Bugünlerde salalar veriliyor; sala sala üstüne! Mevsim hasat
mevsimi midir bilinmez.
Hani genelde hayvanlar kış boyu açlık ve susuzluğa, soğuğun
şiddetine dayandıkça dayanırlar da tam bahar yaklaşmışken tüm enerjileri biten ve ölürler. Ölümlerin
çoğu böylesi bir mevsime rast gelir.
İnsanlar için de ölümün öyle bir mevsimi var mı bilmem.
Ama bildiğim bir şey var ise bugünlerde çokça sala duyduğum.
Üst üste mi geliyor ne?
İstatistiklere bakmak lazım.
Şöyle ya da böyle denilebilir, ama sanıyorum benimkisi
algıda seçicilik ile ilgili olsa gerek.
Belli ki bu salaların ardı arkası öteden beri kesilmiyor. Doğumlar gibi.
Hatta ben kendim de nice sala vermiştim talebe iken. Talas Merkez’de Ali Saib
Paşa namında küçük ve şirin tarihi bir cami var. Ağabeyim orada imam idi. O
sırada ezanın minareye çıkıp şerefeden okunması emri vardı. Müezzin hocamız çıkmaya
üşenir ve orada olduğumda beni çıkarırlardı ve ben de buna sebep bol bol ezan
okurdum. Severdim de. Öyle bir de çekerdim ki, ağlamaklı yanık bir ses ile…
hoşuma da giderdi hani.
Birinde salayı gene ben vermiştim ve ilan sırasında “Falanca
kişi Rahmet-i Rahman’a kavuştu” demiştim. Daha sonra eski İmam-Hatip Okulu
müdürümüz Celalettin Karakılıç Hoca beni uyarmış ve “Rahmet-i Rahman’a
kavuştuğunu nereden biliyorsun, öldü, ya da vefat etti!’ deyiver!” demişti.
Öyle ya adamın nereye gittiği ancak O’na malum. Ama biz belli ki iyi niyetimizden
“Rahmet-i Rahman’a” gönderiyorduk.
Neyse bu bir bahs-i diğer.
İmdi dedim ya bizimkisi galiba algıda seçicilik.
Muhtemelen benim duyduğum bu salalar nice gençler tarafından
duyulmuyor ya da öylesine bir prosedür gibi tabii görülüyor.
Ölüm bir gerçeklik olarak ürkütmüyor.
Bazen olgunlaşmış meyvelerin hasadı gibi vaktinde gerekli
gibi geliyor. Lakin gök ekinin yolunması gibi olunca acı veriyor.
Ve ardından gelen yalnızlık korkutuyor.
“Ölüm ölüm nedir ki gülüm, biz senin için yaşamayı göze
almışız!” diyen canlar çıkıyor.
Buradan bakınca hayat daha zor mu ne?
Zorluğu şuradan belli ki, sonsuz bir hayata karşılık
geliyor.
Ne diyelim hayatı da ölümü de yaratan O!
Ve her bir şeyle bizi sınayan da O!
Ha bir de tadılan bir şeymiş ölüm.
Tadı da nasıl ola ki!
Dua ile!
04.09.2014
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder