Nur topu gibi bir çocuğumuz
olsaydı ve doğumuna dünyalar kadar sevinseydik. Sonra günler, aylar geçse ve bir
şeylerin normal seyrinde gitmediğini görsek ve sonunda çocuğumuzun otistik
olduğunu öğrenseydik. Otuz iki yıldır bir an bile olsun onu yalnız bırakamadan
onunla ilgilenseydik. Gecesi gecemiz, gündüzü gündüzümüz olsaydı. Aklına her ne
düştüyse yapmaya çalışsaydık. Gönlünü hoş tutmak için elimizden gelen her çabayı
gösterseydik. O büyürken biz yaşlandığımız hissetseydik ve emri hak vaki olunca
ona ne olacağını hep kaygı ile ansaydık…
İki üç satırla ortaya koyduğumuz
bu hal birileri için otuz iki yıldır devam etmekte ve Allah ömür verdiği sürece
de devam edecek halde.
Ne demeli?
O çocuğun anne ve babası ya biz
olsaydık? Hiç düşündük mü?
Bu durumda olan kimi daha yani
tanı konulmaya çalışan kimi ise onlarla yaşı yaşamış olan bir milyon üç yüz bin
kadar otistik insanımız varmış. Dünyada her 68 çocuktan biri otistik
doğuyormuş.
Bir baba anlatmış: Otistik oğlumla
otobüsle İstanbul’a gitmem gerekti. Otobüse binerken yolculara çocuğumun
otistik olduğunu söyledim ve yolda rahatsızlık verirse hoşgörülü olmalarını rica
edip onlardan önceden özür diledim.
Bir süre yol aldıktan sonra çocuk
huzursuzlandı ve etrafa rahatsızlık vermeye başladı. Çocuğu teskin edemedim. Yolculardan
birkaç kişi “Çocuğunu da al otobüsten in! Biz bu halde sizinle yolculuk
yapamayız. Bu duruma daha fazla katlanamayız!” dediler. Ben onlardan tekrar
tekrar özür diledim, ama üstüme geldiler. Sonunda ben de “Benim bu otobüsle
gitmem lazım. Benim özel arabam yok, özel taksi ile giderecek param yok…
Dolayısıyla ben çocuğumla gideceğim. Gelin beni siz atın!” dedim. Neyse güç
bela yolculuğu tamamladık. Diyor ve soruyor:
-Hocam şimdi onların bana hakkı
geçmiş midir? Bu durumda ne yapabilirim?
İşte insanlık böyle anlarda belli
oluyor.
Allah insanı yeryüzünde halife
kılıyor. Her bir şeyden sorumlu tutuyor. İlk yaratılışta bir kusur yok. Ama
insan yapıp ettikleri ile evrendeki dengeleri bozuyor; karada ve denizde bozgun
ortaya çıkıyor ve bu hep sizin ettikleriniz yüzünden[1]
diyor Allah.
İmdi küresel çevre problemleri,
açlık, kıtlık… gibi kimsenin üzerine almadığı afetler bile demek ki insan
olarak hep bizim geçmişte ve halde yapıp ettiklerimizle ilgili. Ama biz kader
diyor ve faturayı Allah’a kesmeye çalışıyoruz.
Evet, bu bir kader ama topyekûn
insanlığın kaderi, kendi elleriyle yaptıklarımızın bedeli. İmdi engelli olarak
doğan bir çocuk da biz topyekûn insanlığımızın ortak kaderi. Ama onun
faturasını bu sonucu sanki sadece anne baba hazırlamış gibi onlara kesiyor,
kendimizi böyle bir sorumlulukla hiç mi hiç muhatap görmüyoruz.
Sınanıyoruz! Elbette doğrudur, ama
hepimiz sınanıyoruz. Sadece o çocuğun anne babası sınanmıyor, onu bağrına
basmayan diğerleri olarak bizler de sınanıyoruz. Bir insanın tahammül
sınırlarını aşan bu yükü hep onların sırtlarına terkediyoruz. İnsanlığın kaderi
olan bu bozulmadan kendimizi hiç mi hiç sorumlu tutmuyoruz.
Berati zimmet asıldır, doğrudur.
Sorumluluğun bireysel olması da bir ilkedir ve doğrudur. Ancak bunlar bireysel
sorumluluklarımızla ilgilidir. Bir de tüm insanlığa ait ve insan olmanın gereği
ortak sorumluluklarımız var. Bunlar ancak ortaklaşa üstlenebilecek türden,
bireylerin tek başlarına asla güç yetiremeyecekleri kabilden sorumluluklardır.
Genel sağlığın, genel güvenliği, genel huzurun sağlanması gibi. Bir toplumda
herkes sağlıklı ise sağlıklı olunur, herkes güvenlik içinde ise genel
güvenlikten bahsedilir. Bir takım
insanlar ağır yükler altında inliyorken siz kendi özelinizde huzur
bulamazsınız.
Gelin birazcık olsun gözlerimizi
kapatalım ve kendimizi o çocukların anne ve babaları yerine koyalım.
Bir otistik çocuk babası
olan ve otuz iki yıldır taşımakta olduğu bu ağır yüke sebep pek çok otistik
aile için de bir sığınak olan Otizm ve Engelli Dernekleri Federasyonu (OTEF) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Mustafa USTA
ve benzeri bu konuda öncülük eden kimselere yardımcı olalım, hiç olmazsa
onların seslerini duyuralım. Bu yük onların omzunda gözükse de asıl itibariyle
bütün insanlığın bir yükü olduğunu asla unutmayalım ve insanlığımıza vefa
göstererek gereğini yapmaya çalışalım. Hatta hepimize ait olan bu yükü bize
rağmen üstlendikleri için onlara teşekkür edelim.
Dua ile!
17.06.2017
GARİBCE
“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden
karada ve denizde düzen bozuldu…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder