Ne güzel bir sistem içinde işlerimizi götürüyorduk.
Sonunda acemi kaptanlar elinde gemi karaya vurdu. “Ne oldu?” diye telaşla
soranlara da kaptanımız “Kaygılanacak bir şey yok! Deniz bitti!” dedi.
Gerçekten de deniz bitmişti. Çünkü gemi karaya
oturmuştu.
Mezhepleri kastediyorum.
Fıkhımız mezhepler marifetiyle hukuk ihtiyacımızı
karşılıyordu.
Sistem kendi içinde bütündü.
Çok hukukluluk vardı. Kişi kendini hangi havzada
bulmuşsa, o havzada genel geçer olan hukuk sisteminin içine doğmuş olurdu ve
işleri o sisteme göre kotarılırdı. O yüzden bir mezhepten başka bir mezhebe
intikal icabında taziri gerektiren bir hatalı davranış görülürdü. Kitapta “Men
irtehale ila mezhebi’ş-Şâfiiyyi fe yuazzer” Yani “Her kim Hanefî iken Şâfiî
mezhebine geçerse tazir (uslandırma) cezasına çarptırılır”[1]
diye yazıyordu.
Sonra ne oldu?
Mezhepler beklentileri karşılayamaz oldu. Bunun
sonucunda fukaha eliyle kotarılan mezhep olgusundan Kanunlaştırma yoluna
geçilmiş oldu. Mecelle denemesinde olduğu gibi olabildiğince çizgiden
çıkmamak için sadece Hanefî mezhebi hudutları içinde kalındı. Sadece birkaç konuda
mezhep içinde zayıf olan görüşlerin öne çıkarılıp kabul edilmesi dışında yapı
aynen korunmaya çalışıldı. Ama bunun yeterli olmadığı görüldü. Mecelle Tadil Komisyonları
oluşturuldu ve çalışmalar yapıldı. Dört mezhepten de yararlanma yoluna gidildi.
1917 tarihli Hukuk-ı Aile Kararnamesinde
ise dört mezhebin de dışına çıkılarak artık tabisi kalmamış müçtehitlerin
görüşlerinden de yararlanma yoluna gidildi. Gerekirse aynı sistem içinde makas
değiştirilebileceği esası benimsenmiş oldu. O da olmadı. 1926 yılına
gelindiğinde alınan radikal bir kararla deniz bitirilmiş oldu. Artık geminin
karadan yürütülmesi zamanıydı. Başarıldı mı bilemiyorum. Medeni Kanun 2001
tarihinde tamamen değiştirildi. Özellikle aile yapısı ve görev dağılımı eskisinde
Fıkhın yapısına neredeyse aynen uyuyordu. Ailenin bir reisi vardı ve koca
aileye bakmakla yükümlü idi. Şimdi ise artık ailenin reisi yok. Karı koca da
yok, eşler var ve eşler elbirliği ile götürecekler. Anlaşmazlık halinde
problemin çözümü aile içinde –reis olmadığı için- artık mümkün değil.
Bu 1926’dan başlayan yeni süreçte mezhepler artık
aynı zamanda hukukumuz olma özelliğini kaybetti. İlişkimiz zadece iltizama
dayalı olarak devam ediyor ya da etmiyor.
Artık yürüyen bir sistem yok. Geleneksel
mekanizmalar artık çalışmıyor, çünkü mahal yok.
Özellikle son iki asırda muazzam değişimler
yaşanmış. Asırlar boyu süren tarım toplumu olma özelliğine karşın bu iki asır
sanayi çağı toplumu, bilgi çağı toplumu, finans çağı toplumu gibi toplumsal
değişmeleri içine sığdırmıştır.
Hal böyle olunca eski bedene göre hazırlanmış
elbiseler bu yeni toplumsal yapılara uymamıştır. Ya eskimiştir, ya bol
gelmiştir ya da dar gelmiştir.
İmdi işte böylesi bir hengâmede bizim yeni bir
sistem inşamız söz konusu olabilecek midir?
Bunu mevcut (eskimiş) sistemi onararak, yamalar
atarak karşılamamız mümkün müdür?
Kitaplarımızda var olan ile bugünkü hayatımızda var
olanlar arasında bir mütekabiliyet var mıdır?
İhtiyacımızı karşılayacak olan yeni bir yapılanma,
yeni bir inşa mı olacaktır?
Hayatın içinde olmadan, hayata dair bir sistem
inşası mümkün müdür?
Kaynaklar belli. Vaktiyle yüzleşilen ve
değerlendirmeler sonucu belli bir sisteme ulaşılan delillerle yeniden bir
yüzleşme mi söz konusu olacak?
Delil mi bizi götürecek? Biz mi delili getireceğiz?
İş zor gözüküyor!
Dua ile!
17.11.2013
GARİBCE
[1] حاشية رد المختار على الدر المختار - (4 / 80) مطلب فيما إذا رتحل إلى غير مذهبه قوله ( ارتحل إلى مذهب الشافعي يعزر ) أي إذا كان
ارتحاله لا لغرض محمود شرعا لما في التاترخانية حكى أن رجلا من أصحاب أبي حنيفة خطب
إلى رجل من أصحاب الحديث ابنته في عهد أبي بكر الجوزجاني فأبى إلا أن يترك مذهبه فيقرأ
خلف الإمام ويرفع يديه عند الانحطاط ونحو ذلك فأجابه فزوجه فقال الشيخ بعد ما سئل عن
هذه وأطرق رأسه النكاح جائز ولكن أخاف عليه أن يذهب إيمانه وقت النزع لأنه استخف بمذهبه
الذي هو حق عنده وتركه لأجل جيفة منتنة ولو أن رجلا برىء من مذهبه باجتهاد وضح له كان
محمودا مأجورا
أما انتقال غيره من غير دليل بل بما يرغب من عرض الدنيا
وشهوتها فهو المذكوم الآثم المستوجب للتأديب والتعزير لارتكابه المنكر في الدين واستخفافه
بدينه ومذهبه اه
herdogan38@.
YanıtlaSilCesurca bir müzakere.... Ama hayatiyet ifade ediyor... İlim adamlığı bu olsa gerek... Kim ne der, değil; hayatta karşılaşılan düğümler nasıl çözülüre çare üretmek... Evet Üsdat, '..Ahkamın Değişmesi' tezinzin defalarca okunmasının ehemmiyeti bir kez daha ortaya çıktı...
Sağlıklı çalışmalar dileği ile..