Bayramın hangi gün olduğunu soranların sayısı çoğaldı.
Garibce diyor ki: Deliye her gün bayram.
Biz üzerimize düşeni yaptık, hak ettik ve bayram ettik de
Allah kabul etmedi mi!
Dünyada hâlâ iki yaklaşım var: Biri teşri’ye kafayı bozmuş
olanlar. Bunlar Hz. Peygamber “Hilali görün!” dedi, öyle ise ille de görmeden
olmaz diyenler. Ondan sonra da neyi, nerede ve nasıl ve ne ile göreceğini bir
türlü bilemeyenler, bir iki kişinin “gördük” demesine, bütün İslam Dünyasının
kaderini bağlamaya çalışanlar. Bunlar, önlerini yirmi dokuz günden fazla asla
göremezler.
İkincisi de teşrii tekvin ile birlikte ele alıp, teşrîe
ilişkin bir hüküm verecekse evvelemirde bu hükmün tekvindeki karşılığını,
mesnedini tespite mübaderet edip, öyle karar verenler. Yani bir kapak atacaksa,
önce kazanı tespit edip de ona uygun düşecek bir kapak atmak yanlısı olanlar.
Eğer aklımız olmasaydı, birinci yol bizim için de
vazgeçilmezdi.
Eğer elimizde mutlak gerçekliğin ölçütlerini ve esaslarını
veren bir kitabımız olmasaydı, takvim belirlemede on beş asır önce zaten başka
bir yolu da olmadığı için rü’yeti esas alma araç hükmünü aynı şekilde bugün
bizde alırdık. Ama Kitab bize amaç değerlere ulaşabilmenin araç değerlerinin
çokluğunu da bildiriyor ve “Ayın ve güneşin bir hesap üzere olduğunu” söylüyor.
Amaç olan ibadetlerimizin ifası için, elinde başka ölçüt olmayanlar için güneşin
gölge boyundan vb. bahsediyor, ama aynı Kitab asıl bize ilkeyi veriyor.
Bizim ilkemiz şudur: Tevhid gereği tekvin ve teşrii birlikte
ele almak ve teşrii tekvin üzere oturtmak. Aynen kazana kapak uyarlamak,
makineye kullanma kılavuzu yazmak gibi. Hesap ile ayın ve güneşin takvimini
belirlemeye kalkışanlar amaca teşriden değil, tekvin üzerinden yürüyorlar. Ama
onlara bu hareketi de gene teşrî öğretiyor.
Sadece teşrî’e kafa takıp da tekvini göz ardı edenler, sanki
tekvine itibar etmek hâşâ Allah’tan başkasının yasalarına itibar etmek gibi
değerlendiriliyor. Daha doğrusu sonuç o anlama geliyor. Eski ayın sonu ve yeni
ayın başını sadece iki kişinin görmesiyle ispata çalışırken –ki bu araç vaktiyle
yegâne idi ve alternatifi henüz yoktu- artık çok iyi bilinen ve sonuçları da yüzyıllar
boyu tecrübe edilmiş olan ve en ufak bir yanılma payının dahi olmadığı tecrübî
olarak da bilinen hesaba sırt çeviren, ona itibar etmeyen bu adamlar sanki bu
hesaba esas olan tekvinin bir başka elden kotarıldığını düşünüyor olmalılar.
Hâşâ! Ama mazurdurlar çünkü akılları ermiyordur. Ya da zaten hiç yoktur ve
sorumlu da değillerdir! Veyahut da akılları develerin kıçlarını yağlamak
varken, tamponları altından olan arabaların sevdasındadır.
Deliye her gün bayram.
Garibce, size aklınıza mukayyet olmanız için dua ediyor.
24.10.2012
GARİBCE
Bu konuda Diyanet yetkilileri ne düşünüyor. Başkan’ın yaptığı
açıklamalarla ilgili kendi sitelerinde yapılan haberi sizlerle paylaşmak
istiyoruz.
İslam
dünyasının takvim birliği sağlayamamış olması çok büyük bir eksikliktir
Tarih: 22.10.2012
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, Hac İdare Merkezinde bir
basın toplantısı düzenleyerek Mekke’de Hac organizasyonunu takip eden basın mensupları
ile bir araya geldi. Diyanet İşleri Başkanlığının kutsal topraklarda verdiği
hizmetler hakkında bilgi veren Diyanet İşleri Başkanı Görmez, İslam dünyasınca
kullanılması önerilen ortak takvim konusunda önemli açıklamalarda bulundu.
Bu yıl Müslümanların farklı günlerde Kurban Bayramı’nı idrak edecek
olmalarının İslam dünyası için çok üzücü olduğunu vurgulayan Diyanet İşleri
Başkanı Mehmet Görmez, “Elini alnına koyarak dağlarda, tepelerde hilal
arayarak, takvim birliği sağlamak mümkün değildir.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez şöyle devam etti:
“Bizim hesaplamamızın yanlış olduğuna dair en küçük ima görseydik bunu
halkımızla paylaşmaktan çekinmezdik…”
“Biz Arafat'ta iken Türkiye'de kardeşlerimiz bayram yapmış olacak. Bu çok
üzücü bir durum… Bugüne kadar takvimde birlik gerçekleştirememiş olmak,
bayramlarda sevinçleri paylaşamamış olmak büyük bir eksiklik. Türkiye'de bu
konuda pek çok kişi soru soruyor. Sosyal medyadan her gün çok sayıda soru
gönderiliyor. 'Diyanet neden susuyor?' diye soruyorlar. Ben Türkiye'de iken Din
İşleri Yüksek Kurulu ile toplantı yaptım. Kandilli Rasathanesinin yetkilileri
ile görüştüm. Astronomi bilimiyle uğraşanlarla bir araya geldik. Toplantıların
bilgilerini birleştirdik. Her iki bilgi değerlendirildi.
Bir Müslüman olarak bir hadis hocası olarak bu toplantılarımızda bizim
yanlış yaptığımıza dair en küçük ima görseydim, bayramları ilan etme yetkisi
Kandilli Rasathanesi'ne verilmesine rağmen bunu halkımızla paylaşmaktan
çekinmezdik. Peygamberimizin İslam mesajını getirişinin üzerinden 14 asır
geçmiştir. Uluğ Bey’leri, Ali Kuşçu’ları yetiştirmiş, astronomi ilmini
medreselerde hadis ve tefsirle birlikte ders olarak takdir etmiş bir millet
olarak, dünyadaki uzay, astronomi bilgileri, Güneş'in hareket hesapları matematiksel
olarak tespit edildikten sonra, insanların dağlarda tepelerde ellerini
alınlarına koyarak hilali aramalarıyla takvim birliği sağlamamız mümkün değil.
Birlikten bahsediyorsak bu yolla birlik olmaz.”
“Dağlarda, tepelerde hilal gözetleyerek veya gözetlediğini söyleyerek
bayramlara birlikte başlamamak doğru değildir…”
Kur'an-ı Kerim'de geçen “Güneş ve Ay belli bir hesap içerisinde hareket
eder.” ayet-i kerimesini hatırlatan Diyanet İşleri Başkanı Görmez, “Eğer
Müslümanlar 14 asırdır bu tespiti yapamamışsa bu, büyük bir ayıptır. Bu hesabı
insanlık tespit etmiştir. Bundan bir asır önce insanlar namaz vakitlerini
belirlemek için bir çubuk dikerek gölgesini ölçüyorlardı. Gölgeyi ölçerek namaz
vakitlerini hesap ediyorlardı. Şimdi ise kolumuzdaki saate bakarak hesap
ediyoruz. Artık gölge ölçerek namaz vakitlerini tespit etmiyoruz. Dolayısıyla
dağlarda, tepelerde hilal gözetleyerek veya gözetlediğini söyleyerek bayramlara
birlikte başlamamak doğru değildir.” dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez şöyle devam etti:
“Birlik önemlidir. İslam dünyasının birlikte bayram yapmasına çok önem
veriyoruz. Onun için kendi sistemimiz üzerinde ısrarcıyız. Bununla takvim
birliği sağlanabilir. Elini alnına koyarak dağlarda tepelerde hilal arayarak,
takvim birliği sağlamak mümkün değil.”
“Rü’yet-i Hilal Konferansı’nın kararına uyulmamıştır…”
“1978 yılında Ru’yet-i Hilal Konferansı’nda şu karara varılmıştır: Dünyanın
herhangi bir noktasında, bir rasathane marifetiyle hilal görüldüğü tespit
edilebiliyorsa, bizim coğrafyamızda da imsak vakti girmemişse o takdirde biz,
ertesi günün hilalini birlikte idrak etmiş oluruz ve o hicrî ayın başlangıcına
girildiğine karar verilmiş olur. Ama üzülerek belirteyim ki belli bir süre
sonra bu karara uyulmamıştır.”
“Bu konu kardeşler arasında bile ihtilafa neden oluyor…”
“Bu konu özellikle gönül coğrafyalarımızdaki kardeşlerimiz arasında
bölünmeye neden oluyor. Türkiye’ye göre mi yoksa Suudi Arabistan’a göre mi
bayram yapmak konusunda gönül dünyamızdaki ülkelerde ihtilafa neden oluyor.
Elbette bu doğru değildir. Aynı evde kardeşler arasına bile bir fitne olarak
girebilen bir konudur. Dolayısıyla 1978’de aldığımız kararı uygulamak
istiyoruz.”
“İslam dünyasının birlikte bayram yapması konusunda ısrarcıyız…”
“Madem Türkiye’de bayram bir gün önce peki Diyanet İşleri Başkanlığı
yetkilileri nasıl bir gün sonra Arafat’ta olabiliyorlar?” şeklinde bir soru
soruluyor. Çok haklı bir soru. Bunun için de özellikle diğer üç mezhebin
görüşünü alarak “ihtilaf-ı metali” dediğimiz, farklı bölgelerde hilalin doğuşunu
değil, kendi coğrafyasında hilali görmeyi esas almak diye bir kural var. Bu
kural da uygulanabiliyor. Türkiye’deki uygulama da doğrudur. Buradaki uygulama
da doğrudur. Ama biz daha büyük bir doğruda ısrarcıyız. Nedir o? Bütün İslam
dünyasının aynı gün bayram yapması, aynı gün bayram sevincini birlikte
yaşaması. Bunun çok önemli olduğunu düşünüyoruz.”
“Birlik sağlanamazsa 2015’te bu sorun yeniden gündeme gelecek…”
“Takvim sistemimizde 2015 yılında hem Ramazan hem de Kurban Bayramı’nda
ihtilaf yaşayacağız. Bir daha bu ihtilafı yaşamamak için Diyanet İşleri
Başkanlığı olarak elimizden gelen her türlü gayreti sarf edeceğiz. Ama yolumuz
bellidir. Yolumuz birlik yoludur. Takvim birliğini sağlamak esas olmalı. Takvim
birliğini sağlamak “Güneş ve ay belli bir hesap içerisindedir.” ayetini dikkate
alarak bütün astronomi ve fıkıh âlimlerinin birlikte bu tespiti en güzel bir
şekilde yapmalarından geçiyor.”
“Türkiye’deki kardeşlerimize tekrar ifade ediyorum. Ne onların
kurbanlarında ne de burada kesilecek kurbanlarda herhangi bir tereddüt yoktur.
Çünkü pek çok fakihimize göre farklı bölgelerde hilalin doğuşunu farklı
günlerde değerlendirmek vardır.”
Muhterem hocam b doğruları anlatmak için sizi niye tv lerde göremiyoruz? Allah razı olsun. Çok güzel şeyleri dikkat çekiyorsunuz
YanıtlaSil