünkü ona göre müezzin henüz namaza davet etmemiş
oluyor. Ayağa kalkmış insanlar saf düzeltmek için birbirine bakarak hizaya
geliyorlar. Ama o bilen hâlâ oturuyor. Yanındaki adam tuhaf biçimde ona
bakıyor. Çünkü yana ya da ileri doğru ilerleyebilmesi için onun da safta yerini
alması gerektiğini düşünüyor. Ve nihayet müezzin Hayyealessalât = Haydin namaza!”
deyince o da kalkıyor. Bilginin gereği yerine gelmiş oluyor. Haliyle biraz gecikmeli olarak ancak saf
düzeltilebiliyor ve namaza duruyoruz.
Düşündüm de biri müezzinin
söyledikleri sözlerin anlamını biliyor ve ne diyorsa onu yapmayı ilminin gereği
görüyor.
Öbürü ise irfanı gereği nerede nasıl
davranmak gerekiyorsa öyle davranıyor. Koca Cuma ve bayram namazlarında kısıtlı
mekanlarda olunduğu için, cemaat ayağa kalktığı zaman safların yeniden
düzenlenmesi gerekiyor, hatta bazı durumlarda en ön saf, imamın topuk gerisine
düşecek kadar ilerliyor ve böylece bir saf daha kazanılmış oluyor. Halk,
irfanıyla bunu bildiği için “Hayyealessalât = Haydin namaza!” çağrısını beklemeden
daha eşhedülerde davranıyor ve safları düzeltmeye mübaderet ediyor.
Ben de Garibce olarak düşünüyorum: Bu
iki davranıştan hangisi daha bilgece? Bilenin ilmi ile davranışı mı, yoksa
arifin irfanı ile yaptığı mı?
Cumamız mübarek olsun!
Dua ile!
12.10.2012
GARİBCE
herdogan38@.
YanıtlaSilSevgili Garibce,tiryakisi olduk köşenizin..Şöyle bir göz atmadan geçemiyoruz.Göz atınca da okumadan edemiyoruz..Berhudar olunuz..
Yalnız bir şeyi sormak istiyorum: Cemaat bir yana da müezzin efendi,'kad kametissalah..'deyince İmam efendinin hala namaza girmeyişine ne demeli..? Bekleyiş,müezzin efendinin 'emin' oluşuna bir aldırmamazlık olabilir mi?