Çalışıyorken dalmışım. Sonra baktım seslice gülmüşüm. Allah Allah! dedim. Geçmişe gitmişim. Seksenli yıllar. İstanbul’a yeni geldiğimiz günler. Ümraniye’de bir aile apartmanında oturuyoruz. Boş bir daireye bir kiracı gelmiş. Kamyonu yanaştırdılar ve eşyalarını çekmeye başladılar. Ve ben onları görünce inmişim ve eşya bitene kadar onlarla birlikte taşımışım. Ne tanıyorum ne de haklarında bir bilgi sahibi oluyorum.
Şimdi ta o zamanlara gitmişim ve aklıma düşmüş. Sonra da
sesli sesli gülmüşüm. Allah Allah! demişim. Sonra aklıma Güngören’den Yedi
Kule’deki rahmetli Ahmet Güler Amca’nın bize kol gererek açtığı, Hacı Anne’nin
kızımıza ebelik yaptığı çatı katına taşınmam aklıma düştü. Haseki’de beraber
okuduğumuz Ahmet Akyıl arkadaşımla birlikte çekmiştik. O zamanlar fazla eşyamız
yoktu ama bir buçuk ton kömür vardı. Hepsini ikimiz sırtımızda taşıdık yedinci
kata oradan da çekme kata. O son basamaklarda tükenmişlik hissederdik ama,
ininceye kadar gücümüz geri gelirdi ve böylece hepsini taşıdık. Elimiz yüzümüz
kömür karası olmuştu, ama özümüz apaktı. Ahmet’çe benim arkadaşımdı sadece.
Onun benim gibi inşaat tecrübesi de yoktu. Sırtına semer vurma bilmezdi, omzunda
harç taşımamıştı. Ama arkadaşımdı, zor anında arkamda idi.
Sonra daha başka hatıralar geldi aklıma. Bugün hala
oturmakta olduğumuz eve taşınmamız lazımdı ve eski evimizdeki komşumuz İsmail Bey
o da aynen bizim gibi yükün altına kendisini koşmuştu. Ne isteyen vardı ne
bekleyen? Üstelik bu kez eşyalarımız özellikle de kitaplarımız pek çoktu. Taşı
taşı bitmiyordu. Gücümüz bitiyordu ama kitaplar bitmiyordu. Aşağıdan
sırtlandığımız yük daha ikinci kata çıkmadan iki katı ağırlaşıyordu ve daha iki
kat daha çıkarılacaktı.
Bunları hatırladım.
Sonra şimdiye geldim.
O eskide kalan kendime güldüm.
Gülmeli miydim, ağlamalı mıydım? Onu da bilemedim.
İşte böyle!
Dua ile!
26.10.2021
GARİBCE
Allah razı olsun hocam. O yaptıklarınız, mutlaka karşınıza misliyle çıkmıştır.
YanıtlaSil