Dün benim en mutlu bir günümdü. Yazdım. Akşam eve vardım. Bu yazıyı okudum, ağladım. Mutluluğum katlandı.
Yazı :
Meğer
ben ne enayiymişim!
Hasan
Celal Güzel, Sabah, 14 Mayıs 2013
Yazınla
umuda kapıldım Hasan Agam!
Ben bir Garibce olarak neden
Gandi'ye hayranlık duyardım. Neden bizim kendi öz iklimimizde böylesi değerler
çıkmaz derdim. Yazınla Hasan Agam umuda kapıldım.
Demek ki dedim bizde adamlar
var değerini yalnızca Halik bilir, bizde adamlar var, nerde ikbal anında oraya
damlar.
Nice adamlar var mücevherdir sadece
Sarraf’ı bilir ederini, insanlar onu enayi sanır, buna mukabil nice müptezel
insan vardır, yaldız akar yüzlerinden herkes tanır.
Abdullah Dıraz bizde kitaplar da
öyledir der.
Nice on para etmez kitapları
herkes tanır, ama el-Muvâfakât gibi nadide eserler asırlarca tarihin mahzeninde
gizli kalır.
(Helal olsun Garibce! Gene
kendine bir pay çıkardın ya!)
Hasan Agam, eğer kopyala imkanı
verseydiniz yazını olduğu gibi ahanda burada paylaşacaktım. Telif melif de
demeyecektim. Benim yıllarca örneğini aradığım yitik hikmetin ta kendisiydi
çünkü senin yazdıkların.
Neden senin gibiler yok?
Sen gerçekten ne kadar enayi
imişsin, devletin en yüce kademelerinde yıllarca süren bir ikbal vetiresinde
belirleyici ol, musluğun başını tut, ama senin kabında sinekler avlansın,hiç
olacak şey mi?
Agam, Garibce olarak ben sana
(bir enayi olduğun için size ya da devletlu efendilerimize hitap ettiğimiz gibi
zat-ı âlileri falan demiyorum, öz babama, öz agama seslendiğim gibi aha
şuramdan, yüreğimin en derin yerinden sesleniyorum) bişe diyeyim mi:
Sen asıl devleti seni hep o
yüce makamda tutan bir aileye sahip olmakla bulmuşsun. Viran olası hanede evlad
u ıyal var der ve yapacağımız her türlü kepazeliğe, rezilliğe onları perde tutarız. Sen ne büyük devlettir ki, sen
gibi, senin yüzlerine bakmaya kıyamadığın Mustafan ve Elifin de ki artık onlar
bizim de Mustafamız ve Elifimiz oldular ve gene elleri öpülesi ablam benim onlar
da senin başını önüne eğdirecek en küçük bir şey yapmamışlar.
İşte devlet bu!
Gerisi boş!
Yarın mal mülk hırsı uğruna tüyü
bitmemiş yetimlerin hakkı olan, evde yakacağı olmadığı için dün donarak ölen
körpecik bebeklerin hakkı bulunan servetü sağmanı tırtıklayan, devleti sağmal
inek gibi kendi teknesine sağan, ve hatta deveyi havudu ile götürenlerin
üzerine tarih sifonu öyle bir çekecek ki, onların hiç ismi bile kalmayacak, ama
sen ey Hasan Agam sen ve senin emsallerin, eşsiz bir cevher özgül ağırlığı
ile tarihin ak sayfalarında öyle bir yer
alacak ki, gerçek tarihi yazanların onlar olduğunu arkadan gelen nesiller
okuyacak ve hep yedi ceddine rahmet okuyacaklar.
Allahım diyecekler, biz Hasan
Agamızdan razıyız, sen de razı ol.
Ufkumuzda parlayan
yıldızlarımız o kadar az ki, öylesine kaht-ı ricalin yaşandığı bir iklimde
umuda yanan ipil ipil bir ışık olmuşsun ya, devlet malının deniz ve yemeyenin
domuz sayıldığı bir akıl tutulmuşluğu karanlığında insanlığımıza ışık tutmuşsun
ya biz seni başlarımıza tac ederiz.
Garibceler senin elini öpmeyi
bir şeref bilirler.
Hasan Agam, saygıyla!
26.12.2013
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder