Türkiye’de yeterli ev yok da o yüzden mi milyonlara baliğ insanlar evsiz oluyorlar. Sanmıyorum. Aradaki uçurumu büyüten faktörlerin başında adil olmayan bir servet dağılımı var gibi. Ev kiraları çok yüksek. Bu yüzden de, varlıklı insanların bir kısmı kendi ihtiyaçları olan mesken haricinde çok sayıda ev sahibi oluyorlar. İyi ki de onlar alıyorlar. Hiç olmazsa pahalı da olsa evsiz insanlar kiralık ev bulabiliyorlar.
Asgari ücretle geçinmeye çalışan
yüzbinler, aldıkları paranın yarısından çoğunu kiraya veriyorlar. Nasıl
geçindikleri ise bir bilmece?
Diğer taraftan insanlara biçilmiş bir takım sosyal görevler
de var. Otuzuna kadar evlenemeyene, kırkına kadar ev sahibi olmayana toplum iyi
gözle bakmıyor(du).
Yıllarca evinde oturduğum Hacı amca
bayramlarda ziyaretine vardığımda misafirlerine beni “Kiracımız!” diye takdim
ederdi. Sora her nasılsa –benim de pek anlamadığım bir şekilde, boyumuzu aşan
yaptığımız tercümelerle- halen oturmakta olduğumuz daireyi aldıktan ve
taşındıktan sonra kendisini bayramda ziyaret ettiğimiz de bana “Hoş geldin
Mehmet Ağa!” diye hitap etmişti. Gözünde artık adam olmuş, sınıf atlamıştık.
Doktora yapmış olmamın demek ki hiç de önemi yoktu, ama bir daire sahibi olmak
saygıyı gerektirir bir şeydi.
Bu resim, toplumun bakışını
yansıtması açısından önemli.
İmdi TOKİ sosyal konut projeleri ile
dar gelirli insanlarımızı ev sahibi yapmak istiyor. Finansman için de Kamu
bankalarını devreye sokuyor (Katılım bankaları da eklendi) ve enflasyonun da altında bir faiz oranıyla
kredilendiriyor. Adında faiz geçiyor diye bir kesim hemen hücuma geçiyor. Şahsen
beni de hayrete düşüren bir tavırla diyanet buna cevaz veriyor. Ama dinden
beslenen bir kesim bu kez diyanete de hücum ediyor.
Karadavî anlatıyor. Vaktiyle
Avrupa’da uzun vadeli ev kredisi kullanmanın hükmünü bize sordular. Biz de caiz
değildir, ribadır ve haramdır, dedik. Sonra bizim sözümüzü tutmayıp da kredi
kullananlar ev sahibi oldular. Dindarlık
adına bizim sözümüzü tutup da kredi kullanmayanlar ise hala kira ödemeye devam
ediyorlar. Biz bu fetvamızda hata ettik. (Fî fıkhı’l-ekalliyâti’l-müslime,
Kahire, II. Basım, 2005, s. 166, 174; Mûcibâtu
tegayyüri’l-fetvâ fî asrinâ, Kahire ty., s. 105).
Allah’ın haram kıldığı, “Allah ve
Rasulüne savaş açma” olarak nitelendirdiği Riba’dır. Kur'an’da ribanın tarifi
de yoktur. Çünkü herkes ribanın uygulanan cahiliye ribası olduğunu bağlamdan
anlamaktadır. Yasaklamanın gerekçesi de “sömürü aracı” olmasıdır. (Lâ tazlimûn
velâ tuzlemûn) (Bakara 2/279) Vadesi dolan borcu ödeyemeyene mühlet vermek Allah’ın bir emri
iken, onun içinde bulunduğu zor durumu istismar edip, vadeyi uzatmak ve buna
mukabil de ilave bir fazlalık (riba)
almak, Kur'an’ın savaş açtığı bir uygulama idi. Daha sonraları cahiliye ribası
yanında bir takım uygulamaların da faiz adıyla anıldığı ve aslında riba
olmadığı görülüyor. Geciktirme cezası yerine “Temerrüd faizi” isimlendirmesinde
olduğu gibi.
İmdi TOKİ bu insanlarımıza gerçekten
büyük bir imkân sunuyor. Bunun imkân olduğu, konut sayısının kaç katı fazla
müracaatın olduğundan da anlaşılıyor. Hükümet, TOKİ aracılığı ile bu insanları
sömürmek mi istiyor ki, hemen onu sömürü aracı olduğu için haram olan Riba ile
eşdeğerde tutup mahkûm ediveriyorsunuz. El-insaf!
Yoksa elinde ev stoku bulunduran
kesim mi bu uygulamadan rahatsız olup, aleyhte kampanya yapıyor?! İnsanın
aklına neler geliyor neler?!
Dindarlık, başa bela, avuçta kor ateş
olmamalı. Dindarlık rahmetle inananları kucaklamalı ve atalarımızın “Dünyada mekân
ahrette iman!” duasına dindarlığımız da âmin demeli.
Diyanet ev ve araba sahibi olmayı
zaruret menzilesinde bir ihtiyaç görmüyor ve kredi kullanarak bunlara sahip
olmaya cevaz vermiyordu. Belli bir kesimin beklentisi aynı tavrı burada da
gösterir şeklindeydi. Ama bence hayırlı bir iş yaptı.
Artık bizim her meselede “tahkik-i
menât” dediğimiz araştırmayı yapmamız gerekiyor. Hüküm, vakıaya/olguya uygun
olursa adalet ve hikmet oluyor. İsmin ne olduğu değil, müsemmanın kendisi hükmü
belirleyici olmalıdır. O yüzden de daha önce de dediğimiz gibi “Asıl mevrid-i
nass’da içtihada mesağ vardır!” demeli ve her bir meseleyi yeniden
değerlendirmeye çalışmalı.
Dua ile!
15.01.2020
Surda Gedik Açıldı Bir Kere! (Olumlu)
YanıtlaSilAdama demezler mi
"Daha önceleri nerelerdeydiniz? İnadınız yüzünden bizi yıllardır muhanete muhtaç ettiniz!"? Selin önünde duramazsınız. İstediğiniz kadar set çekin. Artık setler yükseklerden aşılıyor. Vakit daha çok geçmeden kendi öz sistemimizi kurup insanlığa nefes aldıralım. Kîl u kâl ile uğraştırıp insanların enerjilerini boşa tüketmeyin.
Saygılarımla hocam,
(Facebook sayfamdan) Mertürk
Hocam, yazınızda bir sömürü aracı olmadığı gerekçesiyle temerrüd faizinin her ne kadar faiz olarak isimlendirilse de aslen gecikme cezası hüviyetinde olup cevaz dairesi içerisinde değerlendirilebileceğini ifade etmişsiniz. Bununla hangi tür temerrüt faizini kastettiğiniz açıklamamışsınız. Ticari işlerdeki kanuni temerrüt faizi mi yoksa ticari işlerdeki sözleşmesel temerrüt faizi mi? Adi işlerdeki kanuni temerrüt faizi mi yoksa adi işlerdeki sözleşmesel temerrüt faizi mi? Ben hepsinin detayına girmeksizin çarpıcı bir örnek olan ticari işlerde sözleşmesel temerrüt faizini gündeme getirmek istiyorum. Türk Ticaret Kanunu'nun 8. maddesinin 1. fıkrasına göre "Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir." Ticaret Hukukunda buradaki faiz ifadesi hem anapara faizini hem de temerrüt faizini kapsayan bir ifadedir.(Oruç Hami Şener, Ticari İşletme Hukuku, 1.bası, Seçkin Yayıncılık, 2016, s.98-99; Sabih Arkan, Ticari İşletme Hukuku, 24.bası, Banka ve Ticaret Hukuku Araştırma Enstitüsü, 2018, s.88) Ve ticari işlerdeki faiz serbestisini ifade eden işbu hüküm, en yüksek sınırı aşan sözleşmelerin sınırlandırılmasına ilişkin Ticaret Kanunu'nun 1530. maddesi ile dahi sınırlandırılamaz. (Hüseyin Ülgen, Mehmet Helvacı, Arslan Kaya, Füsun Nomer Ertan, Ticari İşletme Hukuku, 6.bası, Vedat Kitapçılık, 2019, s.93-94.) Buna göre ticari bir borç nedeniyle ödenecek sözleşmesel temerrüt faizinde kanuni olarak herhangi bir sınırlandırma söz konusu değildir. Dolayısıyla buradaki temerrüt faizi uygulaması sizin söylediğinizin aksine tam bir sömürü aracıdır. Bilgilerinize.
YanıtlaSilKatkınız için teşekkürler. Benim Temerrüd faizi için caiz demek gibi bir niyetim olmadı. Sadece "Faiz" kelimesinin farklı anlamlarda kullanılabildiğine dikkat çekmek istedim. Yoksa uygulamada söz konusu ise haksız kazancın her türlüsü caiz olamaz.
Sil