Bir zamanlar
“İslamiyetimiz adına en çok sevdiğin nedir?” sorusuna ilk aklıma gelen cevap
“Bayram namazları!” demek olmuştu. Yanımda oğlum ile birlikte tekbirlerle
Fakülte camiinin yolunu tutar, erkenden sabah namazına erişir, ardından vaaz
dinler, sonunda da hocalarımızla bayramlaşırdık. Büyüklerin ellerinden öper,
küçüklere elimizi öptürürdük. Hoş bir heyecan duyardık. Hem kısa bir
bayramlaşma kahvaltısı yapar evlerimize dağılırdık. Evde bekleyen eşim ve kız
çocuklarımla hep birlikte bayram coşkusunu yaşardık. Merasimle büyükten küçüğe
doğru herkes birbirinin elini öperdi.
Bugün gene
erkenden kalktım, tek başımaydım. Arabaya bindim, Fakülte camimize vardım. Daha
pek kimsecikler yoktu. Hani görevli hocalarımıza da pek görünmemek için mihrabın
arka kısmının en önüne siper oldum. Namazdan sonra orta yaşlı birisi geldi, tam önüme (kucağıma
desem fazla abartmış olmam) dizlerime değecek şekilde oturdu, sırtını mihraba
yasladı, ayaklarını kıbleye paralel, dizlerimle T olacak şekilde uzattı. Yer darlığı yoktu. Bir
tuhaf oldum. La havle çektim. Bu ne adabı Ya Rabbi dedim. İstifimi bozmamaya
çalıştım. Ama vücut sıcaklığını hissettim. Çaresiz biraz geri çekildim. Belli
ya sıkıntılandım. Neyse vakit geldi. Bayram namazımızı kıldık, imamlarımız ve
birkaç hoca arkadaşlarımızla bayramlaştık ve çıktık. Arabaya bindim, evin
yolunu tuttum.
Yalnız gittim,
yalnız döndüm. Önümde dedem, babam, yanımda karındaşlarım, arkamda oğlum ve
torunlarım hiçbiri yoktu. Kalabalık içinde yapayalnızdım. Üstelik de kaba bir
davranışa maruz kalmıştım. Bir yandan bu garabet, öbür yandan gurbet artık
kocamaya yüz tutmuş yüreğimi sızlattı sanki.
Neyse ki geç de
olsa oğlum, gelinim, torunlar, iki kızım ve beyleri ve çocukları toplandık da
bugünün bayram olduğuna inanır gibi olduk.
Ben oğlumla
camiye giderken babam hayattaydı ama o yanımda yoktu.
Oğlum oğlu ile
camiye gitmiş, ama bu kez de onun babası yanında yoktu. Demek ki artık bu hep
böyle olacak.
Patates ocakta
çoğalır, hepsi bir arada türer. Mısır ise patlamaya başlayınca her biri bir
tarafa sıçrar ve dağılır. Geleneksel aile yapımız üç nesil bütün aileyi bir
arada tutuyorken, modern aile sadece anne baba ve çocukları içeriyor. Üç nesil
ailenin bir araya gelebilmeleri için artık bayramlara ihtiyaç oluyor. Onun da
her zaman imkanı bulunmuyor. O yüzden de insanlarımız gurbeti bayramlarda daha
bir acı hissediyorlar.
Bayram gelmiş
neyime diyordu, geleni gideni olmayan.
Öbür taraftan
da “Ailen yanındaysa her gün bayramdır” diyordu bilge ihtiyar.
Ya Rabbi! Sağ
salim bir bayrama bizi daha eriştirdin. Gurbette olsak da, eksiklerimiz olsa da
ailemizi bir araya getirdin. Gözümüzü aydın ettin. Sana şükürler ediyoruz.
Cümlenin
bayramını özellikle de gurbette kimi kimsesi olmayanların bayramlarını
kutluyoruz. Onların yârı Sen ol, onların ziyaret edeni Seni ziyaret etmiş
olsun.
Nice öz yurdundan,
ata ocağından ayrı düşürülmüş evsiz barksız, kimsiz kimsesiz insanımız var.
Onların sığınağı Sen ol!
Bayramımızı,
gerçek bayramlara çevir. Bizi bize koma. Bizi zalimlerin insafına terk etme!
Hâmimiz Sen ol! Bize akıl ve izan ver! Ülkemize iyilik güzellik, dirlik
düzenlik ver!
Senin her şeye
gücün yeter.
Âmin!
Hayırlı
bayramlarımız olsun!
Dua ile!
05.07.2016
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder