Öğrencilik yıllarımızda yaz tatili genelde Talas'ta Ali Sâib Paşa Camii'nde imamlık yapmakta olan Ağabeyim Hüseyin Erdoğan'ın yanında geçerdi. Cami bizim için tatbikat alanı gibiydi. Ezan okumalar, yanık yanık sala vermeler ve hatta vaaz etmeler... Celalettin hocamız da cami cemaatinden sayılırdı. Sık gelmese bile evi yakındı ve ara sıra uğrardı.
Birinde bir cenaze salası verdim ve ardından da ismini anarak "Rahmet-i Rahmânâ kavuştu" diye anons ettim. Rahmetli hocam beni sonra uyardı dedi ki: "Nereden biliyorsun Rahmet-i Rahman'a kuvuştuğunu, öldü ya da vefat etti de!"
Öğrenciyiz ya işte ne bilelim. Sonunda da öğrendik. Her ölenin Rahmet-i Rahman'a kavuşmayacağını.