Sevgili
Gökmenoğlu’nun ani vefatı ile bir kez daha der hatır eyledim ki vasiyetimizin
hazır olması lazım.
Malum
bu konuda hadislerimiz de var. İnsanın boynunun borcu olup da henüz yapmadığı/ ödemediği şeyler varsa,
bunun vasiyet edilmesi isteniyor.
Vasiyet,
fıkıhta kişinin ölümü ardından mal varlığının üçte biri üzerinde tasarrufta
bulunabilme imkanı anlamına geliyor. Siz hali hayatınızda mal varlığınızın tümü
hakkında istediğiniz tasarrufu yapabiliyorsunuz. Tabi kısıtlı değil iseniz. Ama
“Ben öldükten sonra şunu yapın bunu yapın…” şeklinde bir irade beyanında
bulunacak olursanız, bu ancak mal varlığınızın üçte biri ile sınırlı oluyor ve
onun da bir takım şartları var. Elbette ki bu da ancak borçlarınız ödendikten
sonra devreye girebiliyor. O yüzden ne hayır işleyecekseniz hali hayatınızda kendiniz
işleyin. Bunun için ölümü beklemeyin.
Burada
bizim sözünü etmek istediğimiz vasiyet ise, üzerimizdeki kul haklarının
beyanını içeren bir işlem olması. Ya da şöyle diyelim bugün yapmanız gereken
bir iş varsa bunu bugün yapıp yarına ertelememe. Çünkü yarının ne getireceğini
kimse bilmiyor.
Falana
borcun vardı, imkanın da var, o halde hemen şimdi öde. Ödemedin yarına kaldı ve
ecel geldi seni aldı, şimdi ne olacak. Vasiyetin de yoksa öyle borçlu
gideceksin.
Ya
da sende bir emanet vardı. Sadece onun bir emanet olduğunu sen, sahibi ve bir de
Allah biliyordu. Varislerin senin sandılar ve üzerine kondular. Hak sahibini
bulmadı. Ziyan oldu.
Bizim
Ziya Yılmazer hocanın doktora savunmasını yapmışlar ve vakit de geçtiği için
öğle yemeği için çıkmak istemişler. Hocası Bekir Kütükoğlu, “Önce evrakları
imzalayalım!” demiş. Jüri üyeleri “Hocam yemeğimizi yiyelim, rahat rahat
imzalarız!” demişler. Hoca “Olmaz!” demiş ve imzalamalarını istemiş. O imzanın
arkasından da hoca Hakk’a yürümüş. Allah gani gani rahmet eylesin!
Demek
hayırlı işlerde acele etmek lazım imiş.
Bir
de boynumuzdaki borçların, üzerimizdeki emanetlerin çetelesini tutup vasiyet
halinde geride kalanlara bildirmek lazım imiş.
İşlerimiz
bitmez.
Ama
bitirirler.
Ölüm
ne zaman gelir belli değil. Geciktirmeye, savmaya çare mi var!
Yeter
ki hayırlısıyla gelsin. Ve biz her an hazırlıklı olalım.
Dua
ile!
05.06.2014
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder