18 Mart 2025 Salı

EVLİLİK HUKUKU İLE İLGİLİ GENEL İLKELER

 

Bu 1446 /2025 yılı Ramazan ayında Büyük Çamlıca Camiimizde Çarşamba günleri öğle namazı öncesinde yapmış olduğumuz sohbetlerde aşağıdaki makalede ele almış olduğumuz konuyu işledik.

EVLİLİK HUKUKU İLE İLGİLİ GENEL İLKELER

 

Bütün dinlerde ve kültürlerde evlenmeye ayrı bir önem verilir ve bunun için özel merasimler yapılır. İslâm dini de evlenmeyi kutsar ve “mîsâk-ı galîz” (büyük ant) (en-Nisâ 4/21) ile gerçekleştirilen bir birliktelik olarak nitelenir.

Kur'ân’da muâmelât alanında yerine göre ayrıntılara inilerek en geniş biçimde ele alınan konuların başında Aile hukuku ile ilgili düzenlemeler gelir. Bu da hem aileye verilen önemi, hem de aile yapısının özenle korunmasının gereğini ifade eder.

Bütün türlerin varlıklarını sürdürebilmesi için erkek dişi/artı eksi şeklinde çift yaratıldıkları bilinen bir husustur. İnsan da kadın ve erkek olmak üzere iki farklı türde yaratılmıştır ve insan neslinin bekası da bu iki farklı türün bir araya gelmesi sonucunda üreme ile mümkün olmaktadır. Doğal olan yol budur[1].  Ne var ki insanlığın erkek ve kadın olmak üzere iki ayrı türden meydana gelmesi, bunlar arasında bir rekabet olduğu anlamına gelmez. Aksine erkek ve dişinin varlığı, bunların birbirlerini tamamladığı, birinin diğerine muhtaç olduğu anlamına gelir.

Bu girişten sonra şimdi aile hukuku ile ilgili genel ilkelerden söz edelim:

 

1. Evlilik teşvik edilir ve kolaylaştırılır.

وَأَنْكِحُوا الْأَيَامَى مِنْكُمْ وَالصَّالِحِينَ مِنْ عِبَادِكُمْ وَإِمَائِكُمْ إِنْ يَكُونُوا فُقَرَاءَ يُغْنِهِمُ اللَّهُ مِنْ فَضْلِهِ وَاللَّهُ وَاسِعٌ عَلِيمٌ

“İçinizdeki bekarları… evlendirin. Eğer onlar fakir iseler, Allah onları fazlı kereminden zenginleştirir.” (en-Nûr 24/32).

يَا مَعْشَرَ الشَّبَابِ مَنْ اسْتَطَاعَ مِنْكُمْ الْبَاءَةَ فَلْيَتَزَوَّجْ وَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَعَلَيْهِ بِالصَّوْمِ فَإِنَّهُ لَهُ وِجَاءٌ

“Gençler! Evlenmeye gücü yeteniniz hemen evlensin. Çünkü evlilik gözü ve ırzı haramdan korur” (Buhârî, Nikâh”, 2).

أن النبي صلى الله عليه وسلم قال : تناكحوا تكثروا ، فإني أباهي بكم الامم يوم القيامة  مصنف عبد الرزاق - (ج 6 / ص 173)

“Evlenin ki ve çoğalasınız. Çünkü ben kıyamet günü sizin çokluğunuzla övüneceğim:”

أَمَا وَاللَّهِ إِنِّي لَأَخْشَاكُمْ لِلَّهِ وَأَتْقَاكُمْ لَهُ لَكِنِّي أَصُومُ وَأُفْطِرُ وَأُصَلِّي وَأَرْقُدُ وَأَتَزَوَّجُ النِّسَاءَ فَمَنْ رَغِبَ عَنْ سُنَّتِي فَلَيْسَ مِنِّي

“Nikâh benim sünnetimdir. Kim sünnetimden yüz çevirirse, o benden değildir” (Buhârî, Nikâh”, 1).

İslâm nazarında cinsellik bizatihi kötü bir şey değil, aksine arabanın motoru gibi aslında iyi bir insanî özelliktir. Kötü olan şey, diğer şehevî arzular gibi cinselliğin de kontrolsüz oluşudur. Bu itibarla hem ibahiye anlayışı hem de cinselliği yok etme ve manastır hayatı yaşama yaklaşımı yasak olmaktadır.

عَنْ سَعْدِ بْنِ أَبِي وَقَّاصٍ قَالَ رَدَّ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَلَى عُثْمَانَ بْنِ مَظْعُونٍ التَّبَتُّلَ وَلَوْ أَذِنَ لَهُ لَاخْتَصَيْنَا       سنن الترمذي - (ج 4 / ص 258)

Sa’d b. Ebî Vakkâs anlatır: “Hz. Peygamber (s.a.v.) Osman b. Maz’ûn’un manastır hayatı yaşama talebine izin vermemiştir. Eğer ona bu yolu açsaydı, biz de kendimizi iğdiş ettirirdik”

Bu anlayışın bir uzantısı olarak cinsellikte, asıl olan ibaha değil, hürmettir[2]. Yani bir kimse, bir insanı belirli şartlarla verilmiş izin çerçevesi dışında, cinsel bir obje gibi göremez ve ondan cinsel olarak yararlanma/yararlandırma yoluna gidemez.

2. Ailenin kuruluş amacı hayatı paylaşmaktır (ünsiyet): Kadının varlık sebebi erkek için bir meta olması değil, aksine kendisiyle ünsiyet peyda edilmesidir. Cinsellik, bu birlikteliğin amacı değil, sadece motorudur.

هُوَ الَّذِي خَلَقَكُمْ مِنْ نَفْسٍ وَاحِدَةٍ وَجَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا لِيَسْكُنَ إِلَيْهَا

(el-Araf 7/189. Ayrıca bk. er-Rûm 30/21).

3. Evliliğin amacına ulaşabilmesi için eşler arasında denkliğe itibar edilir. Denklik (kefâet) dindarlıkta, iyi ahlâk sahibi olmada, ekonomik ve sosyo-kültürel seviye yakınlığında aranır[3].

4. Evlenilecek eşlerde güzellik, zenginlik, asalet gibi özellikler yerine dini bütün ve ahlâken olgun olma özelliği öncelenir.

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ تُنْكَحُ الْمَرْأَةُ لِأَرْبَعٍ لِمَالِهَا وَلِحَسَبِهَا وَجَمَالِهَا وَلِدِينِهَا فَاظْفَرْ بِذَاتِ الدِّينِ تَرِبَتْ يَدَاكَ   صحيح البخاري - (ج 16 / ص 33(

“Kadın dört özelliği sebeyle nikâhlanır. Malı, soyu, güzelliği ve dini için. Aklın varsa sen dini güzel olana bak!”

5. Ailede, eşler arasında saygı-sevgi ve merhamet esastır.  Sevgi, örtü işlevi görür. İlişkilerde pek çok olumsuzlukların görülmesini, abartılmasını engeller. Karşılıklı ilgi ve saygı, sevginin büyümesini ve devamlı olmasını sağlar. Evliliğin hayat boyu devam edecek olan ağır yükü, işte bu sevgi ve saygı ile kolayca üstlenilir.

وَمِنْ آَيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآَيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

“İçinizden kendileriyle hayatı paylaşıp huzura kavuşacağınız (ünsiyet) eşler yaratıp, aranızda sevgi ve rahmet var etmesi, Allah’ın varlığının belgelerindendir” (er-Rûm 30/21).

6. Ailenin temel taşlarını oluşturan anne ve babaya saygı gösterilir.

وَقَضَى رَبُّكَ أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِنْدَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلَاهُمَا فَلَا تَقُلْ لَهُمَا أُفٍّ وَلَا تَنْهَرْهُمَا وَقُلْ لَهُمَا قَوْلًا كَرِيمًا (23) وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُلْ رَبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا

Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti. Eğer onlardan biri, ya da her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına ulaşırsa, sakın onlara “öf!” bile deme; onları azarlama; onlara tatlı ve güzel söz söyle”( el-İsra 17/23);

وَوَصَّيْنَا الْإِنْسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْنًا عَلَى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فِي عَامَيْنِ أَنِ اشْكُرْ لِي وَلِوَالِدَيْكَ إِلَيَّ الْمَصِيرُ

“İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) insana şöyle emrettik: “Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.” (Lokman 31/14).

عن أنس بن مالك ، قال : قال رسول الله صلى الله عليه وسلم : « الجنة تحت أقدام الأمهات »   مسند الشهاب القضاعي - (ج 1 / ص 189)

“Cennet, annelerin ayakları altındadır”.

7. Evliliğin doğal meyvesi olarak çocuklar, Allah’ın birer emaneti gibi görülür ve onlara karşı sevgi beslenir, gereken ilgi ve alaka gösterilir.

وَلَا تَقْتُلُوا أَوْلَادَكُمْ خَشْيَةَ إِمْلَاقٍ نَحْنُ نَرْزُقُهُمْ وَإِيَّاكُمْ إِنَّ قَتْلَهُمْ كَانَ خِطْئًا كَبِيرًا  [الإسراء31 ]

“Çocuklarınızı açlık korkusundan öldürmeyin. Onları da sizi de Biz rızıklandırırız. Onların öldürülmesi çok büyük bir günahtır”

أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ يُحَدِّثُ عَنْ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ أَكْرِمُوا أَوْلَادَكُمْ وَأَحْسِنُوا أَدَبَهُمْ  سنن ابن ماجه - (ج 11 / ص 64(

“Çocuklarınıza saygı gösterin ve onları güzel terbiye edin!”

 عن عائشة رضى الله عنها قالت قال رسول الله صلى الله عليه وسلم ان اولادكم هبة الله لكم. السنن الكبرى للبيهقي - (ج 7 / ص 480

“Kuşkusuz çocuklarınız, Allah’ın size olan birer lütfudurlar”

8. Aile, eşlerin sorumluğu esası üzerine kurulur, herkes kendi sorumluluğunun bilincinde olur ve sorumluluklarını bir ibadet coşkusu içinde yerine getirir.

عَنْ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُمَرَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ كُلُّكُمْ رَاعٍ وَمَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ فَالْإِمَامُ رَاعٍ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ وَالرَّجُلُ فِي أَهْلِهِ رَاعٍ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ وَالْمَرْأَةُ فِي بَيْتِ زَوْجِهَا رَاعِيَةٌ وَهِيَ مَسْئُولَةٌ عَنْ رَعِيَّتِهَا وَالْخَادِمُ فِي مَالِ سَيِّدِهِ رَاعٍ وَهُوَ مَسْئُولٌ عَنْ رَعِيَّتِهِ   صحيح البخاري - (ج 8 / ص 253)

“Hepiniz çobansınız ve her biriniz kendi güttüğünden sorumludur. … Evin erkeği bir çobandır ve ailesinden sorumludur. Evin hanımı, evi içinde bir çobandır ve güttüğünden sorumludur…” (Buhârî, Cumu’a, 11).

8. Kurulan yeni evliliklerle, yeni hısımlıklar doğar ve böylece toplumun daha geniş akrabalık ilişkileri içinde birbirlerine bağlanması arzu edilir. Akrabalık hukuku, zorunlu olarak yerine getirilmesi gereken vazifelerdendir.

إِنَّ اللَّهَ يَأْمُرُ بِالْعَدْلِ وَالْإِحْسَانِ وَإِيتَاءِ ذِي الْقُرْبَى وَيَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَالْبَغْيِ يَعِظُكُمْ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ

“Kuşkusuz Allah adaleti, iyilik yapmayı ve akrabaya bakmayı emreder” (en-Nahl 16/90).

9. Aile, iktisadî anlamda hem üretim hem de tüketim birliğini tesis eder. İş bölümü ile herkesin hayatı kolaylaşır ve zorluklar dayanışma içinde aşılır. Vaktiyle geleneksel yapıda aile, hem üretim hem de tüketim birliği idi. Ailenin ihtiyaç duyduğu pek çok şey ailecek elbirliği ile üretilir ve birlikte de tüketilirdi. Günümüzde çekirdek aile yapısında aileler üretim birliği olma özelliğini giderek kaybetmiş, son zamanlarda tüketim birliği olma özelliğinde de önemli derecede zayıflama gözlenir olmuştur. Toru topu iki üç kişiye inen aile üyeleri artık yemek sofralarında bile bir araya gelemez olmuştur.

10. Aile, millî ve dinî değerlerin, kültürün yeni nesillere aktarıldığı vazgeçilmez bir kurumdur.

قَالَ النَّبِيُّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَا مِنْ مَوْلُودٍ إِلَّا يُولَدُ عَلَى الْفِطْرَةِ فَأَبَوَاهُ يُهَوِّدَانِهِ أَوْ يُنَصِّرَانِهِ أَوْ يُمَجِّسَانِهِ كَمَا تُنْتَجُ الْبَهِيمَةُ بَهِيمَةً جَمْعَاءَ هَلْ تُحِسُّونَ فِيهَا مِنْ جَدْعَاءَ ثُمَّ يَقُولُ أَبُو هُرَيْرَةَ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ { فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا } الْآيَةَ   صحيح البخاري - (ج 5 / ص 143)

Bu hadise göre, her çocuk fıtrat üzere doğar. Fıtrattan maksat, insanın yetkinliğe olan yatkınlığıdır. Yatkınlıktan yetkinliğe evrilme, başta aile olmak üzere kişinin içinde bulunduğu kültür ortamı içerisinde gerçekleşir. Kişinin terbiyesinde ve kişiliğinin oluşmasında en belirleyici kurum aile olmaktadır. Nice nüve, çekirdek, özünde potansiyel olarak köküyle, gövdesiyle, dalı budağı ile ve meyvesiyle koskoca bir ağacı taşısa da çoğu kurda kuşa yem olur, potansiyelini gerçekleştiremez yahut yerini bulamaz, iklim elverişli olmaz, ehliyetsiz bir bahçıvanın eline düşer ve çok düşük bir kapasite ile ancak varlığını gerçekleştirebilir. “Çocukları ebeveyni yahudi yahut hristiyan yapar” derken sevgili peygamberimiz, işte bu gerçekliğe somut örneklikler üzerinden işaret eder.

Aile kurumu, bu kadar önemli olmasına rağmen ne yazık ki giderek aşındırılmakta, nikâhsız birliktelikler özendirilmekte, birey olma ve özgürlük adına insanların evlilik yükü altına girmesi, bu konuda fedakârlık göstermesi anlamsızlaştırılmakta, kişinin atacağı evlilik adımıyla dininin yarısını elde edeceği şeklindeki kadîm anlayışlardan uzaklaşılmaktadır. Hoş zaten dini yok ki, bu yolla onun yarısını elde etme çabası olsun.  Bunun sonucunda örneğin 2007 yılı itibariyle Fransa’da evlilik dışı doğan çocukların sayısı, evlilik içinde doğan çocuklardan daha fazla hale gelmiştir.

Bu modern tavır ve sonucu olan durum insanlığın geleceği adına kaygı vericidir.

Gemi su almaya başladığı zaman sadece bodrum katında olanlar batmazlar, üst katlarda ve güvertede olanlar da batarlar.

Galiba insanlık için asıl felaket, gezegeninden önce yuvasını kaybetmesidir. Bu konuda acilen önlemler alınmalı, evlilik yaşamı özendirilmeli, yükü hafifletilmeli,  teşvik edilmelidir. Ailede daha çok insanın bir arada yaşaması sağlanmalı, sosyalleşme büyük ölçüde ailede kazanılmalıdır. Eğer hayat savaşmak ve paylaşmaktan ibaretse, aile her ikisini de öğrenebileceğimiz öz yuvamız, özgüvenimiz ve imkânımız olmalıdır.



 

[2] وَلِهَذَا كَانَ الْأَصْلُ فِي الْأَبْضَاعِ الْحُرْمَةَ ، وَالْحَظْرَ ، وَالْجَوَازَ بِشَرْطَيْ الشَّهَادَةِ ، وَالْوَلِيِّ إظْهَارًا لِشَرَفِهَا لِكَوْنِهَا مَنْشَأَ الْبَشَرِ الَّذِينَ هُمْ الْمَقْصُودُونَ فِي الْعَالَمِ ، وَبِهِمْ قِوَامُهَا ، وَالْأَبْضَاعُ وَسِيلَةٌ إلَى وُجُودِ الْجِنْسِ

Kâsânî, Bedâiu’s-sanâi’, XI, 272.

[3]Aslında dinin özüne bakıldığında insanların sınıf farklılıklarının dikkate alınmadığı görülür. Bununla birlikte evlilik kurumu, dini olduğu kadar bir o kadar da sosyal bir yapıdır. O itibarla kuruluşu anında fıkıh nazarında insanların bu türden sosyal telakkilerinin dikkate alınması, fıkhın aynı zamanda gerçekçiliğinin bir ifadesi olur.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...