13 Kasım 2015 Cuma

İlimde ve hünerde derinlik ve sığlık




Nahiv âlimi el-Ferrâ: "Kim bir ilimde derinleşir ve maharet sahibi olursa, diğer bütün ilimler ona kolaylaşır (ve o ilimlerle ilgili de söz söyleyebilir.)" der. Bunun üzerine mecliste hazır bulunan ve Ferrâ'nın teyzesinin oğlu olan Hanefî imamlarından kadı Muhammed b. el- Hasan kendisine: "Sen ilminde maharet sahibisin. Peki, sana şimdi sahanla ilgisi olmayan bir soru soracağım: Namazında yanılan ve sehiv secdesi yapan, fakat sehiv secdesinde de yanılan kimse hakkında ne dersin?" demiş. Ferrâ: "Bir şey lâzım gelmez." diye cevap vermiş. İmam Muhammed'in "nasıl" sorusuna da:
"Bizde (dilde) (kedicik, kuşcağız gibi) ism-i tasgiri yapılan bir kelime ikinci defa tasgir yapılamaz. Sehiv secdesinde yanılan kimsenin durumu da aynı olmalıdır. Çünkü o, ism-i tasgirin ikinci bir defa tasgiri gibi bir şeydir; yanılma için yapılan secde bir nevi namazın telâfisi içindir. Tasgirin tekrar tasgiri yapılamayacağı gibi, telâfinin de telâfisi yapılamaz…" demiş. Bunun üzerine İmam Muhammed: "anaların senin gibi birini doğurmuş olacağını sanmıyorum." diye onu tasdik etmiş. (el-Muvafakat, I, 74)
Her şeyi bilmek yerine bir şeyi adamakıllı bilmek lazım. İşte o zaman gerçek anlamda başarılı olabiliriz.
Her şeyden anlamak aslında bir şey bilmemekle eş anlamlıdır.
Biri derinliği diğeri sığlığı ifade eder. Her yeri tutan ve bir .oka yaramayan sığlık yerine yatağında derinden derine akan ve etrafına hayat bahşeden su olmak. Matlup olan bu olmalı.
Sizce de öyle değil mi?
Dua ile!

13.12.2015
GARİBCE

Not: Bu yazının Garibce’nin Abdurrahman Usta başlıklı yazısı ile okunması tavsiye olunur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...