27 Mayıs 2017 Cumartesi

KUR’AN, DİNİN TEMEL REFERANSIDIR



الم (1) ذَلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فِيهِ (2)
1. “Elif Lâm Mîm. 2. O, yegâne Kitab’dır, onda kuşku yoktur”.
Kur’an’ın ilk inen âyeti bilindiği gibi “Oku!” emri idi. Yüce Allah, kaleme, hokkaya yemin ediyordu. Elimizdeki mushafın baştan ikinci sayfasında, ikinci surenin hemen başında ise hiçbir kuşku içermeyen kitaptan söz ediyor.
Buradaki Kitâb’dan maksat tam, noksansız, Hak yolda ilerlemek isteyenlerin bütün taleplerini karşılayabilen, dünya ve âhiret ile ilgili ihtiyaç duyulacak her şeyi bir hidayet rehberi olarak, esas, ilke ve gaye itibariyle içinde bulunduran Kitâb yani Kur’an’dır.
Bu âyet, Kur’an’ın gerçek anlamda yegâne Kitâb olduğunu ifadenin hemen ardından onun gerek Allah (c.c) katından olduğunda, gerek nüzûl yani yeryüzüne indirilme ve insanlara duyurulma aşamalarında ve gerekse vahiy olması bakımından muhtevasında kısaca her yönden “Onda en küçük bir kuşkuya yer olmadığını”, onun mutlak hakikati temsil etmede asla şüphe içermediğini beyan etmiştir. Bu, Kur’an’ın aynı zamanda yegâne kıstas olduğunun ifadesi olmaktadır.
Kur’an, kendisinin önceki kitapların tasdikçisi[1] ve onlar üzerinde “müheymin” yani koruyucu kollayıcı olduğunu söyler. Tarih içinde ilâhî dinlerde sapma ve kırılmaların yaşandığı, kutsal kitaplara yönelik tahrif girişimlerinin bulunduğu inkâr edilemez. İşte Kur’an, böyle bir ortamda geriye doğru kutsal kitapların muharref olmayan içeriklerini tasdik ve teyit etmede, sapma, kırılma türünden olanları da ayıklamada yegâne kıstas olacaktır. Daha önceki ilahî dinlere atfedilen ancak ne Allah’ın yüceliğine, ne de peygamberlerin korunmuşluklarına uygun düşen niteleme ve rivayetlerin ayıklanması, bu kıstas sayesinde kolayca mümkün olabilecek, sahih bir din anlayışından uzaklaşmanın önü kolayca alınabilecektir.
Aynı şekilde kendisinin anlaşılması, yorumlanması ve hayata geçirilmesi konusunda da gene bizzat kendisi ölçüt olacak, insanların kendi heva ve hevesleri doğrultusunda keyfî yorumlara girişmelerine imkân vermeyecektir. Bu özelliği ile Kur’an, ancak kendi bütünlüğü içinde anlaşılacak, indiriliş amacını gerçekleştirici tarzda yorumlara müsaade edecektir.
Kur’an’ın açılımı mahiyetinde olan sünnetin ve İslâm bilginlerinin ortaya koyduğu yorumların, tefsirlerin, gerçekleştirdikleri çıkarımların değerlendirilmesinde de gene şaşmaz tek ölçüt o olacaktır. Kur’an ölçütüne vurduğumuzda sapma gösteren, onunla örtüşmeyen her söz, her yorum, her hüküm her kim söylemiş ya da her kime söylettirilmiş olursa olsun kabul görmeyecektir. Böylece imanımızı, islâmımızı, ahlâkımızı, medeniyetimizi kısaca sahip olduğumuz bütün değerlerimizi gerçek anlamda Kur’an’ın kıstaslığında test etme imkânına sahip olacağız ve bu özelliği ile Kur’an bizim ortak paydamız olacak, mutlak hakikate erebilme gayret ve çabamız için şaşmaz pusulamız görevini yerine getirecektir.
Kur’an’ın kıstaslığı göz ardı edildiği içindir ki, günümüzde birçok kendisini bilmez din adına ortaya çıkmakta ve Allah (c.c) adına, insanları yanlış yollara sürüklemekte, onları çeşitli maceraların içine çekebilmektedirler. Hatta kimileri kendisine vahiy geldiğini iddia edebilmektedir. Oysa Kur’an peygamberimiz Hz. Muhammed’in son peygamber olduğunu ve bundan sonra yeni peygamberler gelmeyeceğini haykırmaktadır. Din tamamlanmıştır, dinin çerçevesi çizilmiş, esasları, ilkeleri, gayeleri bütün açıklığı ile ortaya konulmuştur. İnsanlık da belli bir olgunluk düzeyine erişmiştir. Bundan böyle dinin esaslarından hareketle, ilkeleri ışığında, hedefleri doğrultusunda insanlık kendi çabasıyla yol alabilecek aşamaya ulaşmıştır. Bu itibarla kendilerini peygamber olarak lanse eden kimselere ne ihtiyaç vardır, ne de onların sözlerinin bir gerçekliği. Eğer biz Kur’an’ı din ile ilgili her konuda kıstas olarak görebilirsek o zaman, kimi şarlatan, kimi karanlık ruhlu kimselerin esrarengiz yollara çağrıda bulunmalarına, onların insanlarımızın dini duygularını istismar etmelerine imkân kalmayacak ve dini yaşantımız onun gösterdiği sıratı müstakim yani dosdoğru yol üzere devam edecek, hem dünyada hem de öbür âlemde mutluluğa ermiş olacağız. Aksi takdirde etraftaki yanıp sönen ışıklara aldanarak anayoldan çıkıp da yolunu kaybeden ve gitmek istediği yere bir türlü varamayan kimselerin durumuna düşmüş oluruz.
Yüce Allah hepimizi böyle bir sonuçtan korusun ve dinimizi bilinçli bir şekilde, sevgili peygamberimizin izinde, her türlü güzel erdemlerle bezenmiş, kötülüklerden arınmış bir halde yaşamayı nasip etsin.
Âmin!
Dua ile!
27.05.2017
GARİBCE





[1]              bk. Mâide 5/48. Ayrıca bk. 2/41, 91, 97; 3/3, 50; 4/47.
وَأَنْزَلْنَا إِلَيْكَ الْكِتَابَ بِالْحَقِّ مُصَدِّقًا لِمَا بَيْنَ يَدَيْهِ مِنَ الْكِتَابِ وَمُهَيْمِنًا عَلَيْهِ [المائدة/48]

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...