Bir Cuma akşamıydı.
Damatlar, kızlar ve torunlar vardı.
Berra her günkünden daha yakındı.
Sanki Haticeyi kıskanıyordu. Benim ona düşkünlüğümü
yüzüme vurmak ister gibiydi.
Namazı birlikte kıldık.
Yasinimizi okuduk. Bu kez hepsini ben okudum. Fatiha’yı
okurken baktım Berra devreye giriyor. Sustum o tamamladı.
Sonra ellerimi tuttu, gözlerime baktı, ilgi bekliyordu.
Sevginin en büyük alametinin ilgi olduğunu o da
biliyordu.
Gel dedim seninle beste yapalım:
Daha önce küçük çocuklar için yazmış olduğum ve kendime
ait belki de hatırlayabildiğim tek dörtlük olan mısraları onunla besteledik.
Kaptırî makamındandı.
İsmin iki hecede
Vasfın hepten yücede
Karıncayı görürsün
Kapkaranlık gecede
Vasfın hepten yücede
Karıncayı görürsün
Kapkaranlık gecede
Bunun bir dörtlük devamı daha vardı ama getiremedim.
Sonra diz dize göz göze tutuştuk ellerimizi ve başladık yeni dizeler
dizmeye:
Yavaş yavaş, tekrar tekrar, ahengi tutturmaya çalıştık. Sonunda bir
dörtlük çıktı:
Hem Rahimsin hem Rahman
Gözde nur dizde derman
Aşka buyurdun ferman
La ilahe illalah
Hem Rahimsin hem Rahman
Gözde nur dizde derman
Aşka buyurdun ferman
La ilahe illalah
İlkinin devamı gibi değildi ama olsun. Hemen
Cuma bereketi diye paylaştık. Şöhret ne afet, Berra geldi hemen “Dede kaç kişi
beğenmiş!” dedi. “Kızım daha yeni düştü, bak yine de altı kişi olmuş hem de
ikisi çok güzel diye yorum yazmış!” dedim.
Şöhret gerçekten afetti.
Bu dörtlüğe bir eş gerekti. Dinledim, bir şeyler gelir mi diye bekledim.
Sensin Gaffâr sensin Settâr dedim.
Kendime baktım utandım.
Sonra La taknatû[1]
diyordu hatırladım.
Dökülen kelimelere baktım. Olmuş bile dedim.
Haydi Cuma bereketi olsun diye düzeltiye girdim ekledim:
Sensin Gaffar sensin Settar
Biz ise olduk günahkar
Ne gamdır La taknatu var
La ilahe illalah
Sensin Gaffar sensin Settar
Biz ise olduk günahkar
Ne gamdır La taknatu var
La ilahe illalah
İçimde bir huzur vardı. Yok olsun istemedim. Ve
kendimi onun kolları arasına bıraktım.
Huzurlu cumalarımız olsun!
27.12.2013
GARİBCE
[1] Not: “La taknatu” Ne kadar günahkâr da olsanız Allah’a olan
umudunuzu yitirmeyin. Onun rahmeti karşısında sizin günahlarınızın ne hükmü
olabilir ki! O bütün günahları affeder” demek.
قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنْفُسِهِمْ لَا
تَقْنَطُوا مِنْ رَحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا إِنَّهُ
هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ [الزمر : 53]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder