5 Temmuz 2016 Salı

Bayram namazında hem gurbeti hem garabeti gördüm!



Bir zamanlar “İslamiyetimiz adına en çok sevdiğin nedir?” sorusuna ilk aklıma gelen cevap “Bayram namazları!” demek olmuştu. Yanımda oğlum ile birlikte tekbirlerle Fakülte camiinin yolunu tutar, erkenden sabah namazına erişir, ardından vaaz dinler, sonunda da hocalarımızla bayramlaşırdık. Büyüklerin ellerinden öper, küçüklere elimizi öptürürdük. Hoş bir heyecan duyardık. Hem kısa bir bayramlaşma kahvaltısı yapar evlerimize dağılırdık. Evde bekleyen eşim ve kız çocuklarımla hep birlikte bayram coşkusunu yaşardık. Merasimle büyükten küçüğe doğru herkes birbirinin elini öperdi.
Bugün gene erkenden kalktım, tek başımaydım. Arabaya bindim, Fakülte camimize vardım. Daha pek kimsecikler yoktu. Hani görevli hocalarımıza da pek görünmemek için mihrabın arka kısmının en önüne siper oldum. Namazdan sonra orta yaşlı birisi geldi, tam önüme (kucağıma desem fazla abartmış olmam) dizlerime değecek şekilde oturdu, sırtını mihraba yasladı, ayaklarını kıbleye paralel, dizlerimle T olacak şekilde uzattı. Yer darlığı yoktu. Bir tuhaf oldum. La havle çektim. Bu ne adabı Ya Rabbi dedim. İstifimi bozmamaya çalıştım. Ama vücut sıcaklığını hissettim. Çaresiz biraz geri çekildim. Belli ya sıkıntılandım. Neyse vakit geldi. Bayram namazımızı kıldık, imamlarımız ve birkaç hoca arkadaşlarımızla bayramlaştık ve çıktık. Arabaya bindim, evin yolunu tuttum.
Yalnız gittim, yalnız döndüm. Önümde dedem, babam, yanımda karındaşlarım, arkamda oğlum ve torunlarım hiçbiri yoktu. Kalabalık içinde yapayalnızdım. Üstelik de kaba bir davranışa maruz kalmıştım. Bir yandan bu garabet, öbür yandan gurbet artık kocamaya yüz tutmuş yüreğimi sızlattı sanki.
Neyse ki geç de olsa oğlum, gelinim, torunlar, iki kızım ve beyleri ve çocukları toplandık da bugünün bayram olduğuna inanır gibi olduk.
Ben oğlumla camiye giderken babam hayattaydı ama o yanımda yoktu.
Oğlum oğlu ile camiye gitmiş, ama bu kez de onun babası yanında yoktu. Demek ki artık bu hep böyle olacak.
Patates ocakta çoğalır, hepsi bir arada türer. Mısır ise patlamaya başlayınca her biri bir tarafa sıçrar ve dağılır. Geleneksel aile yapımız üç nesil bütün aileyi bir arada tutuyorken, modern aile sadece anne baba ve çocukları içeriyor. Üç nesil ailenin bir araya gelebilmeleri için artık bayramlara ihtiyaç oluyor. Onun da her zaman imkanı bulunmuyor. O yüzden de insanlarımız gurbeti bayramlarda daha bir acı hissediyorlar.
Bayram gelmiş neyime diyordu, geleni gideni olmayan.
Öbür taraftan da “Ailen yanındaysa her gün bayramdır” diyordu bilge ihtiyar.
Ya Rabbi! Sağ salim bir bayrama bizi daha eriştirdin. Gurbette olsak da, eksiklerimiz olsa da ailemizi bir araya getirdin. Gözümüzü aydın ettin. Sana şükürler ediyoruz.
Cümlenin bayramını özellikle de gurbette kimi kimsesi olmayanların bayramlarını kutluyoruz. Onların yârı Sen ol, onların ziyaret edeni Seni ziyaret etmiş olsun.
Nice öz yurdundan, ata ocağından ayrı düşürülmüş evsiz barksız, kimsiz kimsesiz insanımız var. Onların sığınağı Sen ol!
Bayramımızı, gerçek bayramlara çevir. Bizi bize koma. Bizi zalimlerin insafına terk etme! Hâmimiz Sen ol! Bize akıl ve izan ver! Ülkemize iyilik güzellik, dirlik düzenlik ver!
Senin her şeye gücün yeter.
Âmin!
Hayırlı bayramlarımız olsun!
Dua ile!
05.07.2016
GARİBCE




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...