31.01.2014
Bugün Ocak ayının
son günü ve Cuma.
Mübarek bir gün.
Hocalarımızdan
yemek esnasında bugün itibariyle Fahrettin Hocam’ın emekli olacağını ve bu
vesile ile Temel İslam Bilimleri Bölüm başkanı sıfatıyla bir toplantı düzenlemiş
olduğunu öğrendim. Doğrusu bana bir
mesaj ya da e-mail gelmemişti. Yemekhanede olmasaydım haberim bile olmayacaktı.
Buna sebep bugün
bir anlamda benim için buruk bir gündü.
Gerçi hocamız gene
aramızda olacaktı ama yine de resmen emekliye ayrılmış olması bana onu hep
arayacağımız hissini verdi.
Yılların hizmetlisi
olmak ve emekliye ayrılmak belki bir onurdu ama yine de bir gelin kızın yeni bir yuva kurmak için evden
ayrılması gibi değildi herhal. Hele bir de eve çekilme ve içeri kapanma gibi
bir durum olacaksa, düşünmesi bile ürküntü veriyor.
Doğrusu ben kendi
hesabıma böyle bir sondan endişe ediyorum. Bizim yegane çevremiz ilmî
mahfiller. Oradan bir uzak düşersek, sudan çıkmış balığa döneriz alimallah. Kadınlarımız
da bizim sohbetimize doyamazlar (!). O yüzden endişemde haklı gibiyim.
Ömrü uzun ve huzurlu
olsun Hocanın benim üzerimde hakkı büyüktü. Fakülteye intisabımda bir anlamda
elimden tutan kimse hocam olmuştu.
Haseki’de okurken
Yüksek Lisansa da başlamıştık ve o zaman 17 kişi olduğunu sandığım
arkadaşlarımızın tümünün danışmanı Atar hocamız idi. O zamanlar, henüz Enstitü’den
Fakülteye yeni dönüşüm yapmış olan okulumuzda doktorasını yapmış hoca henüz birkaç
kişiden ibaretti. Erzurum’dan idareci iken gelmiş ve burada da hep idareci
olmuş bir hoca olarak Atar hocamız, akademik unvanların ve kadroların
alınmasında pek çoğumuzun üzerinde emeği olan ve bu anlamda herkes tarafından da
hayır ile anılan bir hocamızdır.
Ama benim
üzerindeki hakkı daha farklı idi.
Haseki’yi
bitirdiğimizde benim Haseki’de kalmam istenmişti ama şart olarak da doktora
yapmamak kaydı düşülmüştü. Ben ise ille de doktora yapmak için kendimi hazırlamıştım.
Sonunda bana Hereke vaizliğini vermişlerdi hani İstanbul’a gidip gelmem kolay
olsun diye. Rahmetli Gebze müftüsü Ali Çergel’de, il dışından gelip gitmek
olmaz olmaz diye benim evimi apar topar
İstanbul’dan taşıttırmış ve lütuf olarak da beni Hereke yerine Darıca’da görevlendirmişti. Gebze istasyon
mahallesinden bir ev tutmuştum, banliyö treniyle gelip gidiyordum ve böylece
başlamış olduğum Yüksek Lisans programını sürdürüyordum.
Danışmanım Atar
hocamdı. “Ayna taalluk eden haklar” konulu bir tez almıştım. O zamanlar İslam
Hukuku alanında Eşya hukukuna dair yazılmış herhangi bir çalışma henüz yoktu.
Hocamın odasında oturuyorken bir konuda anlaşamadık ve tartışma başlattık. Ben
bir şey diyordum hoca ise hayır öyle değil diyordu. Ne olduğunu şu anda
hatırlamıyorum ama, ben o sıralar epey bir cahildim galiba ve onun verdiği
cesaretle bildiğimi düşündüğüm konuda ısrarımı sürdürdüm, hoca baktı benim
halime, az inat değilim. “Tamam! Tamam!” dedi. Daha önce hoca beni tanımıyordu.
Belli ya o tartışma, hoca üzerinde benim hakkımda olumlu bir intiba uyandırmış.
Aradan bir süre zaman geçti ve ben hocayı ziyaret için kapısını çaldım. Beni
görür görmez hemen elimden tuttu ve doğru dekan Salih Tuğ beye götürdü ve
“Hocam, açılan Arapça Okutmanlık imtihanına bu da katılsın!” dedi. Salih Hoca
da hiç ikilemeden: “Saim beye git kaydını alsın!” dedi. Gittim, Saim Bey
sonradan öğrendiğim adeti üzere çok yardımcı oldu (!) ve “Başvuru süresi
geçti!” dedi ve beni başından savmak istedi. Ben “Dekan bey gönderdi!” dedim.
Hemen yanımda dekan beyi aradı. Kendisine hep minnet duyduğum Salih Hoca beni
doğruladı ve hocanın bu direktifi ile benim kaydımı aldı. Ben de böylece açıldığından hiç haberim bile olmayan bu
imtihana girmiş oldum. İki kişi alacaklarmış, birinci sırada kazanmışım. Ve tam
on üç sene Arapça okutmanlığı yaparak hem ailemi geçindirdim ve hem de
Üniversite ortamında olmanın avantajlarını kullanarak doktoramı tamamladım
(1989). En başarılı tercüme ve telif çalışmalarımı o dönemde yaptım. Sonra 1995
yılında doçent oldum.
Doktora yaptığım
alanda kadro bulmak o günler için çok zordu daha doğrusu adamına göre
değişiyordu. İşte o zor dönemlerde ben ufkun zifiri karanlık olması sebebiyle
bunalıp Rize’ye, Azerbaycan’a falan gitmek gibi niyetlere bile kapıldım. Allah’tan
benden daha sabırlı ve ileri görüşlü eşim vardı da beni İstanbul’da tuttu.
İşte o zor
zamanlarda doçentlik kadrosunu da benim için ayarlayan gene Atar hocam olmuştu.
Bizim yüzümüze bir şey söylemiyordu ama belli ki bizi arkamızdan destekliyor ve
kolluyordu. Gerçek anlamda insanlık, büyüklük, yardımseverlik ve dostluk da
zaten böyle olmalıydı.
1997’den başlayarak
İslam Hukuku kürsüsündeki görevimize bugünlere gelinceye dek devam ettik. Bu
süre içinde hocamızın mütevazi ve sevecen gölgesini ve şefkatini hep üzerimde
hissettim ve işimle ilgili hiç kaygı çekmedim. Onun benimle ilgili her ne karar
verirse yerinde olacağına olan inancım hiçbir zaman zail olmadı. Ve de hep öyle
oldu. Diğer arkadaşlarımın da aynı kanaatte olduklarını gözlemledim.
Hocamız, hep idareciydi
ama öylesine idareten idare edenlerden değildi. Onu makamında bulamadıysak ya
bir toplantıdaydı ya da illa ki bir sebebi vardı.
Telefonu ilk
çalışında kaldırmamışsa, bu demekti ki Hoca odasında değil.
Ben masası o kadar
karışık ve fakat her şeyin yerli yerinde olduğu bir ikinci kişi herhalde
tanımadım. Benim masam da genelde karışık olur ama, hocanın masasının yanında
düzgün bile sayılır. Bir farkla ki ben aradığımı bulamam, hoca ise hep az önce
koymuş gibi bulur.
Bu masada hoca, bu
kadar işin arasında -Hacak’ın da
ifadesiyle- tek parmağı ile bilgisayarda değerli kitaplar da yazdı. İdarecilik
içinde kendisini tümden kaybedip, yitirmedi. Gerek ansiklopedi için ve gerekse
kendi müstakil çalışmaları için zaman içinde zaman da bulabildi.
Vakfımız için
hazırlanan İlmihal içine müellif olarak
beni de alması bir lütuftu.
Hocanın güzel huyu
gibi fizik siması da maşallah hiç değişmedi. 1983 yılında gördüğümüzdeki siması
ne ise Emeklilik merasimindeki resmi de öyle maşallah.
Hocanın müthiş bir
hafızası var.
Onun çalışma azmi
ve enerjisi ile bundan böyle idarecilik gailesinden boşalan vakti ile inşallah
daha verimli çalışmalar yapmasını ve kalıcı eserler vermesini diliyorum.
Hoca, bizim sahanın
kıdemlilerinden olması hasebiyle katıldığı toplantılarda yaptığı başkanlıklar,
eminim herkesin tatlı bir anı olarak hafızasında şöyle ya da böyle yer
etmiştir.
O bizi aileden
gördü, biz de onu ailenin büyüğü. Yengem bazen hocaya kızarmış, “Sen koca koca
adamlarla niye öyle konuşuyorsun?” diye. Hani senli benli. Hoca içinden geldiği
gibi konuşuyor, adıyla söylüyor, çocuklar diyor.
Özel olarak da
benim için hocayı uyarmış. Benim duygusal olduğumu biliyor olmalı ki
takılmalarının beni üzebileceğini düşünmüş. Kendisine saygılarımı sunuyorum.
Zaman zaman özellikle
de bazı düşüncelerime sebep hocanın bana takılmaları oldu. Bunlardan hep haz
almışımdır. Zira bu takılmaların bana verdiği değerin bir sonucu olduğunu
hissetmişimdir.
Yıllar yılları
kovalamış. Ve bugün işte YÖK’ün
belirlediği bir sınıra gelmişiz. Bizde bir söz vardır:
Cahilin kocası
kocadıkça hiç olur,
Âlimin kocası
kocadıkça koç olur.
İmdi, hele de hocam
gibi gençler için altmış yedi yaşının bir mecburiyet olarak erken olduğunu
düşünüyorum. Hani bizim gibi saçı sakalı ağarmışlar için neyse de.
Değerli hocama,
yengem hanımefendi başta olmak üzere çocukları ve torunları ile mutluluklar
diliyorum.
Hakkınızı helal
edin, değerli hocam.
Ellerinizden
öperim.
Dualarınızı
beklerim.
31.01.2014
GARİBCE
Mustafa Çil Fahrettin hocama hayırlı uzun ömürler dilerim. Çok ders aldık ondan. Çok güldürdü bizi. Ve ben ondan yaptığım nakillerle çok insanı güldürmüştüm. Fahrettin hoca ilk defa üzdü beni. Niye bilmiyorum ama az önce karşıma çıkan bu haber beni çok etkiledi. Bu yazdıklarımı görse sanırım şöyle derdi Fahrettin hoca: Şimdi tabi üzülmek var üzülmemek var. Sen üzüldün. Peki niye üzüldün. Çünkü sen bir insansın. İnsan insandır, kedi değildir. insan üzülür ama kedi üzülmez. Niçin? Çünkü kedi insan değildir. Peki sen şimdi söyle bakalım niye üzüldün? Fahrettin hocam, tekrar hayırlı uzun ömürler dilerim. Şaka değil gerçekten üzüldüm. Ayrıca Mehmet Erdoğan hocamı da fotoğrafta görülen tutumu sebebiyle tebrik ediyorum.
YanıtlaSilBu satirlarin yazari ve mevzusu olan hocalarimiz da dahil olmak uzere, onumuzde ne guzel ornekler var yarabbi! Allah emek veren butun hocalarimizdan razi olsun. Bize de boyle yillar sonra hayirla yad edilenlerden, ilmî ve insanî anlamda ornek olanlardan olmayi nasip etsin..Hacer Kontbay
YanıtlaSilHatice Kübra Kahya: Hocam yazınız ne kadar içten ve samimi...çok duygulandim, insallah bizler de sizler gibi olabiliriz...dua edin bizim için hocam...
YanıtlaSil1 Şubat, 18:18 ·
Mehmet Erdoğan Hatice can, sevdiğim -ki sevgi elde olmayan bir şeydir- insanlar hakkında yazmak bana çok kolay geliyor. Sanki kendiliğinden diziliyor gibi oluyor.
1 Şubat, 23:51 ·
Nazif Toybiyik güzel anılmak ve kubbede hoş bir sada bırakmak...ne güzel
2 Şubat, 01:25 · Beğen · 1
Fatma Günaydın: Hocamız ne zekice espriler yapardı hayranlık duyardım. Allah uzun ömürler versin
YanıtlaSilخديجة الكبرى Allah sizden ve sizi yetiştirenlerden razı olsun hocam
Mustafa Özer: Eli öpülesi olmak ve olmamak bütün mesele bu... Ayrıca el öpen de eli öpülesi ise bu ne güzeldir...
Yusuf Uzuner: Allah razı olsun bir zamanlar bizlere de ders vermişti.
Adil Şen: Hocamıza hayırlı uzun ömürler diliyorum. 1981 yılı Erzurum'dan beri tanıdığım Hocamızı bundan sonra da gönüllü çalışmalar içinde görmek istiyoruz..
Hüseyin Kader Rabbim hayırlara erdirsin
Vaiz İsmail İlmin yanında zekâsını da sunan kıymetli Hocamıza sağlık ve afiyet dileriz.
Mahmut Talaş: Emeklilik hayatında değerli hocamıza sağlık ve mutluluk dilerim. Hizmetlerinden Rabbim razı olsun.
Şahin Özyürek: Hocamıza mutlu ve huzurlu bir emeklilik hayatı dileriz. Fıkıh usulü okutmuştu bize Allah ondan razı olsun.
Ertan Öztürk: Hayırlı olsun.
Seher Yılmaz Vural: Bu haber bizi hocamızdan artık faydalanamayacak mıyız sorusunu gündemimize getirdiği için üzüyor ama yine de hocamıza hayırlı olsun.
Kader Tokar: Değerli hocam Fahrettin Atar'ın emeği ve verdiği moral değer yadsınamaz. Allah yolunu açık etsin. Bardakoğlu’na, Atara, Kafi Dönmez’e, İbrahim Tüfekçi’ye ve M. Erdoğan’a bu vesile ile selam olsun. Yolları açık olsun. Mustafa Çil arkadaşımız o kadar güzel izah etmiş ki daha ne yazmalı bilmiyorum. Muhabbetle değerli hocalarım.
Emine Arslan: Hocamın ismi geçince benim yüzüme hemen bir gülümseme yayılır, ekstra duyguya ihtiyaç hissetmem (:
Mustafa Şimşek Onun dersleri zevk ve lezzet aldığımız derslerdi...
Kerim Öztürk: Allah ömrünü bereketli eylesin hocamızın fakültemizde ve üzerimizde emekleri var.
Abdulhakim Alşerhabi : Allah size iyilik versin.
Mehmet Gayretli : Benim hem lisans hem yüksek lisans hem de doktora hocam, doktora tez danışmanım. Kendisinden çok istifade ettim. Allah ondan ve diğer hocalarımdan razı olsun. Allah bizleri hocalarımıza layık eylesin.
Yahya Demirörs: Fahrettin hocamıza sağlık ve afiyetler dileriz hayırlı olsun umarım güzel telifatlar için vesile olur bu emeklilik...
Nevin Meriç: Hayırlı olsun hocam. Hayırlı emekliler ...
Selami Aydin :Fahrettin atar hocama saygılarımla
Hatice Kübra Kahya: Canım hocalarım benim... Allah sizlerden razı olsun...
Mehmet Kocatürk: Allah’ım sağlıklı ömürler versin. Bizim dersimize gelmişti.
Esra Aydoğan Albayrak: Hocama hayırlı bir emeklilik hayati diliyorum. Bizim de fıkıh metinleri dersimize gelmişti dersi eğlenceliydi bol bol gülerdik. Allah kendisinden razı olsun
Edip Yılmaz: mütevazi bir mürit gibisinizi hocam
Mehmet Yavaş: Emeklilik hayatında da verimli olacağına inanıyorum... Bizlerde çok emekleriniz var sizlerin... Hakkınızı helal edin... Hocamın ellerinden öperim... Benim dersime de gelmişti...Hocam haberiniz için teşekkürler...
Aynur Kaplan Demir Saygı duyduğum ve sevdiğim hocalarımdan biridir.
İlyas Karslı: Fahrettin Bey Hocama bundan sonraki hayatında da mutluluklar dilerim.
Murat Altiparmak : Hayırlı uğurlu olsun. Hizmetleri için teşekkürler. Allah hayırlı uzun ömürler ve bundan sonrası için de feyizli, bereketli çalışmalar nasip eylesin inşallah. Amin. Selam ve sevgiler.
Cenk Eren: El öpeniniz çok olsun inşallah.
Ali Özel : El öpmekle dudak aşınmaz
Serdar Bakırcı: El öpmek dinen caizdir
Mehmet Erdoğan: Öpülecek ele bağlı tabi.
Hamit Yalçın: Allah verdiği emeklerin karşılığını ahirette karşısına çıkarsın hayırlı bir emeklilikle sağlık versin inşallah bu arada dün akşam Mahmut Çamdibi hocanın da emekli olduğunu öğrenmiştim kendisine hayırlı ve sağlıklı bir emeklilik diliyorum.
Hüseyin Erdoğan: Hoca olmak, talebelerinin mürüvvetini görmek ne büyük bir bahtiyarlık... Allah sana da göstersin Garibce...
Hlm Kahraman: Fahrettin atar hocamızın ve siz değerli hocalarımızın ellerinden hürmetle öpüyorum. Değerli hocamızın da rahle-i tedrisinde bulunmuş olmaktan onur duyuyorum. hocama bundan sonraki hayatında da sağlıklı bir ömür diliyorum.
Ahmet İnanır: Allah sağlıklı uzun ömür versin hocaların hocası... Ne zaman odasına gitsem hep çalışır odaya girene yazılarını okurdu.