Bugün bir hoca arkadaşın Feys’de Mehmet Said Hatiboğlu Hoca’nın fotoğraflarını
yayınladığını gördüm. Onlardan birini paylaşmadan kendimi alamadım. Üzerine de
yazdım: “Ben bu hocayı çok seviyorum!” diye.
Sevgi, nasıl bir şey ise doğuyor işte. Bu sevgili üstad benim doğrudan hocam
olmadı, ama nedense sevgisi kalbimde büyük bir yer etti. Garibce olarak onun
hakkında birkaç da yazı yazdım. Kendisine sağlıklı uzun ömürler dua ediyorum.
Sonra bir hadisi hatırladım. “Bir adam, kardeşini severse, ona
kendisini sevdiğini söylesin!” diye.[1]
Garazsız, çıkarsız, beklentisiz bir sevgi. Başka türlüsü de sevgi olmaz
herhalde. Sırf Allah için birilerini sevmek ve bu sevgiyi de kendisi ile
paylaşmak hazların en büyüklerinden olmalı herhalde.
Birkaç gün önce sınıfa girdiğimde akıllıtahtanın en üstüne tırnak içinde
yazılmış bir yazı gördüm:
“Birini seviyorsanız ona sevdiğinizi söyleyin!” diye yazıyordu ve hadis
olduğuna tembih de unutulmamıştı.
Hadis metninde sevenin ve sevilenin cinsiyeti de dil zenginliği içinde belirtilmiş oluyordu.
Türkçesinde ise eril ve dişil ayrımı olmadığı için söz cinsiyet ayrımı
olmaksızın daha genel bir anlam kazanıyordu ve karşı cinsten olanlara karşı
duyulan sevgiyi de içine alacak bir anlam kazanıyordu.
Çok cin fikirli değilim ama tahtanın en tepesine konulan ve anlam
itibariyle de daha bir genel hale getirilmiş olan bu yazı bana “yer yapma” öykülerini
hatırlattı ve ilanı aşktan çekinen bir gencin bu söze sığınması gibi geldi.
Olur ya terslenirse bahanesi hazır olacaktı zahir. Ne yapaydı yani
yaptıysa sırf Hz. Peygamber’in emrine imtisalen yapmıştı.
Böyle bir emir karşısında sevgisini sonsuza dek içinde nasıl tutabilirdi
ki!
Sevgiyle kalın!
10.05.2014
GARİBCE
Sevgili Hocam,
YanıtlaSilDuygumu ifade etmek isterken "geleneğin" duygular üzerine ne kadar çok baskın olduğunu tecrübe etmiş oldum. Maalesef duygularımızı ifade etmekte zorlanıyoruz.
Hem sünnete tabi olmak hem de sevabına demek istiyorumki; bende sizi seviyorum! Allah sağlıklı uzun ömürler versin...