Şehitler çeşmesinin tasarımı, görünümü, alnındaki
yazının güzelliği, istifinin albenisi
vb. gibi hususlara hiçbir diyeceğim yok. Zaten fazla anlamam da. Takdir ve tebrik ederim.
Lakin bu güzel istifi ilk kez billboardda gördüğümde önünde
durmuş ve çözmeye çalışmıştım. Nitekim çok geçmeden de çözmüştüm. Sonra kendi
kendime “Bu olmamış, şehitler çeşmesine hiç uymamış!” dedim ve acaba bu aklı
kim verdi diye de hayıflandım.
İstif bir hadisin parçası: “Va’lemû enne’l-cennete tahte
zılâli’s-süyûf = Ve bilin ki cennet, kılıçların gölgesi altındadır!”
Hadisin tamamı şöyle: “Ey insanlar! Düşmanla karşılaşmayı
temenni etmeyin! Allah’tan afiyet isteyin. Ama buna rağmen onlarla
karşılaşırsanız o takdirde sabır ve
metanet gösterin. Ve bilin ki cennet, kılıçların gölgesi altındadır!” Sonra
şöyle dedi: “Ey Kitab’ı indiren, bulutları yürüten, hizipleri mağlup eden
Rabbim! Onları perişan et ve onlara karşı bize yardım et!”[1]
(Buharî)
Ben bu yazıyı –Şeyhu’l-hattâtîn elinden çıkma üstün bir
sanat eseri olmasına rağmen- içerik olarak muktezayı hale uygun ve hikmetli
bulmadım.
Söz konusu lanetli kalkışmaya karşı kıyama duran bu millet mücadelelerinde
hiçbir silaha başvurmadılar. Ellerinde sadece bayrak vardı. Dillerinde de
tekbir. Onları devleştiren kendilerinin tevdi ettikleri yetki ile iktidarda
bulunan meşru cumhurbaşkanı ve hükumetin bir darbe ile alaşağı edilmesini kabul
etmeyerek maşeri bir şuurla meşru iktidara sahip çıkmasıydı. Benimsedikleri ve
özümsedikleri değerler uğruna, onları çiğnemeye kalkışanların silahlarına
vücutlarını siper etmeleri idi. Ölmeye –şehit olmak için dahi olsa-
gitmemişlerdi. Ama bu yolda ölmek kaderde varsa, ölümü de göze almışlardı.
15 Temmuzu anma için toplanan milyonlar da aynı şekilde
duruşlarında ve haykırışlarında asla silahı, savaşı çağrıştırıcı bir tavır
göstermediler.
Millet en büyük gücünü topyekûn kıyamından aldı.
Bizi yeniden güçlü kılacak en büyük ortak payda birlik ve
beraberlik ruhunun yeniden inşasıdır.
Kılıç/ silah özenilecek ve özendirilecek bir şey değildir.
Şehit olmak da öyle. Yani insan durup dururken ben şehit olmak istiyorum
diyerek ölümün üzerine gidemez. Ancak insan olmak demek aynı zaman da bir takım
aşkın değerlere sahip olmak da demektir. İşte o değerleri korumak için
gerekirse canını daha ortaya koyar ve bu gayreti sonucu öldürülürse şehit olur.
Yani şehit olmak amaç değil, asıl amaç olan değerlerin yaşatılması için
gerektiğinde ödenmesi gereken bir bedeldir. Bir Hilal uğruna nice güneşlerin
batışını göze almadır.
Eğer bu şekilde öldürülme i‘lâ-yı kelimetullah için
yapılmışsa Allah onu diğer insanlara nisbetle ufka koyuyor ve ödüllendiriyor.
Onlara cennetlerini açıyor ve “bir tür
hayatla onları rızıklandırıyor”. Onlara ölüler denilmemesini istiyor ve aksine
biz fark edemesek bile onların diri olduklarını ifade buyuruyor.
Benim Garibce anlayışım bu. Hakikat budur da demiyorum.
Dolayısıyla “Şehitler Çeşmesi” için bağlamından da
koparılarak yazılan ve savaşmayı bir ideal gibi gösteren bu levhanın hikmetlice
olduğunu maalesef düşünemiyorum.
Ben olsam ne yazardım?
Her halde aklıma ilk gelen şu ayet olurdu:
وَلَا تَحْسَبَنَّ الَّذ۪ينَ قُتِلُوا
ف۪ي سَب۪يلِ اللّٰهِ اَمْوَاتاًۜ بَلْ اَحْيَٓاءٌ عِنْدَ رَبِّهِمْ يُرْزَقُونَۙ
﴿١٦٩﴾ فَرِح۪ينَ بِمَٓا اٰتٰيهُمُ اللّٰهُ
مِنْ فَضْلِه۪ۙ وَيَسْتَبْشِرُونَ بِالَّذ۪ينَ لَمْ يَلْحَقُوا بِهِمْ مِنْ خَلْفِهِمْۙ
اَلَّا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَۢ ﴿١٧٠﴾ يَسْتَبْشِرُونَ بِنِعْمَةٍ مِنَ اللّٰهِ
وَفَضْلٍۙ وَاَنَّ اللّٰهَ لَا يُض۪يعُ اَجْرَ الْمُؤْمِن۪ينَۚ ﴿١٧١﴾
Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma. Bilakis
onlar diridirler, Rableri katında Allah'ın, lütfundan kendilerine verdiği
nimetlerin sevincini yaşayarak rızıklandırılmaktadırlar. Arkalarından
kendilerine ulaşamayan (henüz şehit olmamış) kimselere de hiçbir korku
olmayacağına ve onların üzülmeyeceklerine sevinirler. (169-170) (Şehitler)
Allah'ın nimetine, keremine ve Allah'ın, mü'minlerin ecrini zayi etmeyeceğine
sevinirler. (171)
Öylesine aklımıza
esti işte!
Dua ile!
18.07.2017
GARİBCE
Mimar Serkan AKIN’ın
Twitter hesabından farklı tarihlerde güzel fotoğraflarla birlikte verdiği kısa
kısa bilgiler:
@Mimarserkanakin
Tasarımı ve imalatı bana ait olan 15 Temmuz Şehitleri Anıt
Çeşmesi tek parça mermerden yapıldı. Bitmiş hâli 35 ton. Temeli kargir yapıldı.
Sağlam zeminden temel kotuna gelmek için 55 m3 horasan
harçlı blokaj yaptık. 72 adet marmara mermeri 420 kg lik bloklarla temeli ördük
7 tonluk tek parça mermer bloğu ana kütleye altlık olsun
diye oyup kaide olarak kullandık. Çeşmenin temiz ve pis su hattı için kanal
bıraktık.
Şehitlerimizin dökülen kanlarını,
Gökten gelen rahmet damlalarını,
O geceki dehşeti anlatan ateşi ve mihrabı,+++
Şehitlerimizin cennete giriş kapısını, Şehitlerimizi vuran
kurşunları
İfade eden tüm sembolleri bir arada anıtlaştıran bir form
tasarlandı.
105 tonluk tek parça mermer şekil mastar ve terazi kontrolü
yapıldı. Çelik tel ile kaba yonu şekil verildi
Anıt doğal malzemesi, geometrik formunun dinamik yapısı,
formun yere oturuş biçimiyle sabit hali, temelinin horasan harcı ve kârgir +++
detaylarla yapılmış olmasından dolayı, zorla yıkılmazsa; malzeme,
tasarım, form ve imalat detaylarıyla zamanla, olaylarla, ++
doğa şartlarıyla birlikte binlerce yıl yaşayacaktır
Va'lemu ennel cennete tahtel zilalüssüyuf. Biliniz ki cennet
kılıçların gölgesi altındadır. Hadis-i Şerif. Varağı da bitti elhamdülillah.
Mihrabın bir tarafında hadis diğer tarafında ayet yazıyor.
Celi sülüs istif. Hattat Hasan Çelebi yazdı.
[1] صحيح البخاري (4/ 51) 2966 - ثُمَّ قَامَ فِي
النَّاسِ خَطِيبًا قَالَ: «أَيُّهَا النَّاسُ، لاَ تَتَمَنَّوْا لِقَاءَ
العَدُوِّ، وَسَلُوا اللَّهَ العَافِيَةَ، فَإِذَا لَقِيتُمُوهُمْ فَاصْبِرُوا،
وَاعْلَمُوا أَنَّ الجَنَّةَ تَحْتَ ظِلاَلِ السُّيُوفِ»، ثُمَّ قَالَ:
«اللَّهُمَّ مُنْزِلَ الكِتَابِ، وَمُجْرِيَ السَّحَابِ، وَهَازِمَ الأَحْزَابِ،
اهْزِمْهُمْ وَانْصُرْنَا عَلَيْهِمْ»
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder