Su hayat olduğundan mı, aslımız su olduğundan mı suyu hep aziz
bilmişizdir.
Su saftır, berraktır. Böylesi bir safiyete ne de çok ihtiyacımız vardır.
O da bulanır elbet, lakin çok geçmez durulur ve eski halini alır. İçine ne kadar hırhış, pislik vb. boca edilse
bir süre sonra onların hepsini dibine çökertir ve özündeki o saf ve berrak
şeklini gene alır. Nasıl necisü’l-ayn varsa ve onun temizlenmesi mümkün değilse
onun tam da zıddı olarak su tâhiri’ül-ayndır ve hem de mutahhirdir. Tâhirdir,
tahûrdur; temizdir, temizleyicidir. Sevgili Peygamberimiz: “Hiçbir şey suyu
özünde necis kılamaz!”[1]
buyurmuştur. Elbette içine başka nesneler ve özellikle de necis/pis şeyler karıştığında
tadını, kokusunu ve rengini değiştirecek hale getirdiğinde temiz ve temizleyici
özelliğini kaybeder. Ancak bu geçici bir durumdur. Çünkü pislik onun özüne
sirayet edemez. O bir şekilde temizlenip yeniden eski halini alır. Bunun için
buharlaşması gerekiyorsa ona dahi kodlanmışlığı vardır.
Çakıldan/kumdan süzülme, tortuyu dibine çökeltme, hafiflerini üzerinden
akıtma gibi bir çok tabii arınma yolu yanında bugün kullanılan teknolojiler
sayesinde atık sular rahatlıkla yeniden kullanılabilir hale
getirilebilmektedir.
İşte suyun azizliği budur.
Keşke insanımız da böyle olsa. Aslımız gibi biz de su gibi aziz olsak.
Özümüz itibariyle kirlenmesek. Bize bulaşan pislikleri üzerimizden kolayca
atabilsek. Kendi özümüzü arıtabildiğimiz gibi başkalarının arınmasına da
katkıda bulunabilsek.
Saf ve duru olsak. Başkaları bizi kendi özlerine ayna yapsalar.
Bir yudum hayat olsak; nice hayatın gailelerinden boğulmak üzere
olanlar o tek yudumluk katkımızla hayata
yeniden tutunsalar.
Su gibi akıcı olsak; illa ki yatağımızı, Hak ve hakikate açılan yolumuzu
bulabilsek.
Su gibi kandırıcı olsak. Bize bakanlar, bizi dinleyenler kana kana ab-ı
hayat içiyormuş gibi yüzümüzden, sözümüzden haz alsalar, iliklerine kadar
kansalar.
Hayatı çekilmez olanlar bizimle hayat bulsalar ve sonunda bize de nice
canlar “Su gibi aziz olasız!” deseler.
Su gibi, ciğerimizin başını buz gibi edecek bir içim su gibi, tek bir
yudum su gibi ve hatta ahir nefeste dudağımızı ıslatacak bir damla su gibi aziz
olasız!
Dua ile!
23.04. 2016
GARİBCE
[1] سنن ابن ماجه ت الأرنؤوط 1/ 327 عَنْ جَابِرِ بْنِ
عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ: انْتَهَيْنَا إِلَى غَدِيرٍ فَإِذَا فِيهِ جِيفَةُ حِمَارٍ،
قَالَ: فَكَفَفْنَا عَنْهُ حَتَّى انْتَهَى إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - فَقَالَ: "إِنَّ الْمَاءَ لَا يُنَجِّسُهُ شَيْءٌ"،
فَاسْتَقَيْنَا وَأَرْوَيْنَا وَحَمَلْنَا.
521
- عَنْ
أَبِي أُمَامَةَ الْبَاهِلِيِّ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ -: "الْمَاءَ لَا يُنَجِّسُهُ شَيْءٌ إِلَّا مَا غَلَبَ عَلَى رِيحِهِ
وَطَعْمِهِ وَلَوْنِهِ"
[1] سنن ابن ماجه ت الأرنؤوط 1/ 327 عَنْ جَابِرِ بْنِ
عَبْدِ اللَّهِ، قَالَ: انْتَهَيْنَا إِلَى غَدِيرٍ فَإِذَا فِيهِ جِيفَةُ حِمَارٍ،
قَالَ: فَكَفَفْنَا عَنْهُ حَتَّى انْتَهَى إِلَيْنَا رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ - فَقَالَ: "إِنَّ الْمَاءَ لَا يُنَجِّسُهُ شَيْءٌ"،
فَاسْتَقَيْنَا وَأَرْوَيْنَا وَحَمَلْنَا.
521
- عَنْ
أَبِي أُمَامَةَ الْبَاهِلِيِّ، قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ - صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ -: "الْمَاءَ لَا يُنَجِّسُهُ شَيْءٌ إِلَّا مَا غَلَبَ عَلَى رِيحِهِ
وَطَعْمِهِ وَلَوْنِهِ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder