Bugün İlahiyat Fakültemizde, yeni binamızın MC 219 nolu
amfisine serhadememiz kurucu dekan Salih
Tuğ hocamızın adının verilmesi münasebetiyle bir etkinlik vardı. Hoca, adının
verildiği salonda talebelerimizle buluşturulacak ve yeni öğrencilerin de
hocamızı tanımasına imkân verilmiş olacaktı.
Girdiğim sınıfa “Hoca ile hiç yüz yüze gelmeyen kim var?” diye
sordum ve çoğu Fransa’dan gelme öğrencileri Hocanın konuşmasını dinlemek üzere salona
gönderdim. Çünkü bence o öğrenciler açısından bu bir fırsattı. Benim şu anda
Hamidullah Hoca’yı tanımış olmam ve ondan feyz almış olmam benim açımdan ne
kadar önemli bir bahtiyarlık ise, bu öğrenciler için de Allah hayırlı uzun ömür
versin Salih hoca yarın öyle olacaktı.
Sonra ben de dersi hızla bitirdim ve son dönemin son dersi olması
münasebetiyle kapanışı da yaparak öğrencilerimle Hoca’nın sohbetine yetişmek
üzere salona gittim.
Memnuniyet verici bir durum olarak salonun iyice dolu olduğunu
gördüm. Bu sevindirici idi.
Sonra arkalarda oturduğum yerde Hoca’yı dinledim. Artık sona
yaklaşmışlardı. Lakin yine de talebe-yi ulum için paylaşılmasını arzu ettiğim
önemli mesajları vardı:
Bunlardan biri tahsil için ön şartın ilgi ve alaka, sevgi ve merak olduğu idi. Kendisinin
latife yollu doktora yapmakta olan öğrencilerine eğer sevgi ve merakınız yoksa
boşa yer işgal etmeyin hemen şimdi gidin de yerinize heveslileri gelsin demesi
önemli bir mesajdı.
Ceplerimizde taşıdığımız On liralık kâğıt paraların üstünde resmi ve
formülü bulunan Ordinaryüs Prof. Cahit ARF’ın matematikteki bu uluslararası
başarısını neye borçlu olduğu sorulunca verdiği cevabın “sevgi ve merak” oluşuna
gönderme yapmıştı.
Bir ikincisi özellik de bizim alanda ilim tahsilinin hasbi olması
gerektiği, karşılığında dünyevi anlamda bir çıkar gözetmenin söz konusu
olmadığı, ilmi dünyevi çıkar, şan ve şöhret için kullanmaya kalkanların dünyada bile akıbetlerinin hoş olmadığı
tarzındaki tespiti idi.
Bir üçüncüsü kendisi de eski bir sporcu olan hocanın sağlıklı
kalmak için spora düzenli bir şekilde devam edilmesini sağlık vermesi.
Bir dördüncüsü hocalarının ortak bir özelliği olarak hicret vurgusu
oldu. Ordinaryüs Prof. olan Zeki Velidi Togan Başkırdistan’dan İstanbul’a hicret etmek zorunda kalmıştı.
Şu anda uluslar arası haklı bir şöhrete sahip olan Prof. Dr. Fuat
Sezgin, 27 Mayıs 1960 askeri darbesi sırasında üniversiteden uzaklaştırılan ve 147'likler
diye bilinen akademisyenler arasındaydı. Almanya’ya giderek Carl Brockelmann’ın
Geschichte der arabischen (GAL) adıyla başlattığı işi ileri taşımış 7./14.
yüzyıldan itibaren gelişen Arap-İslam edebiyatı tarihine dair 13 ciltlik
çalışmasını (Geschichte des Arabischen Schrifttums (GAS) Prof. Sezgin, bu
çalışmalarıyla Suudi Arabistan Kral
Faysal Vakfı’nın İslami bilimler ödülünü 1978 yılında ilk alan kişi olmuştu.
Prof.Dr. Fuat Sezgin, Arap-İslam Bilimleri Enstitüsü için hazırladığı
bilimsel araç ve gereçlerin benzerlerini yaptırarak, 25 Mayıs 2008 tarihinde
Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı İstanbul İslam, Bilim ve
Teknoloji Müzesi'nin açılmasında öncü rol oynamıştır.
Üçüncü isim olarak da benim de hocam olması sebebiyle anılmasından haklı
bir sevinç duyduğum Hamidullah’ın memleketi Haydarabad’tan sürülüp Fransa’da
vatansız olarak yaşamaya mecbur edilmesi ve burada pek çok uluslararası düzeyde
çalışmaya imza atması, İslam’ın Avrupa’da tanınması konusunda önemli hizmetler
görmesi.
Hicret ile hicran aynı kökten geliyor, illa ki ayrılık ve ucunda
bir acı her daim var oluyor. Gurbet de
öyle. İşte o acılardır ki, kendi haline bırakılacak olsa kokuşacak olan ham
deriyi tuz ve şapın pişirmesi gibi ilim talibinin hamlıklarını gideriyor ve onu
pişirip olgunlaştırıyor.
Bitirirken Uğur Derman’ın dinleyicilerine “Çok güzel dinliyorsunuz,
ama hiç kimse not almıyor!” şeklindeki sözüyle genç talebelerimize olan tarizi
vardı. Buna karşı Garibce gibi kimileri sıraların altından çıkardıkları
defterlerini sallayarak cevap verdiler. Akıllı telefonların devrede olduğu
söylendi.
Bir arkadaşımızın da hocanın hatıralarının kitaplaşmış şeklini
görme arzu ve temennisi vardı ve Dekan tarafından bu hatıratın adı da hemen
oracıkta konulmuştu: Salihnâme.
Dua ile!
20.05.2015
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder