Dil canlı bir varlık gibi doğuyor, büyüyor, değişim gösterebiliyor ve
sonunda da ölebiliyor.
Bazı tabirler de öyle galiba.
Mesela “Haydan gelip huya gitme!” tabiri. Belli ki ilk çıkışı itibariyle
tam bir hayat felsefesini ifade ediyor: Buna göre anlamı “Her türlü hayatın
kaynağı Hay olan Allah’tan geldik ve akıbet
de elbet yine O’na gidiyoruz”, demek olmalıdır. Hû demek malum “o” demektir. Tam da “İnnâ
lillah ve innâ ileyhi râciûn” ayetinin Türk irfanındaki karşılığı gibi.
“Üçten dokuza boşamak” tabiri de sanırım öyle olmalı. Fıkhımıza göre akdedilen
bir nikah akdinin sonucu olarak zevcin zevcesini üç talak boşama hakkı vardır,
dahası yoktur. İmdi bir kimse zevcesine “Üçten
dokuza seni boşadım!” demişse, bunun anlamı hakkım olan birinci, ikinci ve üçüncü
talakı elimde tutuyor, daha sonrasını boşuyorum demiş oluyor. Sonrası da hakkı
olmadığına göre, sözün mantukundan sonuçta bir şey lazım gelmemesi gerekiyor ve
dolayısıyla bu sözle zevcesini boşamış olmuyor.
Ne var ki bu söz artık dil örfünde bu anlamda kullanılmıyor. Kimse de zaten
böyle olduğunu bilmiyor. Aksine bu sözle
zevc, zevcesine seni kesin kes tamamen bütün haklarımı kullanarak ve bir daha
dönme şansı kalmayacak biçimde boşadım demek istiyor.
İşi “Altmış Altıya Bağlamak” da öyle gibi.
Ebced hesabına göre Allah lafza-ı celâlinin rakamsal değeri altmış altı
yapıyor. Buna göre işi altmış altıya bağlamak, Allah’a ısmarlamak anlamına
geliyor.
Hilâl’in ramaksal değeri de altmış altı.
Lâle’ninkisi de öyle.
İslam kültüründe Hilâl’in İslam’ın remzi olarak genel kabul görmesi, İslam
mimarisinde süsleme motifleri içerisinde Lâle’ye özel bir yer verilmesi böyle
bir bilincin sonucu olmalıdır.
Hal böyle iken “İşi altmış altıya bağlamak” tabirinin “Saldım çayıra Mevlam
kayıra!” tabirinde olduğu gibi çok da olumlu anlamda kullanılmaması, Anadolu
irfanında mevcut tevekkül inancına yönelik ince bir gönderme olduğunu da görmek
lazımdır.
Tevekkül elbette çok önemli bir sığınak, ama bu sorumluluğu üstlenmeme, bir
kul olarak kendisine düşen sorumluluğu yüklenmeme ve tabir caizse sırtındaki
yükü Allah’a yıkma gibi bir anlayışın ya da tavrın pek de hoş bir tavır
olmayacağı imasını içermiştir.
Dua ile!
01.03.2014
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder