21 Haziran 2017 Çarşamba

Adaletin neye ihtiyacı var?!


Bugün sabaha bir vatandaşın avazı ile uyandım. Sosyal medyada adalet arayan bir vatandaş, bağırıyor, yalvarıyor, rica ediyor adalet istiyorum, beni yargılayın diye vaveyla koparıyor.
Uzunca da bir video idi izledim.
Devletin ayıbı, adaletin ayıbı, Müslümanlığın ayıbı… diye başlıyor.
Dert söyletir fehvasınca da konuştukça konuşuyor.
Üzüldüm.
Yorum olarak da altına “Adalet mülkün temeli. Mahkeme kadıya mülk değil” diye yazdım.
İmdi adaleti bayrak edinen bir iktidarımız var. Oy verdiğimiz, yıllarca destek verdiğimiz, birçoğu da arkadaşımız siyasi bir parti yıllardır iktidarda.
Adaleti en çok da bizim istememiz ve dağıtmamız gerek.
Yer gök adalet üzere durur, deriz. Adalet mülkün temeli, deriz. Mahkeme kadıya mülk değil, deriz. Zulümle abat olunmaz, deriz.
İslam ile Hak özdeştir, deriz.
Adalet, her hakkı sahibine vermektir, deriz.
Allah adaleti emreder, bir kavme olan kininiz sizi adaletten ayırmasın buyurur deriz… Deriz de deriz.
Sonra muhteşem adalet sarayları yaptırırız.
Muhtaç olduğumuz şey budur sanırız.
Fakat çarkı bir şekilde tam da istenildiği gibi bir türlü döndüremeyiz. Herkese ne eksik ne fazla sadece
hakkını ve hak ettiğini veren bir adalet çarkıdır bize lazım olan.
Hz. Peygamber (s.a.s.) efendimizin adalet dağıtmak için bir postu bile yoktu. Ama kızı Fatıma da olsa hırsızlık yaptığında elini kesecek kadar bir azmi, adaletin yerine ulaşmasında öylesine bir kararlılığı vardı. Şefaatçileri en sevdiği insan Üsame de olsa bir celallenmesi vardı.
Hz. Ömer’in keza öyle. Adı adaletle özdeşleşmiş o koca Ömer’in  elinde bir kılıç bile yoktu. Sade bir kamçısı vardı. Onu şöyle bir salladı mı herkes hizaya gelir, haksız oğluna arka çıkan Arap dâhisi Mısır valisi soluğu merkezde alırdı.
Bize lazım olan nedir?
Adalet için bize lazım olan şu dört şeydir[1]:
1.       Kitap: Yani ufkunda aşkın değerler olan hukuk. Her şey hukuka uygun olmalı.
2.       Terazi: Herkesin hakkını ölçmede kullanacağımız hassas bir terazimiz olmalı.
3.       Kıst: Herkesin hakkını/ katkısını belirleyen istihkak listesi olmalı. Biz bu listeye bakarak hukukta belirlendiği şekilde kime ne kadar verileceğini adalet terazisi ile gerçekleştirmeliyiz.
4.       Kılıç. Adaletin tevzii sırasında yola gelmeyenleri, mahkemeye gelmeye direnen nüfuz sahiplerini, mahkemenin verdiği kararlara uymayan güç sahiplerini dize getirecek siyasi irade.
İhtilaf konuları ve nizaların hall ü faslı ancak bu şekilde olur ve sonunda vicdanlar sükun bulur, şeriatın kestiği parmak da acımaz.
Hall çözmek fasl da ayırmak demektir. Zalimlere, haksızlara karşı adaletin kılıcı öyle bir inecek ki meseleyi çözecek ve anlaşmazlığı bitirecektir. Bu kararlılık ve işlevsellik tarafları evvelemirde tarafların husumetini ortadan kaldırırken diğer taraftan da işlenen haksızlıklar sebebiyle kanayan toplum vicdanını dindirecek, öte yandan suç ve haksızlığa heveslenen zorbaları da gemleyecektir.
Bizim ihtiyacımız işte bunadır.
Bu şartları bir araya getirdiğinizde muhteşem adalet sarayları olmadan da adaleti yerine getirebilirsiniz.
Ey insanlar ve özellikle de yöneticiler! Adil olun. Emanetlerin dağıtımında liyakati esas alın. Buna en çok sizin ihtiyacınız vardır. Aksi takdirde etrafınızı kuşatan ve sizi sarmala alan sözde korumalar, yardakçılar, menfaatçiler, ihaleciler, liyakatsiz ve kifayetsiz muhterisler sizi asıl gücünüzü aldığınız halktan koparırlar.  Siz Allah’ın yeryüzündeki gölgesi değilsiniz. Siz gücünüzü bu halkın verdiği yetkiden almaktasınız. Siz kifayetsiz muhterislerin kuşatması altında kalır ve adil olamazsanız zamanla halk da sizden kopar. Seksen milyonunun ürettiği rantı herkese katkısınca ve sosyal devlet olmanın gereği olarak da muhtaçlara ihtiyacınca dağıtmazsanız öyle bir an gelir ki seksen milyonu çağırırsınız ama bu kez kimse çağrınıza icabet etmez.
Etrafınızı kuşatan kifayetsiz muhterisler mi? Emin olun çıkarları sona erdiğinde gemiyi ilk terk edenler onlar olacaktır.
Biz sizin başarınız için dua ediyoruz. Başarmaya mecbur olduğunuzu bilmenizi diliyoruz.
Garibce benzer bir duygu ile gene bir ramazan gününde aşağıda linkte bulunan (Ikdu'l-Ferid'den naklen) hikayeyi yazmış.


Dua ile!
21.06.2017
GARİBCE



https://www.minervacounseling.nl/index.php/coaching/lifecoaching

[1] Hadîd Sûresi  25. ayetinden mülhem:
لَقَدْ اَرْسَلْنَا رُسُلَنَا بِالْبَيِّنَاتِ وَاَنْزَلْنَا مَعَهُمُ الْكِتَابَ وَالْم۪يزَانَ لِيَقُومَ النَّاسُ بِالْقِسْطِۚ وَاَنْزَلْنَا الْحَد۪يدَ ف۪يهِ بَأْسٌ  شَد۪يدٌ  وَمَنَافِعُ  لِلنَّاسِ وَلِيَعْلَمَ اللّٰهُ  مَنْ  يَنْصُرُهُ وَرُسُلَهُ بِالْغَيْبِۜ اِنَّ اللّٰهَ قَوِيٌّ عَز۪يزٌ۟ ﴿٢٥﴾ 
“Andolsun biz peygamberlerimizi açık kanıtlarla gönderdik, beraberlerinde kitap ve adalet terazisini de indirdik ki insanlar hakkaniyete uygun davransınlar. Bir de demiri indirdik ki onda büyük bir güç ve insanlar için yararlar vardır. Böylece Allah, görmeden iman ederek kendisine ve peygamberlerine yardım edecekleri ortaya çıkaracaktır. Şüphesiz Allah güçlüdür, üstündür.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder