Garibce’nin 1
Haziran Cumartesi 2013 tarih ve “Ahmet Amcayı
uğurladık!” başlıklı yazısına baktım da ilk cümlesi “Ölüm
Allah’ın emri, şu ayrılık olmasaydı gibisinden türküler var” diye başlamış.
Ahmet Amca o
tarihin bir gün öncesinde bir kaza sonucu terk-i dünya etmiş, eşi de dahil herkese
veda etmiş ve göçmüştü. Büyük kıyameti o yaşamamıştı. Hanımların arkada kalması
küçük kıyametti. Ama yinede zor
olmalıydı. Aradan altı ay gibi bir zaman geçmişti ki bugün de eşi Fatma
annemizi uğurladık. O da Hakk’a yürüdü.
Değerli dostum
Ziya Yılmazer hocama ve ailesine başsağlığı diliyorum.
Cenaze namazı
ilanını Feys’den duyurmuştum. Oradan haberdar olarak oğlum da gelmiş, onu
görünce çok sevindim. Çünkü onun gelişini baba dostlarına vefa gibi okudum.
Beni
kendi arabasına aldı, yolda Ziya hocadan doktorasını birkaç gün önce tamamlamış
olan iki kızımız da bizim arabamıza bindi. Cenazenin nereye gideceğini tam
olarak bilmiyorduk. Önümüzde cami önünden kalkan dolayısıyla cenazeyi teşyi
eden araçlardan biri olduğunu düşündüğüm beyaz bir minibüs vardı, yüksek olduğu
için önünü de kapatıyordu. Oğluma onu takip etmesini söyledim. O gitti biz
gittik, baktık o Kadıköy tarafına gidiyor. Eski bir hatıram canlandı ve kızlara
onu anlattım. Rahmetli Muhsin’in cenazesine koşmuştuk. Şoför de acemi çıktı. Biz
konvoydan koptuk. Neyse sonunda yetiştik ve Karaca Ahmet mezarlığına vardık.
Baktık cenaze gidiyor. Şoförümüz arabayı park ile uğraşırken kulakları çınlayasıca
Veli Kayhan hoca ile ben cenazeye koştuk. Hemen bir tarafa o bir tarafa ben
tabutun altına girdik. Vefa duygusu böyle bir şey olmalı. Muhsin hoca benim akranımdı
(bir iki yaş büyük olabilir) ve Kayseri İmam Hatip okulunda birlikte yatılı
kalırdık. Çok güzel sesi vardı. Benim beceremediğim türden bazı şeyleri (!) becermede
de iyi sayılırdı. Belki de ona sebep ona yakın olmak isterdik. Neyse cenaze
alayında altı yedi kişi ya vardı ya yoktu. Biz tabutun altındayız, doğru dürüst
yol yok, mezarların kah üstüne çıkıyoruz kah iniyoruz. İstiyoruz ki gelip cenazeyi
sırtımızdan alsınlar. Gelip alan yok. Ha bura ha şura derken yol uzadı, cenaze
iyice ağırlaştı. Kadere bak ki cenazeyi mezara indirmek de bize düşecek galiba
gibisinden aklımdan düşünceler geçmeye başladı. Neyse sonunda kazılan mezarın
yanına vardık ve kalan son gücümüzle tabutu omzumuzdan indirip mezar
kenarındaki toprak yığını üzerine koyduk. Çok yorulmuştuk. Haliyle derin bir
nefes aldık. Aldığımız nefesi daha dışarı vermemiştik ki tabutun üzerindeki başörtüsü gözümüze ilişti.
Meğer bu iki gözü açık (!) Kayserili kuluna Allah gariban kimsesiz bir kadının
cenazesini taşıtmıştı. Hem de ne taşıtmıştı!
Ağlamalı
mıydık, gülmeli miydik bilemedik. Birbirimizin gözünün içine baktık. Tuhaf
duygularımız vardı.
Eh
ne de olsa işin zor tarafı da bitmişti. Muhsin hocanın cenazesini bulmak üzere
oradan ayrıldık. Vardık ki orası ana baba günü gibi, kalabalık mı kalabalık.
Bize sal ağacının ucundan tutma sırası
bile gelmez derecede kalabalıktı.
Rahmet
olsun, hem dirilere, hem ölülere.
Böyle
rahmet her zaman bulunmuyor. O denkte bir çıkıyor. Allah Muhsin hocamıza, o
kadına ve ona sebep bize mağfiret buyursun.
Neyse
biz geç de kalsak Fatma annenin defin işine yetiştik. Annemizi uğurladık: Ahmet
amca ile yerleri ayrı oldu ama, ruhlara mekan zaman ayrı imiş ne gam.
Namazını
Valide Atik’de Can müftümüz Rahmi hocamız kıldırmıştı.
İkindi
sonrası da yine aynı camide buluştuk ve Kur’an okuyup dualar ettik.
Belediyemiz
de katılanlara aş ikram etti.
Belediyenin
bu işi benim çok hoşuma gitti. Cenaze evi aynı zamanda zorluk ve sıkıntı evi
demektir. Böylesi zor bir günde, eş dost, konu komşunun yaptıkları yemeklerle bir araya
gelmeleri ve komşularının acılarını paylaşmaları da artık çok zor. Belediyenin
böyle bir ikramı üstlenmiş olması bence takdir edilmeli ve desteklenmeli.
Bu
eşsiz güzellikteki tarihi camimizi ziyaret etmemiş olanlar varsa bir fırsatını
bulup ziyaret etmeliler. Gerçekten çok güzel!
Güvenlik
elemanı izin verseydi her karesini fotoğraflayacaktım. Ama gene de çektiklerim
örnek olarak yeter.
Ölüm
de güzel, bakmayın soğuk yüzüne. Onun arkasında ne rahmetler saklıdır.
Annemize
ve bütün annelere rahmet olsun!
Tabi
ki babalarımıza da!
Ve
de bize de!
Dua
ile!
15.12.2013
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder