-Hatun bizim Dursungilin bu akşam nikahı var!
-Hayırlı olsun.
-İyi de gitmeyecek miyiz!
-O bizimkine geldi mi ki?
-Belki bir mazeretleri vardı.
-Gelemediyse telefonla olsun bir “hayırlı olsun” da mı diyemezdi? Ne
olacak büyüdüler!
-Haklısın Hatun da bak Allah adaleti emrediyor. Kısas adalettir; vurana
vurursun, öldüreni öldürürsün, gelmeyene gitmezsin hani. Ama Allah hemen
ardından ihsanı da emrediyor. Kısasa tamam ama affedersiniz bu daha büyük bir erdemdir
diyor. Affetmek, gelmeyene gitmek, vermeyene vermek, küsene küsmemek, selamı
kesene selam göndermek, kötülük yapanı affetmek hatta ona iyilik bile yapmak…
bunlar adaletin ötesinde bir erdem olarak ihsan oluyor ve insanı kamil olmak
bunu gerektiriyor.
Sohbet böyle uzuyor.
Nikahın vakti saati geliyor. Cevizin kabuğunu doldurmayacak türden
bahaneler benim de yolumu kesiyor ve akşam olup gün kararıyor. Sabah namazının
ardından içimin sesini dinleyince orada bir mahcubiyet sezinliyorum.
Neden gitmedim ki diyorum.
Gitseydim mahcubiyet belki onun olacaktı.
Ama şimdi bak ben mahcubum.
Hayır dualarımızla mübarek olsun!
12.10.2013
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder