الم (1) ذَلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فِيهِ (2)
1. “Elif Lâm
Mîm. 2. O, yegâne Kitab’dır, onda kuşku yoktur”.
Kur’an’ın ilk inen âyeti bilindiği gibi “Oku!” emri
idi. Yüce Allah, kaleme, hokkaya yemin ediyordu. Elimizdeki mushafın baştan
ikinci sayfasında, ikinci surenin hemen başında ise hiçbir kuşku içermeyen
kitaptan söz ediyor.
Buradaki Kitâb’dan
maksat tam, noksansız, Hak yolda ilerlemek isteyenlerin bütün taleplerini
karşılayabilen, dünya ve âhiret ile ilgili ihtiyaç duyulacak her şeyi bir
hidayet rehberi olarak, esas, ilke ve gaye itibariyle içinde bulunduran Kitâb
yani Kur’an’dır.
Bu âyet, Kur’an’ın gerçek anlamda yegâne Kitâb
olduğunu ifadenin hemen ardından onun gerek Allah (c.c) katından olduğunda,
gerek nüzûl yani yeryüzüne indirilme ve insanlara duyurulma aşamalarında ve
gerekse vahiy olması bakımından muhtevasında kısaca her yönden “Onda en küçük
bir kuşkuya yer olmadığını”, onun mutlak hakikati temsil etmede asla şüphe
içermediğini beyan etmiştir. Bu, Kur’an’ın aynı zamanda yegâne kıstas olduğunun
ifadesi olmaktadır.
Kur’an, kendisinin önceki kitapların tasdikçisi[1] ve onlar üzerinde
“müheymin” yani koruyucu kollayıcı olduğunu söyler. Tarih içinde ilâhî dinlerde
sapma ve kırılmaların yaşandığı, kutsal kitaplara yönelik tahrif girişimlerinin
bulunduğu inkâr edilemez. İşte Kur’an, böyle bir ortamda geriye doğru kutsal
kitapların muharref olmayan içeriklerini tasdik ve teyit etmede, sapma, kırılma
türünden olanları da ayıklamada yegâne kıstas olacaktır. Daha önceki ilahî
dinlere atfedilen ancak ne Allah’ın yüceliğine, ne de peygamberlerin
korunmuşluklarına uygun düşen niteleme ve rivayetlerin ayıklanması, bu kıstas
sayesinde kolayca mümkün olabilecek, sahih bir din anlayışından uzaklaşmanın
önü kolayca alınabilecektir.
Aynı şekilde kendisinin anlaşılması, yorumlanması ve
hayata geçirilmesi konusunda da gene bizzat kendisi ölçüt olacak, insanların
kendi heva ve hevesleri doğrultusunda keyfî yorumlara girişmelerine imkân
vermeyecektir. Bu özelliği ile Kur’an, ancak kendi bütünlüğü içinde
anlaşılacak, indiriliş amacını gerçekleştirici tarzda yorumlara müsaade
edecektir.
Kur’an’ın açılımı mahiyetinde olan sünnetin ve İslâm
bilginlerinin ortaya koyduğu yorumların, tefsirlerin, gerçekleştirdikleri
çıkarımların değerlendirilmesinde de gene şaşmaz tek ölçüt o olacaktır. Kur’an
ölçütüne vurduğumuzda sapma gösteren, onunla örtüşmeyen her söz, her yorum, her
hüküm her kim söylemiş ya da her kime söylettirilmiş olursa olsun kabul
görmeyecektir. Böylece imanımızı, islâmımızı, ahlâkımızı, medeniyetimizi kısaca
sahip olduğumuz bütün değerlerimizi gerçek anlamda Kur’an’ın kıstaslığında test
etme imkânına sahip olacağız ve bu özelliği ile Kur’an bizim ortak paydamız
olacak, mutlak hakikate erebilme gayret ve çabamız için şaşmaz pusulamız
görevini yerine getirecektir.
Kur’an’ın kıstaslığı göz ardı edildiği içindir ki,
günümüzde birçok kendisini bilmez din adına ortaya çıkmakta ve Allah (c.c)
adına, insanları yanlış yollara sürüklemekte, onları çeşitli maceraların içine
çekebilmektedirler. Hatta kimileri kendisine vahiy geldiğini iddia
edebilmektedir. Oysa Kur’an peygamberimiz Hz. Muhammed’in son peygamber olduğunu
ve bundan sonra yeni peygamberler gelmeyeceğini haykırmaktadır. Din
tamamlanmıştır, dinin çerçevesi çizilmiş, esasları, ilkeleri, gayeleri bütün
açıklığı ile ortaya konulmuştur. İnsanlık da belli bir olgunluk düzeyine
erişmiştir. Bundan böyle dinin esaslarından hareketle, ilkeleri ışığında,
hedefleri doğrultusunda insanlık kendi çabasıyla yol alabilecek aşamaya
ulaşmıştır. Bu itibarla kendilerini peygamber olarak lanse eden kimselere ne
ihtiyaç vardır, ne de onların sözlerinin bir gerçekliği. Eğer biz Kur’an’ı din
ile ilgili her konuda kıstas olarak görebilirsek o zaman, kimi şarlatan, kimi
karanlık ruhlu kimselerin esrarengiz yollara çağrıda bulunmalarına, onların
insanlarımızın dini duygularını istismar etmelerine imkân kalmayacak ve dini
yaşantımız onun gösterdiği sıratı müstakim yani dosdoğru yol üzere devam
edecek, hem dünyada hem de öbür âlemde mutluluğa ermiş olacağız. Aksi takdirde
etraftaki yanıp sönen ışıklara aldanarak anayoldan çıkıp da yolunu kaybeden ve
gitmek istediği yere bir türlü varamayan kimselerin durumuna düşmüş oluruz.
Yüce Allah hepimizi böyle bir sonuçtan korusun ve
dinimizi bilinçli bir şekilde, sevgili peygamberimizin izinde, her türlü güzel
erdemlerle bezenmiş, kötülüklerden arınmış bir halde yaşamayı nasip etsin.
Âmin!
Dua ile!
27.05.2017
GARİBCE
[1] bk.
Mâide 5/48. Ayrıca bk. 2/41, 91, 97; 3/3, 50; 4/47.
وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ
بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا
عَلَيْهِ [المائدة/48]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder