İnsan olmak zor. Zor ki hem de ne zor.
Bir ipek böceği olsaydık, ömür boyu ipek örsek, kendi kendimizi koza
içine hapsetsek, sonra da kelebek olup uçup gitseydik…
Yahut bir arı olsaydık, hem deva hem gıda bal yapsaydık, ömrümüz o
çiçekten bu çiçeğe koşmakla geçseydi…
Yahut bir kuzu olsaydık, anamızın kokusunu her alışta meleyip onu
arasak, sürüler halinde çayırlarda otlasaydık. Sonra da bir sofrada ziyafet
olup karın doyursaydık…
Say gitsin. Her şeyin kendi varlık amacı doğrultusunda bir hikmeti var.
O hikmete uygun kullanımı bizim için nimet oluyor. Bir açın karnını doyuran
lokma olmuşsa, bir bebeğin emdiği süt olmuşsa, bir yorgunu taşıyan binek
olmuşsa… işte maksat hasıl olmuş demek, o kadarı yetiyor.
Ama iş insan olmaksa, bu gerçekten çok zor. Hem de ne zor.
Yatsak kalksak Allah’a şükretsek… yetmiyor.
Beşimize beş katsak, başımızı secdeden kaldırmasak olmuyor.
Bir sürüye katılsak, sürü nereye biz oraya olmuyor.
Dağların, taşların altından kalkamadığı, göklerin yüklenmeye yanaşmadığı
o ağır yük, her neyse orada bir yerlerde duruyor.
Yükün ne olduğunu bilsek bir türlü bilmesek bir türlü.
Altına girsek bir türlü, girmesek
bir türlü.
Verilen ahdi hatırlayıp gereğini tutmak bir türlü, hatırlamamak yahut
hatırlamıyormuş gibi davranmak bir türlü.
İnsiyaklarımızla ağ örmek yahut bal yapmak yok; ne olacağını, ne
yapacağını, nasıl edeceğini hep kendin belirleyecek ve varlık amacına uygun
olarak sen kendin hareket edeceksin. Belki yolunu ışıtan rehberlik hizmetleri
alabileceksin. Ama yük tümüyle senin kendi üzerinde olacak. Rehberin bile seni
kendisi götürmeyecek, gideceğin yere sen gideceksin, vasıtayı sen bulacak,
gerekiyorsa sen icad edeceksin.
Kafanın içini dolduran akıl, başına bela olacak. Çalıştırsan bir türlü
çalıştırmasan bir türlü.
İçin dışın berrak, su gibi saf ve şeffaf olsan bir türlü, olmasan bir
türlü.
Öğrenmek, bilmek gibi bir özelliğin var; bilmen gerekenleri bilsen türlü
bilmesen bir türlü.
Bilmiyorsun, haberdar değilsin; ne gam ne keder.
Ama biliyorsan, haberdar isen aynı gamsız ve kedersizliği sürdürebilir
misin? Sürdürsen bir türlü, sürdürmesen bir türlü.
Musa olsan Hızır’la yola çıksan. Hızır’ın yaptıklarına sabır göstersen
bir türlü göstermesen bir türlü.
Sen Musa’sın ve Hızır gözün önünde suçsuz bir sabiyi öldürüyor. Haydi,
gel de karışma. Karışsan bir türlü karışmasan bir türlü.
Bu kez Musa’nın yanında Hızır sensin. Bilenlerle bilmeyenler bir arada
ve sen bilenlerden oldun. Bilen bir Hızır olarak bildiğin doğrultusunda hareket
etsen bir türlü etmesen bir türlü. Başına tebelleş olmuş Musa’ların başının
etini yercesine itiraz etmeleri karşısında geri adım atsan bir türlü atmasan
bir türlü.
Allah’ın isimlerinin kendinde tecelli edeceği yetki ve sorumluluk sahibi
insan olmak zor vesselam!
Hem de ne zor!
İşimiz kolay gelsin!
Dua ile!
GARİBCE
Hocam zor kelimesi yetersiz kalıyor. Zor dan da ötede MEVLAM YARDIMCIMIZ OLSUN
YanıtlaSil