Telefonda tanımadığım bir numara “Hocam,
sizinle görüşmem lazım, ne zaman uygun olursunuz?” dedi. Ben de “Hayırdır, konu
nedir?” dedim. “Dersle ilgili hocam” dedi. Buluştuğumuz saate yakın bir zamanda
içeri girerken kapıda beklemekte olan bir öğrenci “Hocam sizi arayan benim”
dedi ve yanıma takıldı. Odama geçtik. “Buyur!” dedim, “derdin nedir?” “Hocam
ben geçen sene İslam Hukuku II dersini sizden almıştım.” “Eee ne var bunda.” “Ve
de geçmiştim.” “İyi güzel. Eee!” “Eeesi şu ki Hocam, ben imtihanda iken
yanımdakine gözüm kaymıştı ve dört soruyu (kırk sorudan) arkadaştan yazmıştım.
Aslında öyle de geçiyordum, ama birkaç puan fazla almış oldum. Şimdi ben ne
yapacağım? Hak etmediğim bir not ile diploma alacağım ve onunla da maaş
alacağım. Bu bana helal olur mu? Benim bu durumu nasıl telafi etmem gerek.
Notumu birkaç puan düşürmenizi rica ediyorum.”
Ben dedim, “Bu bizden artık
çıkmış. Senin işin Yukarıdaki ile ilgili.” Anlamadı, İdareyi kastettiğimi
sandı. Dedim “İdare artık bir şey yapamaz. Kalem yazmış, mürekkep kurumuş.
İmtihanlar yapılmış, notlar değerlendirilmiş, itiraz zamanı geçmiş, üstünden
bir yıl geçmiş, sistem kapanmış… Bu durumda onların da yapacağı bir şey yok.
Sen, bu işi Yukarıdaki ile halledeceksin.” “Nasıl yani?” “Tevbe ile,
pişmanlıkla. Benzer bir durum bir daha vuku bulduğunda aynı şekilde
davranmayacağına dair Allah’a söz vererek, nedamet duyarak. Bütün bunlara
rağmen tevbenin kabul edileceğini de bilemezsin. O yüzden hep kalbi münkesir
bir halde umudunu sürdüreceksin. Eğer bunu yapabilirsen belki de Allah katında
hiç günah işlememiş pek çok mağrur kuldan da Allah’a daha sevimli olabilirsin…”
İşte böyle. Bizim İlahiyat
fakültemizde demek böyle bir anlayış nüve halinde de olsa var. Önemli olan bu
anlayışı yaygın kılmak, istisnai olmaktan çıkarıp genel bir tavır haline
getirmek.
Sonra bu öğrencinin Almanya’dan
geldiğini de öğrendim.
“Dindarlık işte böyle olmalı!”
dedim. Size yanlış yaptırmamalı, eğer zaaflarınıza yenilerek yapmışsanız onun
ezikliğini duyma ve kurtulma için çabalama, bir daha yapmamak üzere azmi cezmi
kasdeyleme şeklinde sizi harekete geçirmeli.
Her şeyi zahiren kuralına uydurmak
dindarlık için yeterli değil, özde de meşruiyet olmalı, gerçekte de hak
edilmişlik aranmalı.
Müftüler fetva verseler de kişi
vicdanının sesini dinlemeli.
Zira vicdan saf fıtratımızın sesi.
Onun asla olmaz hilesi.
Gerçek din de odur, zuhrufattır
gerisi.
Dua ile!
23.01.2017
GARİBCE
Yapması gereken iş o diplomayı yırtıp atmasıdır
YanıtlaSilTeog sınavında kopya çektim ve çok pişmanım kul hakkı yemek istemiyorum eğer ki kazandığım puanla bi okula gitmek yerine özel okula gitsem o zaman. Yinede kul hakkı yemiş olur muyum
YanıtlaSilHayır kardeşim tövbe et
SilYüce Allah mekandan münezzehtir. Allah yukarıda demek yanlıştır efendim çünkü Allaha mekan isnat edilmiş olur.
YanıtlaSil