Elbette amellerimiz karşılığını bulur. Zerre kadar
iyiliğimiz varsa onun karşılığını buluruz. Zerre kadar işlediğimiz kötülük
varsa onun da karşılığını buluruz.
Ama nasıl?
Kur'an-ı Kerîm’de kötülüklerimizin karşılığının dengi bir
ceza olduğu belirtilir. Buna mukabil iyiliklerimizin karşılığının en az on
sevap olduğu, dilerse Rabbimiz lütfu ile artıracağı ve hatta yedi yüz katı bile
olacağı anlatılır.
Bire on tarım ile geçinenlerin yüzünü güldürecek bir verim.
Bire yedi yüz ise hayal değil gerçek.
Ama nasıl? Bir gerçekliği olan salih bir iş ile. Şöyle ki: Sen çok
değerli bir tohum ekersin. Tohum içinde tahıllara gebedir. Ortamını bulduğu
zaman –ki onu sen oluşturacaksın, Allah’ım bu işleri sen hallediver demeyeceksin-
o gebe tohum yedi başak bitirecek. Her bir başak ise tahıla duracak ve yüzer
tane tahıl verecek. Toplam da yedi yüz tahıl olacak. İmdi bir tohumdan elimizde her biri yedi yüz
tahıl bitirecek yedi yüz tohumumuz oldu. Ve bu katlanarak gidecek. İşte birin yedi
yüz ve katları sevap vermesi böyle olur.
Akıllı bir insan bu hesabı kabul eder.
Ama öyle değil de tohum ekmez ve sevap beklerse, hele beklediği
sevap da hesaba kitaba sığmazsa işte onu akıl kabul etmez. Akıl ise Allah’ın
insanlara bağışladığı ilk hâdî yani yol gösterici, ölçücü biçici.
Müslümanlık aklı olanlara hitap eder, aklı olmayanın, akıl var ama
onu kullanmayanın üzerine pislik boca eder.
Hal böyle iken gelin şu bizim Müslümanlığımızın
içler acısı durumuna bir bakın. Hiçbir iş yapmayacak, tahıllara gebe tohum
ekmeyecek ama milyonlarla sevap bekleyecek. Her işini kendisi yapmayacak, Allah’a
havale edecek. Allah’ım armudu pişir ağzıma düşür diyecek. Hakkın yanında yer
almayacak, Hakk’a yardım etmeyecek, destek vermeyecek ve “Allah’ım şu zalimleri
sen kahreyle!” diyecek bütün bunları ecir-i hâssı bildiği Allah’ın üzerine
yıkacak. Ondan sonra gelsin sevaplar, gelsin cennette içi huri gılman dolu
köşkler saraylar.
Bunların ataları da Musa peygambere
aynı şeyi diyorlardı. “Sen ve Rabbin gidin ve savaşın. Biz burada oturucularız”
Gerçeklik hiç öyle değil.
Ektinse biçersin.
Ne ektinse onu biçersin.
Tohumun gebe ise mahsulü devşirirsin.
“Şunu şunu söyle, şu kadar milyon
sevap eyle!” Öyle bir din yok. Bu ancak tembellerin uydurduğu bir din olabilir.
Hem uydururken biraz daha ölçülü olun
yahu!
El-insaf!
Aklım, aklımla aklandım
Aptallık narına yandım
Hurafeler sardı yanım
Aklım ardına saklandım
Dua ile!
02.10.2019
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder