Faruk
hoca anlatıyor: Zaman gazetesinde Fıkıh Köşesi’ni yazmaya başladığım sıralar
diyor, bir hayli çalışıyordum. Yazılar da epey bir ses getiriyordu. Birinde
sırf benimle tanışmak için ta Kayseri’den Ahmet Coşkun hoca gelmiş ve beni
görünce; “O yazıları yazan Faruk Beşer sen misin!?” dedi diyor. Belli ki beni
görünce hoca epey bir hayal kırıklığına uğramıştı diye de ekliyor. Hani daha
tıfıl sayılabilecek genç bir yaşta karşısında beni görünce hoca nasıl birini
bekliyordu ise inkisarı hayale uğradı diyor.
Doğrusu
bu ve benzeri hatıra çoktur.
Tesmu’l-Muaydî
hayrun min en terâhu.
“Muaydî’nin
ününü işitiyor olman, kendisini
görmenden daha iyidir” demiş Araplar.
Bizzat
benim de benzer duygularım olmuştu, Bekir Topaloğlu ile ilk karşılaşmamda.
Azeri
öğrencimiz Eldar, ben kendi öykümü anlatınca
o da bana: “Hocam, benim için de aynı şekilde siz öyle oldunuz.”
demişti.
Şimdi
yazı esnasında Çanakkale İlahiyat’tan bir kız öğrenci geldi, İsmimi görünce “Aaa!
dedi, “Mehmet Erdoğan siz misiniz!”
“He!”
dedim. “Hayal kırıklığına mı uğradın!”.
“Yok!”
dedi “ama ben sizi daha genç hayal etmiştim”.
Takıldım
ve “Yani yaşlı mı demek istedin” dedim. “Bak bunun yerine ‘Sizi daha olgun
buldum’ da diyebilirsin ve o zaman aynı anlama gelse de bu söz daha çok hoşuma
gider! dedim.
Yemekte
de gene benzer laf açıldı. Bir Hocamız (A.Y.) “Hocam dedi benim için de hep
aynı şey oluyor. Beni görenler, ‘Hocam, yazdıklarınızdan sizi daha ciddi sanıyorduk…
Ama gördük ki pek öyle değilmişsiniz’ diyorlar” dedi.
Söz,
peygamberimizin bir ışık huzmesi halinde temsiline geldi. Ben, aslında peygamberimizin
de bir insan olarak resmedilebileceğini ancak bunun pek çoğu için hayal kırıklığına
müncer olabileceğini söyledim. Çünkü her insan peygamberini kendince yüce
bildiği eşkal üzere tahayyül eder ve zihninde öyle canlandırır. Somut tarihi
bir şahsiyet değil de herkesin kendi hayal dünyasında tahayyül etmiş olduğu soyut
bir peygamber imgesi insanlara daha yakın ve munis gelir. İslam Ümmeti de
sanırım bunun farkında olmasının bir sonucu onu bir şekilde resmetmeye
yanaşmamış, resmetmeye çalışanlara da prim vermemiştir.
Ancak
bu anlayış, bir insan olarak Hz. Peygamberimizi hâşâ Allah gibi algılama gibi
bir sonuca da götürmemeli.
Dua
ile!
14.02.2014
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder