Müdavimi olduğumuz İlim Ve İrfan Akademisi Sohbetleri’nden olmak üzere Prof. Dr. Mehmet Görmez hocanın " Vahiy, İnsan ve Kainatı Anlama Yöntemi Olarak Makasıd" (06 Eylül 2022) başlıklı konuşmasında altını çizerek ve tekrarlayarak söylediği bir cümlesi vardı:
“İslam açısından ahlak kemal değil beka sorunudur.”
Bu sözü daha önce herhangi bir kaynaktan görmüş ya da duymuş
değildim. Haliyle dikkatimi çekti.
Sonra usa vurdum, kabul gördü.
Benim sürekli “şecere-i tayyibe” üzerinden anlatmaya
çalıştığım “ed-Dîn” yani İslam anlatısına da uygun düştü.
Öyle ya İslam dini görkemli bir ağaç meseli (metafor)
üzerinden anlatılmaktaydı (İbrahim 14/24-25) . Sapasağlam kökleri vardı. Bu usuldü,
inançlara karşı geliyordu. Göğe ağan gövde ve dalları vardı. Bu da insanın
eylemlerine, ayrım olmaksızın bütün yapıp ettiklerine denk düşüyordu. Bu ağaç
bir de her an yemiş veriyordu. Bu da insanın erdemlerine karşılık geliyordu.
Kökler, gövde ve meyve üç ayrı kategoriyi oluştursa da
aslında tek bir hakikati ifade ediyordu. Kökler olmadan gövde, kök ve gövde
olmadan da meyve olamazdı. Yani her üçü de birbirine varlık yokluk bakımından bağlı
oluyordu. Ama meyve ağacın hem tabii semeresi hem de nihaî amacı idi.
Buraya kadar tamam.
Peki, beka ile ilgisi nasıl kurulabilir?
Meyve nihaî amaç olmakla birlikte o ağacın tohumunu da
içinde taşır. O tohum ise o ağacın cins olarak varlığını sürdürebilmesinin yegâne
şartıdır. Başka bir ifade ile o ağacın bekası meyve ve dolayısıyla tohum verebilmesine
bağlıdır. Aynı şekilde İslam’ın bekası da Müslümanların ahlaklı oluşlarına
bağlıdır. Ahlaksız ve erdemsiz Müslümanlar, İslam’ı ebter kılarlar.
Şâtıbî merhum makâsıdı zarûriyyât, hâciyyât ve tahsiniyyât
üçleminde ele alır. Bir önceki kategori bir sonrakinin varlığı için zorunlu,
bir sonraki ise bir önceki açısından mükemmil/ tamamlayıcı unsurdur. Üçüncü
küllî olarak ele aldığı tahsîniyyâtı, hâciyyât ve zarûriyyâtı tamamlıyıcı
ögeler olarak görür ve ilginçtir bu kısma örnek olarak da temizlik ve örtünme
ile ilgili hükümler yanında mekârim-i ahlâk’ı da verir. (el-Muvâfakât,
II, 11) Ben bu konuları arkadaşlarla okurken bu örneğe oldum olası itiraz
etmişimdi. Ne demek yani? Dinin nihaî amacı ve semeresi olan ahlaki erdemler
nasıl olur da üçüncü derecede önem arz eden bir kategoride ele alınır?
Bir kez gönül yıktın ise / Bu kıldığın namaz değil, der
Yunus.
Namaz muhkem bir farzdır ve zarûrât-ı diniyyedendir. Ya
gönül yıkmaya ne demeli? Gönül yıkanın namazı (daha doğru bir ifade ile yatıp
kalkması) namaz olur mu?
Gönül yıkmadan kaçınmak namazdan niyazdan daha mı az önemli?
Bu vesile ile Mehmet Görmez hocamıza esenlikler diliyorum.
Hoş ve ufuk açıcı sohbetlerini sürdürmesini diliyorum.
Dua ile!
GARİBCE
12.09.2022
Ahlakı olmayanın ne dini nede iman-ı olur
YanıtlaSil, keşke bunları ifade edenler yaşantıları ile de bunu gosterseler..
YanıtlaSilBehram Aslan
YanıtlaSilGörev yaptığım bir köye ziraat mühendisi geldi ve çay ocağındaki köylülere şunu sordu. Ağaç neden meyve verir? Kimse bilemeyince kendi cevap verdi: Neslini devam ettirmek için. Ahlak İslam ağacının meyvesidir. Meyve vermeyen ağaç kurur gider. Eğer toplumda ahlak tamamen sıfırlanırsa kıyamet kopmuş demektir..