8 Haziran 2017 Perşembe

BEDENÎ İBADETLERİMİZ: NAMAZ


Kurtuluşa eren müttekilerin imandan sonra hemen peşinde zikredilen ikinci özellikleri, bedenî ibadetler içerisinde simgesel özellik taşıyan ve aynı zamanda gayba imanın emaresi[1] durumunda olan namazdır.
Bu yazımızda de namaz üzerinde durmak istiyoruz.
“ve namazı ikâme ederler…” Türkçe’de namaz olarak ifade edilen “salât” kelimesi sözlükte asıl itibariyle “dua”[2] anlamındadır. Peygambere salât etmek “rahmet” demektir. Ayrıca bu kelime Kur’an’da “ibâdet”[3], “nâfile”[4], “kırâat”[5] “mabed=kilise”[6] gibi anlamlarda da kullanılmıştır[7]. Ancak burada söz konusu olan salât —başındaki harf-i tarif “ahd” için olması sebebiyle— bilinen salâttır[8] ve bununla Allah’a yaklaşma amacıyla belirli vakitlerde, belirli şartlarla, belirli şekillerde ifa edilen ibadetler kastedilmektedir. Böylece gayba iman ile inanç konusunun ortaya konulmasının hemen ardından “salât = namaz” ile de ibadet esası vazedilmiş olmaktadır. Bu söylem, büyük Türk İslâm âlimi Matürîdî’nin dediği gibi[9] amelin imandan ayrı olduğunun da bir delili olur.
Müttekîlerin bu ikinci özelliğinin kısaca “yusallûn = namaz kılarlar” şeklinde ifade edilmek yerine “ve namazı ikâme ederler…” şeklinde belirtilmesi namazı sadece kılmanın ötesinde başka anlamlar katmak içindir: Selef bunu tadil-i erkâna riayet ederek, vakitlerine, şartlarına özen göstererek… güzelce kılmak şeklinde açıklamışlardır[10]. Ayrıca sadece kendisinin kılmasıyla kalmayıp, eli altındakilere de kıldırmak gibi anlamlar da verilmiştir[11].
“İkâme” dikmek, doğrultmak demektir. Bu ifade “Namaz dinin direğidir…”[12] şeklindeki namazın İslâm binası içindeki önemini belirten hadisi hatırlatmaktadır. İman temeli üzerine kurulan İslâm binasının inşası ve ayakta tutulması, direği olan namazın kılınmasına bağlıdır. Merhum Elmalılı’nın ifadesiyle yapılan bu istiare-i mekniyede İslâm şahikasının mimarı Allah, başkalfası Peygamber, amelesi de ümmettir. Bu binanın temeli kalplerin derinliklerinde atılacak ve ağızlardan taşacak, direği kişisel namazlarla hazırlanacak, düzlenecek, cemaat ile de görünür hale getirilecek, sonra üzerine diğer unsurlar inşa edilecektir[13]. Ayrıca kurulan bu İslâm yapısı canlı bir bünye gibi olduğu için de sürekli yenilenmesi gerekecek, içerisinde de huzur devşirilecektir. Çünkü namaz müdavimlerini “her türlü çirkinliklerden, aklın ve dinin kötü gördüğü şeylerden alıkoyacaktır”[14]. Ancak o, “huşûa erilmedikçe gerçekten çok büyük/ağır bir şeydir”[15], ikamesi o kadar da kolay değildir. Namaz, özden mahrum sadece belirli şekillerden ibaret değildir. Mü’minin miracı olarak namaz, Allah Teâlâ’nın huzuruna yücelmektir, O’nu anmaktır, O’nunla olmaktır. “Allahu Ekber!” parolasıyla metafizik âleme girip, Allah’ın kullarına O’ndan selâm getirerek noktalamaktır. Bu itibarla namazsız bir İslâm, İslâmsız bir iman, her ikisi olmadan da din tasavvuru mümkün değildir. Bunlar bir kâğıdın önü arkası yahut elbisenin astarı yüzü ya da bir şeyin içi dışı (zahrı batnı[16]) gibi aralarında farklılık olsa da birbirinden ayrı gayrı şeyler değildir. Yakîne yani mutlak huzur ve güvene ermenin yolu, ibadetlerdir[17]. Özün oluşması bazen kat kat kabuğu gerekli kılmakta, ruh beden ile kâim olmaktadır. Bu itibarla namaz gibi bu kadar önemli bir ibadeti, kelime anlamına hamlederek onu mücerred dua gibi anlamak yahut onu sıradan bir amel gibi görmek ya da gereği gibi özen göstermemek, üzerimizdeki bir ağırlıktan kurtulmak olarak değerlendirmek ve bunun sonucu içini doldurmadan yatıp kalkmak, duymadan, hissetmeden belirli ifadeleri tekrarlamak tabiî ki o görkemli İslâm sarayının oluşmasını engelleyecektir.
Bu anlattığımız üzere namaz olduğu zaman da her şey bitmiyor, ama en önemli adım atılmış oluyor. Bu olmadan diğerlerinin olması mümkün değildir. Ancak bunun varlığı diğerlerini gereksiz kılmıyor. Bir bütün olarak İslâm binasını hayatımızın her anında, her yerde yapıp ettiklerimizle, ortaya koyacağımız davranışlarımızla tuğla tuğla inşa etmemiz gerekiyor.
Yüce Allah’tan bizi bilinç halinin en üst noktası olan takva haline ulaştırmasını ve namazımızı, niyazımızı, diğer ibadetlerimizi hep o bilinç düzeyinde yapabilmemizi nasip etmesini diliyor, dualarımızla herkesi kucaklıyoruz.
08.06.2017
GARİBCE




[1]              Menâr, I, 128.
[2]              Râgıb, 285; Taberî, I, 242; İbn Kesîr, I, 66.
[3]              bk. Enfâl 8/35.
[4]              Tâhâ 20/132.
[5]              İsrâ 17/110.
[6]              Hacc 22/40.
[7]              bk. Râgıb, 285; Râzî, II, 27; Kurtubî, I, 169.
[8]              Elmalılı, I, 190.
[9]              Tevîlât, I, 38; Medârik, I, 46.
[10]             bk. İbn Kesîr, 65; Kurtubî, I, 164.
[11]             Elmalılı, I, 186.
[12] جامع الأحاديث - (ج 14 / ص 69): الصلاة عماد الدين والجهاد سنام العمل والزكاة تثبت ذلك
[13]             Elmalılı, I, 187.
[14]             Ankebût 29/45. اتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَأَقِمِ الصَّلَاةَ إِنَّ الصَّلَاةَ تَنْهَى عَنِ الْفَحْشَاءِ وَالْمُنْكَرِ وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ وَاللَّهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ
[15]             Bakara 2/45. وَاسْتَعِينُوا بِالصَّبْرِ وَالصَّلَاةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلَّا عَلَى الْخَاشِعِينَ
[16]             Elmalılı, I, 185.
[17]             Hıcr 15/99. وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...