Ahiret hayatına
inanıp da kendisinin mümin ve Müslüman olduğunu iddia eden nice kimse vardır ki
boşuna bir endişe taşıyor sanki.
Hani cennete
gitti de, ya orada kendisine yer kalmadıysa?
Kontenjan var
idiyse ve onu da gözü açıklar doldurduysa, ne olacak şimdi bizim Müslümanın
hali?
Açıkta mı
kalacak? Araf’ta mı? Yoksa homurdanıp duran cehennemin homurtusunu kesmek için
onlar da mı oraya atılacak?
İmdi bunca kaygı
ile Müslüman ne etsin?
En emin yolu
olabildiğince kendine rakip olabilecek, kendinden önce cennete gitme ihtimali
olan herkese çelme atıp, sırattan cehenneme alaşağı düşürmeye çalışmak olacak.
Yahu Müslüman!
Bu telaşa ve böylesi bir kaygıya yer yok!
Doğru, ateşin
oduna doymadığı gibi cehennemin de
insandan ve taştan olan yakıtına doyacağı yok. Her içine cehennemlikler
atılınca “Hel min mezîd! =Yok mu daha!” diye harlanacak, homur homur
homurdanacak.
Ama buna mukabil
cennette de öyle mekan sıkıntısı yok ki. Japonlar binlerce adacık üzerinde üst
üste yaşıyorlar, hem de dünya da… Bir İslam davetçisi onlara cenneti anlatan
ayetler okumuş, Japonlar bayılmış. Niye: Çünkü Kur'an “Eni gökler ve yer kadar
olan cennetler…!”den bahsediyor. Kur'an ve Sünnetteki cennet tasvirlerine bakıldığında
orada bir yer sıkıntısı çekilmeyeceği, bir kontenjan derdi olmayacağı, kota
uygulaması olmadığı anlaşılıyor. Hal böyle olunca ey Müslüman kendinden gayrı
herkesi cehenneme doldurma kaygısı çekmen hiç de anlamlı durmuyor. Senin gibi
olmayan, senin gibi giyinmeyen, senin gibi düşünmeyen, senin gibi davranmayan;
senin tarikatından, senin cemaatinden, senin partinde ve meşrebinden olmayan
herkesi cehenneme doldurma gayretin çok anlamsız ve beyhude çaba gözüküyor.
Sen bu anlamda
böylesine boşuna tasa çekeceğine ve kendini kulların Rabbi yerine koyup onların
hesabı ve akıbeti ile uğraşacağına kendi derdine düş. Ehli cennetin özellikleri
sende var mı? Onun derdine yan!
Hazımsızlığı ve
karnı darlığı bırak. Mekarim-i ahlakı önceleyen, hikmete ram olan, hiç durmadan
hayır işler ardından koşan, salih ameller işleyen, geride sadaka-yı cariye,
yararlı ilim ve salih evlat bırakmaya çabalayan bir hayat sür. Sen bırak onu
bunu cehenneme doldurmayı? O senin, benim, bizim işimiz değil ki? Haliyle biz kendi derdimize
yanalım. Kendi başımızı kurtarmaya bakalım? Hiçbir kimsenin kimseye fayda
veremeyeceği o gün için azık tedarikinde bulunalım.
Dua ile!
14.02.2016
GARİBCE
kaleminize sağlık ;)
YanıtlaSil