Bugün İRCİCA’nın düzenlemiş olduğu programda Salih Tuğ
Hocamızı dinledik.
“Ben mahalle’de doğdum, mahalle çocuğuyum” diye başladı.
Belli ki mahallenin büyümesinde, eğitiminde, hayat tecrübesinde çok önemi
vardı.
“Kendi arabamı/ oyuncağımı kendim yapardım” diyordu. Sultan
Ahmet’ten ta Aksaray’a, şuraya buraya gittiğini, tramvaya asıldıklarını
anlatıyordu.
Hayıflandım. Şimdi bizim torunlar evin önüne bile inemiyor.
Koca koca çocukları gitmeleri gereken yere ya babaları/ anneleri ya da servis götürüyor.
Çünkü biz mahalleyi çok oldu kaybettik. Hem güveni hem özgüveni yitirdik.
İlim taliplerine özel mesajı vardı.
“Bir kere ilim kesinlikle bir muhit işidir” dedi. Vaktiyle
gene öyle demiş ve ardından da Mesela “Toroslardan ilim adamı çıkmaz” demişti.
Garibce de -alınmış olmalı ki- onu Toroslarda kalınarak çıkmaz diye anlamaya/
düzeltmeye çabalamıştı.
Kendisi hep kütüphanede çalıştığını söyledi. İlmî muhit
olarak ona vurgu yaptı. “Fuat Sezginler, Hamidullahlar, Zeki Velidi Toganlar ve
daha nice yetişmiş kimselerin bulunduğu atmosferi solumak hiçbir şey yapmasınız
bile sizi adam eder” dedi.
İlimde başarının özellikle doktora yapacak olanlar için iki
şartını yineledi: Merak ve sevgi.
Şimdi Rektör olan bir talebesinin kırtasiye dükkanı olduğunu
öğrenmiş, ona ya ilim ya para, demiş. Bunun ikisi bir arada bulunmaz, demiş. O
da dükkanı tasfiye ile ilim yolunu tutmuş.
Hoca, Atatürk Ü. İslami İlimler Fakültesi dekanı Kaya
Bilgegil’i de özel olarak andı. İslamî İlimler Fakültesine bağlı Mehmet Erkal, İbrahim
Kafi Dönmez, Mehmet Akif Aydın… gibi doktora talebelerinin danışmanlığını bir
yönetmelik değiştirerek kendisine bağlamıştı. Üniversite ve şehir dışından
ilgili ilim adamlarının danışmanlığını mümkün kılan bu uygulamasıyla İslami
İlimler alanında pek çok doktor ilim adamının yetişmesine sebep olduğunu
söyledi ve onu rahmetle andı.
Bir soru üzerine Ana Okulu ve el becerilerine de değindi. Orada
elde ettiği el becerileriyle kendi düğmesini kendisinin diktiğini, söküklerini
ve tamirlerini kendisinin yaptığını söyledi.
Ha bir de özellikle ellisinden sonra gözünüze, kulağınıza
bir de dizinize dikkat edin dedi.
Garibce bir merakım kalmıştı: Hoca, ben kütüphanede
çalışırım evde hiç çalışmam demişti ya acaba evde ne yapardı, hep sökük
dikmezdi zahir.
Hocama Allah’tan hayırlı uzun ömürler diliyorum.
Çoğumuzun üzerinde hakkı vardır.
Kurucu dekan olarak verdiği öncü hizmetlerin ardında duran Rektör
Orhan Oğuz hocayı da anmak gerekir.
Dua ile!
23.02.2019
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder