Kaderim!
Gel biraz hasbihal edelim!
Nedir bu insanlığa derdin?
Hapishaneler ağzına kadar hep kader mahkumu dolu!
Hastaneler de öyle!
Ya yollara ne demeli.
Ülkemiz karayolu ağında 2015 yılında toplam 1 milyon 313 bin
359 adet trafik kazası meydana geldi. Bu kazaların 1 milyon 130 bin 348 adedi
maddi hasarlı, 183 bin 11 adedi ise ölümlü yaralanmalı trafik kazasıdır.
Günah değil mi bu kadar can kaybına, mal kaybına.
Ne istersin bizden, neden çekmezsin elini üstümüzden.
Halis Toprak’ın çocuklarının anası vefalı karısının üstüne taze
gül goncasını da sen koklatmışsın, kendi (merhum) öyle diyordu.
Ben ne yapayım şimdi seni.
Kadavramız haydi kaderimiz dedik.
Soyumuzu sopumuzu biz
seçmedik. Kaderimiz dedik.
İçine doğduğumuz kültürümüz kaderimiz dedik, aidiyet
kesbettik, hatta iftihar ettik.
Ama sen bizi kendine esir ettin.
Eller çalıştı, zengin oldu. Biz kader dedik sana dayandık sen
bizi aç ve açıkta koydun.
Eller kitle imha silahları yaptı, bizim üzerimizde denedi,
kader dedik sesimizi çıkaramadık.
Eller sanayiler kurdular, artıklarını çöplük diye ne maliyetlerle bizim
ülkelerimize akıttılar. Kader dedik, ağularını türlü türlü dert olarak içimize
akıttık.
Eller okudu. Biz ümmet olarak ümmilik bizim kaderimizdir, onu
asla değiştiremeyiz dedik. Öyle derin bir uykuya daldık ki Napolyon’un topları
bile bizi uyandıramadı.
Şimdi her yer yangın yerine döndü.
Irak yıllarca yandı.
Şimdi Suriye cayır cayır yanıyor.
Halep yanıyor, Halep donuyor, Halep kan ağlıyor.
Daha dün cahil kalmasın diye yurda verdikleri 11 körpe kızımızın cayır cayır yanışını
seyrettik. Yanık et kokusu cümle afakı tuttu. Nice anne yürekleri göğündü. Nice
baba dizleri döğündü. Neymiş yangın merdiveni kilitliymiş, yok kilitli değil de
açmak için kapının kolu yokmuş da yok elektrik panosu eskiymiş de… Hepsi
bahane.
Bütün bunlar hep senin suçun.
Nedir bizden istediğin?
Bitti mi sözün dedi kader!
Evet, bütün bunlar doğrudur ve hepsini ben yaptım. Ama bir
sor hele niye yaptım?
Sen hiç Kur’an okumadın mı?
Allah emaneti siz insanlara vermedi mi?
Sizi halife kılmadı mı?
Sizi imanınız ve salih amelinizle yeryüzüne vâris kılacağım,
buyurmadı mı?
Siz ne yaptınız:
Denizde ve karada bozgun/ fesad ortaya çıktı. Neye sebepti:
Bimâ kesebet eydî’n-nâs
(Rûm 30/41) siz insanların yapıp
ettikleri yüzünden değil miydi? Şunu kafanıza iyice sokun ey insanlar? Ben
kader, bir sonucum, hiçbir şeye sebep değilim. Siz yaparsınız, siz
edersiniz sonuç olarak ben ortaya çıkarım.
Gene Allah demiyor mu: Başınıza her ne musibet geldiyse kendi
ellerinizle yapıp ettikleriniz sebebiyledir. Allah üstelik sizi iskontolu olarak cezalandırıyor. Birçoğunu da
(Settâr, Gaffâr… ismi gereği örtüyor) affediyor
(Şûrâ 42/30)
Halifelik ve dünyaya sulhu selamet getirecek denge toplumu
vasat ümmet için gerekli olan hani imanınız hani amel-i salihiniz?
İmandan Allah ve Peygamber yolunda ölmeyi anladınız. İstediğiniz
de oluyor. Ölüyorsunuz?
Amel-i salihten de namaz kılmayı, hacca, umreye gitmeyi
anladınız. Namazı kılıyorsunuz. Peki içini dolduruyor musunuz? Kıldığınız namaz
sizi daha ahlaklı, diğer insanlara karşı daha geçimli, daha duyarlı , daha
hayırlı yapıyor mu? Ona bakmadınız tabi.
Bir hac bir umre yetmedi, her yıl umreye gitmek hızınızı
kesmedi. Harem-i Şerifte kıldığınız namazları yüzbinle çarpıp Allah’tan
alacaklı havalara girdiniz. VİP hacısı olmadığınıza yandınız. Zamzam Towerlarda
Kabe’yi altınızda seyrü temaşa edemediğinize yandınız.
Hayır diye diye hep cami yaptırdınız. Bir kez insanların
tabii ihtiyaçlarını giderebileceği tertemiz tuvalet yaptırmadınız. Her taraf .ok
oldu. Ben mi doldurdum.
Tekrar tekrar umreye gitmek yerine o cayır cayır yanan
çocukların kalabileceği güzel yurtlar yaptırdınız da onları o köhne mekanlara
doldurup ben mi yaktım.
Ergenliğine sebep cahilce yanlışlar yapan körpe yavruların
size uzatılan ellerini bize de pislik bulaşmasın diye tekmeleyip içine
düştükleri bataklığa ittiniz. Islah evleri şimdi sizin eseriniz o gencecik dimağlarla dolu.
Ben mi doldurdum.
Kimsesiz sokağa terkedilen ve aç kaldığı için fırın yaran,
mafyanın eline düşüp her türlü kötülüğe bulaşan bu çocuklar benim çocuklarım
mıydı? Onları sokağa ben mi attım?
Kaprisleriniz yüzünden, tamahkarlığınız yüzünden,
ihtiraslarınızı dizginlemek yerine harlandırıp hırsızlık yaptınız, rüşvet
aldınız, zimmete mal geçirdiniz, irtikapla
haksız kazanç elde ettiniz, kendi kârınız için alemi ateşe verdiniz, karnınıza
haram tıkındınız… Her tarafı haram sardı. Elinizi neye atsanız pislik gelir
oldu. Ondan sonra da eşiniz, çocuklarınız söz tutmuyor, asi oluyorlar, zemane
çocukları deyu gene beni suçladınız!!
Dualarımız kabul olmuyor diye hayıflanıyorsunuz. Nasıl olsun
ki, yediğiniz haram, içtiğiniz haram, giydiğiniz haram, bindiğiniz haram,
işiniz gücünüz hep haram.
Bir yer sarsıntısı oluyor. Ölenlerin sayısı binlerle ifade
ediliyor. Suçlusu kader oluyor.
Sen binanı sağlam zemine ve sağlam şekilde, standartlara
uygun olarak yaptın mı? Yok. O zaman suçlu neden ben oluyorum?
…..
Haklısın! Hem de çok çoook haklısın. Ben seni bir sonuç değil
hep sebep bilirdim.
Ben bir insandım ve benim bir kaderim vardı. Ama onun ne
olduğunu yaşayarak ben kendim ortaya çıkarıyordum.
Ben insandım. Bu benim kaderimdi. İnsan olmaktan çıkamam. Ama
iyi insan ya da kötü insan olabilirim. Ve hangisini seçersem sonuç olarak o
benim kaderim olur. Ve onu asla suçlayamam.
Sevgili kaderim. Ben sensiz nasıl ederim.
Elimden geleni yapar ederim, öne bakanda sen yoksun çünkü.
Sen arkadan gelende işte bu kaderim derim sonuçsun çünkü.
Dua ile!
01.12.2016
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder