10 Ağustos 2012 Cuma

Abdurrahman Usta


Bizim köyde bir Abdurrahman Usta var(dı). Eh, artık yaşlanmıştır ve icrayı sanat edemez halde olmalıdır. 
Bizim çocukluğumuz zamanında Abdurrahman Usta köyün her bir işini yapardı: Asıl işi demirciydi galiba. Çünkü bir dükkânı vardı ve orada körük bulunuyordu. Köy çocuklarından o körüğün ucundan tutup da çekmeyen herhalde kalmamıştır. Abdurrahman Usta tarım araç ve gereçlerinden her bir şeyi orak, tırpan, balta, tahra… gibi yapardı, onları yülerdi (yazı dilinde karşılığını bilmiyorum, özel bir işlemle ağızlarını açma ve keskinleştirme işi).
Abdurrahman Usta her türlü makineden anlardı. Bizim süt makinemizi, dikiş makinemizi o tamir eder, ayarını o yapardı. Dayımın kamyonu bozuldu mu soluğu onun dükkânının önünde alırdı.
Caminin kapsalık kilidini o uydurmuştu. Estetik yoktu ama olsundu, iyi işliyordu. Üstelik beleşti. Soğuk demircilikten, kaynak yapmadan anlardı. Caminin pencere demirlerini o yapmıştı.
Her türlü saat itina ile tamir edilirdi. Radyo işleri  (o zaman televizyon yoktu galiba) onun bileceği işti.
Hocalıktan dahi anlardı, okuma üfürme işi de ona aitti; anamın muskalarını babam Abdurrahman Usta’ya yazdırırdı. (Not: Unuttuğu zaman kendi yazarmış).
Ne bileyim aklınıza ne gelirse Abdurrahman Usta’nın şöyle ya da böyle onun bir tarafından behresi vardı.
Tabii bir ömür geçti, zaman geride kaldı. Abdurrahman Usta, bunca kabiliyetine rağmen Abdurrahman Usta olarak kaldı.
Böylesi adamlar ilim alanında da vardır. Her şeyden anlayan, her şeyi bilen adamlar…
Böylesi adamlar gerçek anlamda başarılı olabilirler mi? Ne dersiniz?
Garibce böyle adamları, yatağını şaşırmış ve her tarafı tutmuş suya benzetse, yerini buldu der misiniz?
Her şeyi bilmek ve sığ kalmak yerine bir şeyi adamakıllı bilmek daha  mı iyidir, acep.
Bunu Kur’an’a da uygulayabilirsiniz:
Her şeyi söyleyen Kur’an yerine, bir şeyi söyleyen ama altını çize çize söyleyen Kur’an’ımız olsa daha mı iyi olur acaba?
Kur’an’da her şey var diyenler bir daha düşünse.
Garibce size selam ediyor.

10.08.2012
İmza: Abdurrahman Usta





22 Ramazan 1433/ 10 Ağustos Cuma 2012

5 yorum:

  1. Keske burada "begen" diye de bir tus olsaymis..

    YanıtlaSil
  2. düşünülesi..

    YanıtlaSil
  3. s.a. hocam buradaki nükte körük ile mi alakalı :)

    YanıtlaSil
  4. ehmet Erdoğan Esracığım imzaya da dikkat etmiş miydin


    Esra Özgün gözümden kaçmış


    Eldar Hasanov Muhterem Hocam, ilmin sınırları olarak nereyi görüyoruz? Yani günümüz terimleri ile söylersek İlahiyat içerisinde temel islam bilimleri mi yoksa temel islam bilimleri içerisinde hadis mi fıkıh mı vs. Anladığım kadarıyla pek tasvip etmiyorsunuz bu durumu ama klasik ulemamız Abdurrahman Usta gibi değiller miydi?


    Mehmet Erdoğan İmza o yazının gizli nüktesiydi.


    Mehmet Erdoğan Abdurahman usta gibi ilim adamının her alanda bir behresi olmalı ama ille de bir alanda derinleşmeli. Bu gün tıpta yapılan öyle galiba. Günümüzde ilmî birikim haddini aştı. Her alanda allâme tipi artık çok zor ve de gereksiz. Ama genel fotoğrafı görüp, ihata etmeden derinleşme çabaları -ki bizde olan çoğu kez budur- çok sakîm sonuçlar doğuruyor ve tam bir körlük oluşturuyor. Abdurrahman Usta'ya itirazımız ondan. Garibce sebebiyle bana ulaşan soru ve talepler, bizi Abdurrahman Usta'laştırma eğiliminde. O yüzden özelikle fetva konusunda direnmeye çalışıyorum.

    YanıtlaSil
  5. AHHH DEDEMMM AHHH... KESKE IYI OLSAN DA YINE YAPSAN BU ISLERI... YINE EVIN HER YERINE DOLDURSAN ALETLERINI YINE KIZSAN BIZE ALETLERIN KAYBOLUNCA ... YINE CAGIRSAN BENI YANINA, ERKEK EVLAT GIBI CALISTIRSAN ... EVIN ONU MISAFIR DOLSA , NE YEDIRECEGIMIZI SASIRSAK... SAHI NERDE O ESKI MÜDAVIMLERIN? KAPINI CALIYORLAR MI HIC? SADECE ISI GORULSUN DIYE MI GELIRLERDI ? SENIN HIC ARKADASIN YOK MUYMUS? AHH DEDEM AHH...

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...