7 Kasım 2023 Salı

Gazze’ye

 

Savaş değil bu, soykırıma döndü

Gazze ocakları topluca söndü

Gün insanlığımız öldüğü gündü

                Ne duydum, ne gördüm, lâlım demeye

                Mâni nedir benim sefa sürmeye

 

Kara, hava, deniz; ölüm yağıyor

Geride kalanları fosfor boğuyor

Ahlar hıçkırıklar göğe ağıyor

                Ne duydum, ne gördüm, lâlım demeye

                Cehdim yoktur olup biten görmeye

 

Enkaz altında ne canlar ezilir

Çıkan cesetler yan yana dizilir

Seyri ile dahi candan bezilir

                Ne duydum, ne gördüm, lâlım demeye

Yeter ki zarar görmesin sermaye

 

Bir çocuk gördüm enkaz belindeydi

Balonu belli hala elindeydi

Bu nekbe tüm halkların dilindeydi

                Ne duydum, ne gördüm, lâlım demeye

                Kılım kıpırdatmam Hakkı görmeye

                Yeter ki zarar görmesin sermaye

 

Garibce Ferah, 07.11.2023




 

5 Haziran 2023 Pazartesi

Nübüvvet ve Tezkiye: Arındırma

 

Bugün Mustafa Fayda hocam aradı. Bir televizyon konuşmamız sırasında benim sünnetin işlevlerinden olmak üzere beş T formülü ile özellikle de hepsinin amacı mahiyetinde olan Tezkiye’den bahsettiğimi görmüş ve çok heyecanlanmış. Fakihler neden bundan bahsetmezler diye hayıflanıyor. Bizden duyması sürpriz olmuş.

Tezkiye arınmak demektir. İnsan oğlu ağırlıklarından arındıkça yücelir ve kurtuluşa erer. Nitekim Allah Teâlâ bunu şöyle buyurur:

قَدْ اَفْلَحَ مَنْ تَزَكّٰىۙ وَذَكَرَ اسْمَ رَبِّه۪ فَصَلّٰىۜ

"Doğrusu arınan ve rabbinin adını anıp namaz kılan felaha ermiştir."  (A'lâ 87/14-15)

Felah, korktuğumuzdan emin, umduğumuza nail olmaktır.

Gönül ayinemiz yapıp ettiklerimizin ve işlediğimiz günahların etkisiyle puslanır ve zamanla paslanır. Artık orada hakikat tecelli edemez. Ne zaman ki işlediğimiz her bir kötülüğün ardından bir iyilik yaparız, hasenatımız seyyiatımızı giderir ve geride kalan tortuyu da tevbe ve istiğfar ile aklar, paklarız. İşte o demde gönül ayinemiz saflaşır ve oraya hakikatin şavkı yeniden düşer.

Azarız, yolu şaşırırız ya da yoldan çıkarız… diye bize rahmetinin eseri peygamberler göndererek imdat eden merhameti sonsuz Rabbimiz bizim elimizden tutuyor, doğruya hidayet ediyor. Önümüze kendisine erişebileceğimiz bizden birini üsve/ rol model yapıyor. O da bizim felahımız için çırpınıyor. Felahımızın arınmadan geçtiğini bize bildiriyor.

Onların beş T şeklinde formülleştirdiğimiz görevleri var:

1. Tebliğ. Allah’ın buyurduğunu duyurma.

2. Talîm: İndirilen kitabı ve hikmeti öğretme.

3. Tebyin: İndirileni açıklama.

4. Tatbik: Uygulama, örneklik ortaya koyma.

5.Tezkiye: Arındırma, füyuzat-ı rabbaniden kendi insanlarını da nasiptar etme.

Bu sonuncusu olan tezkiye, bütün nebevî faaliyetlerin semeresi, hem tabii sonucu ve hem de amacı olmaktadır.

Namazımız, orucumuz, zekatımız vb. hep arınmamız içindir. Söz gelimi zekat kirli malın arınması için değil, kirlenmiş özümüzün arınması içindir. Arınırsak, ağırlıklarımızdan kurtulan ruhumuz davete icabet (miraç) ile Hakk’a vasıl olur. Varlığımız gerçekliğin bir parçası olur[1].

Peygamberin vazifelerini, ardılları sürdürür. Onlar liyakatli olan her mümindir.

Dua ile!

GARİBCE

05.06.2023

 



[1] Hz. Peygamber’in (s.a.s.) görevlerini ve özellikle de tezkiye görevini belirten ayetler şunlardır:

 

رَبَّنَا وَابْعَثْ ف۪يهِمْ رَسُولاً مِنْهُمْ يَتْلُوا عَلَيْهِمْ اٰيَاتِكَ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُزَكّ۪يهِمْۜ اِنَّكَ اَنْتَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ

"Soyumuz içinden, onlara senin âyetlerini okuyacak, kitabı ve hikmeti öğretecek, onları arındıracak bir elçi çıkar rabbimiz! Çünkü yalnız sensin kudret ve hikmet sahibi.""  (Bakara 2/129)

 

كَمَٓا اَرْسَلْنَا ف۪يكُمْ رَسُولاً مِنْكُمْ يَتْلُوا عَلَيْكُمْ اٰيَاتِنَا وَيُزَكّ۪يكُمْ وَيُعَلِّمُكُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَيُعَلِّمُكُمْ مَا لَمْ تَكُونُوا تَعْلَمُونَۜ

"Nitekim aranızdan size bir peygamber gönderdik: O size âyetlerimizi okuyor, sizi arıtıp temizliyor, size kitabı ve hikmeti öğretiyor; yine size daha önce bilmediklerinizi öğretiyor."  (Bakara 2/151)

 

لَقَدْ مَنَّ اللّٰهُ عَلَى الْمُؤْمِن۪ينَ اِذْ بَعَثَ ف۪يهِمْ رَسُولاً مِنْ اَنْفُسِهِمْ يَتْلُوا عَلَيْهِمْ اٰيَاتِه۪ وَيُزَكّ۪يهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَۚ وَاِنْ كَانُوا مِنْ قَبْلُ لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍ

"And olsun ki içlerinden, kendilerine Allah’ın âyetlerini okuyan, onları arındıran, onlara kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lutufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar, apaçık bir sapkınlık içinde bulunuyorlardı."  (Âl-i İmrân 3/164)

 

هُوَ الَّذ۪ي بَعَثَ فِي الْاُمِّيّ۪نَ رَسُولاً مِنْهُمْ يَتْلُوا عَلَيْهِمْ اٰيَاتِه۪ وَيُزَكّ۪يهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَۗ وَاِنْ كَانُوا مِنْ قَبْلُ لَف۪ي ضَلَالٍ مُب۪ينٍۙ

"Ümmîlere kendi içlerinden, onlara âyetlerini okuyacak, onları arındıracak, onlara kitabı ve hikmeti öğretecek bir elçi gönderen O’dur. Oysa onlar daha önce apaçık bir sapkınlık içindeydiler."  (Cuma 62/2)

 

خُذْ مِنْ اَمْوَالِهِمْ صَدَقَةً تُطَهِّرُهُمْ وَتُزَكّ۪يهِمْ بِهَا وَصَلِّ عَلَيْهِمْۜ اِنَّ صَلٰوتَكَ سَكَنٌ لَهُمْۜ وَاللّٰهُ سَم۪يعٌ عَل۪يمٌ

"Onları arındırmak ve temize çıkarmak üzere mallarından sadaka al! Bir de onlar için dua et; çünkü senin duan onlara huzur verir. Allah her şeyi çok iyi işitmekte ve bilmektedir."  (Tevbe 9/103)

6 Mart 2023 Pazartesi

Emekli Oldum.

 Emekli Oldum.

(05.03.2023)

Mahkeme kadıya mülk değildi.
Böyle olacağı belliydi.😊

Yıllar yılları kovaladı, yaş altmış yedi oldu.
Üniversitelerde zorunlu emekliye ayrılma yaşı.
1979 yılında Aralık Müftüsü olarak göreve başladım.
1985 başlarında M.Ü. İlahiyat Fakültesi'ne intisap ettim.
Daha dün gibi, ama bunca yıl geçmiş. 
Ruhun yaşı yoktur, yedisinde ne ise yetmişinde de o imiş. 
Ben de öyle bildim sanki.
Lakin iki şey işi bozuyordu: Bir aynalar, bir de akranlar.
Bir de kendi talebelerimiz bakmışız gelebilecekleri en son yere şimdiden gelmişler. 
Demek ki hayli zaman olmuş.
Odamı boşalttım.
Kitaplarımı azat ettim.
Bugün BYS'ye gireyim dedim, kapı kapanmıştı, giremedim. Parola marola kapı açılmadı. Açıl susam açıl dedim, tık yoktu.
E-maili de kapatırlar mı bilmiyorum, henüz o açık duruyor.
Artık merdogan56@gmail.com adresini kullanıyorum.
Telefonum nasıl olsa aynı.
Tezgahım zaten evimdeydi.
Ne mutlu bana!
Bir sürü güzel hatıralarım var.
Birbirinden güzel sayısız öğrencilerim oldu.
Öğrencilerimin çocuklarını da okuttuğum oldu.
Daha ne isterim Allah'tan, huzurdan gayrı.
Başında da sonunda da isterim hayrı.
Allah'a emanet olun.

Dua ile!
GARİBCE
06.03.2023


11 Şubat 2023 Cumartesi

Allah yardım etsin!

 


“Allah yardım etsin!” dedim.

“Âmin!” dedi. “Amin, Âmin!” de duanın şartını da yerine getirdin mi?” dedi.

“Ne şartı?” dedim.

“Kabul şartı” dedi.

“O da nesi?” dedim.

“Önce senin Allah’a yardım etmen” dedi.

“Tövbe!” dedim. “Hem bunu da nereden çıkardın”

“Tanrı buyruğu” dedi ve okudu:

يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِنْ تَنْصُرُوا اللّٰهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ اَقْدَامَكُمْ

"Ey iman edenler! Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder."  (Muhammed 47/7)

“Ben Allah’a nasıl yardım edebilirim ki!” dedim.

“Elinle!” dedi. “Hem duymadın mı “Allah’ın kulu  Allah’ın kolu!”

“Nasıl yani?” dedim.

“Bak!” dedi, “sen şimdi gene dualarına devam et, fakat önce düşeni kaldırmak için ona elini uzat. Uzattığın o el, Allah’ın eli olacaktır.”

“Akif’in dediği gibi Allah’ı vekil harcımız olarak gördüğümüz yeter. Gayrı Allah’ın eli olmak lazım!” dedi.

Biraz utandım. Ama “İyi ki varsın!” dedim. “Özüme ayna tuttun ve emanetin sahibi olan bana, kuluna uzanan Allah’ın eli olduğumu hatırlattın.”

Öyle ya Allah Teâlâ melekut alemini melekler eliyle, insanlık dünyasını da emanetin sahibi insan eliyle emr ve tedvir ediyordu.

Ve insandı sorumlu olan: Dünyasını cennetse cennet, cehennemse cehennem yapan oydu. Düzeni kuran da bozguna sebep olan da oydu.

Ama sonuçta o, Allah’ın kendisine olan güveninin elbette farkındaydı ve bu güveni boşa çıkarmayacaktı.

İnsana selam olsun.

GARİBCE

Dua ile!

11.02.2023

Etiketler: Allah’a yardım, Allah’ın eli, duanın şartı

 

 

Allah'ın iki kaderi vardı. Birinden kaçınılır, öbürüne sığınılırdı.

 

 Allah'ın iki kaderi vardı. Birinden kaçınılır, öbürüne sığınılırdı.

Hangisinden kaçınılırdı?

Hangisine sığınılırdı?

Bilemedik bir türlü.

Başımız sağ olsun!

---oOo---

 

Evet, başımız sağ olsun.

Olacak olur, ölecek ölür…

Varsa kaderde olmamaya çare mi var!

el-Hak doğrudur. Kaderde ne varsa o olur.

Ne ki kaderin içinde iki kader var: Biri O’nun yazdığı, diğeri senin yazdığın.

O’nun yazdığı takdir idi. Senin yazdığın ise tedbir.

O’nun takdirinde ateş yakardı, su söndürürdü.

O’nun takdirinde su akardı, aktığı yere hayat verirdi, insan suyun içine girerse aklanırdı, paklanırdı, lakin su insanın içine girerse onu öldürürdü.

Deprem O’nun takdirinde sallardı, yıkardı.

Her şeyin doğasına konulmuş bir kader vardı ve her şey o kadere kodlanmıştı. Vakti saati gelince de o kodlar çözülür ve varlık sahnesine açılırdı.

İşte bu kaderdi ve asla değişmezdi.

Bir de kula nispetle başka bir kader vardı. Adı tedbir ve teshîr idi. Bunun yazgısı kulun eline verilen  kalem ile olurdu.

Birinci türden yazgı tükenmez kalemle yazılmıştı ve asla değişmezdi.

İkinci türden yazgı kurşun kalemle yazılırdı, değiştirilebilir ve silinebilirdi. Üzerinden uzun zaman geçince de pek silinemezdi, silinse bile izi kalırdı.

İkinci türden kader yani tedbir takdire bağlı idi. Yani tedbir değişmez olan kaderin çerçevesi dahilinde olmalı, onun yasalarına uygun olmalı ve teshirin şartlarını taşımalı idi.

Ateşin yakıcılığı teshir ve tedbir ile bizi ısıtır, yemeğimizi pişirir, demiri eritirdi. İmdi bize düşen onun yakıcı kader oluşundan kaçıp ısıtıcı olan kaderine sığınmaktı.

Su akardı, önüne çıkan engelleri aşardı, karşı koyanları yıkardı. O bunun kaderi idi. Ama teshir ve tedbir ile biz suyu hayat kaynağı yapabilirdik. İçerdik ve bizi kandırırdı. Yıkardık, yıkanırdık bizi temizlerdi. Onu kanallara alır, kurumuş topraklara hayat verdirebilirdik. Önüne baraj yapar azgınlığını gemler, enerji üretebilirdik. Yüzmeyi öğrenmiş olarak içine girdiğimizde o bize hayatın en güzel hazlarından birini verirdi. Üzerinde gemileri yüzdürürdük. İmdi bize düşen suyun doğasını oluşturan kaderinden kaçıp, onu tedbir ile teshir altına alacağımız kadere sığınmaktı.

Deprem de öyle.

Deprem öldürmüyor. Sadece sallıyor ve yıkıyor. Bu onun kaderi.

Ama biz kendi yapımız olan yıkıntıların altında kalıp can veriyoruz.

İmdi bize düşen depremin bu yıkıcı kaderinden kaçıp, tedbir ve teshir ile ayakta kalabilme kaderimize kaçmaktı. Birinciyi değiştiremeyiz. Allah Teâlâ’nın yasalarında/ kaderinde asla değişiklik olmaz. Yer çekimi yasası gereği yüksekte olan bir nesne dengesini kaybettiğinde illa ki düşür. Altı boşalan toprak çöker (obruklar oluşur). Dağ yamaçlarındaki kayalar sarsıntının şiddetine göre düşer ve yuvarlanır. Hareket hep aşağı doğrudur, yukarı doğru olmaz. Çünkü bu değişmez bir yasadır ve kaderdir. Bundan kaçınılması gerekir.

İmdi tedbir denilen ikinci kadere gelince işte sığınılması gereken kader budur. Bu değişebilir, silinebilir.  Sorumluluğu da bu yazgıyı yazana aittir.

Allah Teâlâ insana güvenmiştir ve emaneti ona tevdi etmiştir. Bunun için gerekli olan her şeyi hem el-Halk (yaratılış) düzleminde dananım olarak, hem de el-Emr (teşri) düzeyinde hidayet olarak lütfetmiştir. Halife olarak yeryüzünün bayındır hale getirilmesini ve onun numunesini kısa bir süre yaşamış olduğu cennete çevirmesini ona görev kılmıştır.

Değişmez kaderi (yaşam çerçevesini) belirlemiş, içini doldurmasını insanın eline vermiştir. Nizam-ı âlem ondan sorumludur. Lakin insan her zaman bu sorumluğunu yerine getirmemiştir.

ظَهَرَ الْفَسَادُ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِي النَّاسِ لِيُذ۪يقَهُمْ بَعْضَ الَّذ۪ي عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

"İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah -dönüş yapsınlar diye- işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor."  (Rûm 30/41)

İnsan kendi yazdığı kaderin muhasebesini yapmak yerine faturayı birinci kadere çıkarmaya yeltenmiştir.

Adem baba düştüğü yerden kalkmaya çalışırken Şeytan isyan suçunun faturasını Allah’a kesmeye yeltenmişti.

Affet bizi Ya Rab!

GARİBCE

Dua ile!

11.02.2023

Etiketler: Kader, yazgı.

 

Not: Kader hakkındaki Garibce’nin aşağıdaki linkte verilen yazılarına bakılabilir.

http://garibce.blogspot.com/2016/12/kaderim-gel-biraz-hasbihal-edelim.html?m=0

http://garibce.blogspot.com/2014/09/insan-kader-mahkumu-mu.html?m=0

http://garibce.blogspot.com/2013/04/kaderim-olmasan-sen-ben-ne-ederim.html?m=0

17 Ocak 2023 Salı

Her son yeni bir öyküye özel değil mi?

Uçtu da gitti ömrüm elden bir kuş gibi
Talan oldu bak bağımda üzüm kalmadı
Musibetler uyandırdı soğuk duş gibi
Yeniden bir başlangıca özüm kalmadı


İmkanları tükettim fırsatları teptim
Yeni bir şans istemeye yüzüm kalmadı
Biderlerimi çorak topraklara serptim
Mazeret dileyecek sözüm kalmadı

Mevsimleri tükettim geçti artık çağım
Taze bir bahara gayrı gözüm kalmadı
Söndü aşk ateşim kül doldu ocağım
Gayrıyı tutuşturmaya közüm kalmadı


Garibce bu ne hal karartmışsın enseyi
Derdin ya! "Her şey geçerken güzel" değil mi?
Bu nasıl bir nadanlıktır? Görmen kimseyi
Her son yeni bir öyküye özel değil mi?



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...