Rivayete göre Hz. Ömer Şam ahalisinden güçlü kuvvetli bir adamı
soruşturdu. Kendisine denildi ki: O, kendisini şaraba verdi. Hz. Ömer, kâtibine:
“Yaz!” dedi: “Ömer’den Falancaya. Selam üzerine olsun. Ben kendisinden
başka ilah olmayan Allah’a olan hamdimi sana iletiyorum. Bismillahirrahmanirrahim.
Hâ mîm! …”[i]
İleyhi’l-masîre kadar yazdırdı.
Ve mektubu mühürledi. Ulağına: “Onu illaki ayık olarak bulduğun zaman kendisine
ver!” diye de tembih etti. Sonra da yanında bulunanlara onun tevbe etmesi
için dua etmelerini istedi.
O kişi kendisine mektup gelince onu okumaya ve şöyle demeye başladı: “Allah
Teala beni mağfiret edeceğine dair vaadde bulunmuş ve azabı ile de uyarmış!”.
Bunu tekrarladı durdu da sonra ağladı. Sonra içinde olduğu durumdan kendisini kurtardı,
içkiden uzaklaştı ve güzelce tevbe etti. Durumu Hz. Ömer’e ulaşınca:
“İşte böyle yapın! Kardeşinizin ayağının kaydığını gördüğünüz
zaman onu düzeltin ve onun ayağa kalkması için çaba gösterin, onun tevbe etmesi
için Allah’a dua edin! Ona karşı şeytanlara müzahir olmayın!”.
Ey Koca Ömer! Senin irfanına ne çok muhtacız.
Bize kalsaydı bir tekme de biz atardık.
Büyüklüğünle yolumuza hep ışık oldun.
Fıkhın fıkhımız, heybetin sevgimiz oldu.
Dua ile!
28.08.2015
GARİBCE
[i] 1. Hâ,
Mîm. 2. Bu kitap; ‘mutlak izzet ve ilim sahibi’ (‘Alîm Azîz) Allah tarafından
indirilmektedir. 3. Günahları bağışlayan, tevbeleri kabul eden, cezası sert,
lûtfu bol... ki O’ndan başka tanrı yoktur... Yalnız O’nadır ayrıca, nihaî
dönüş! [el-Mümin 40/1-3]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder