Nuri
Baba “Ehl-i takva görmedim ama ehl-i takke çok gördüm” diyor.
Kendine
has üslubuyla anlatıyor: “İslam’ı merkep yaptınız üzerine bindiniz, dehlediniz tiki
tak tiki tak hedefinize vardınız. Bir de öyle bıraksaydınız ya. Üstelik onu bir
de uçuruma yuvarladınız. İslam kiminize elbise oldu, kiminize takke oldu… Her
biriniz bir ucundan tuttunuz, işinize geldiği gibi onu sündürdünüz.”
Vaktiyle
öğrenciler okul binasının önünde top oynuyorlar. Hoca diyor ki “Burası uygun
değil, bak okulun camlarını kırarsınız!”. Aldırmıyorlar ve koca cam şangır
şungur iniyor. “Bu yaptığız İslam’a sığar mı?” diyor hoca.
“Hoca!”
diyorlar “Bu işe İslam’ı karıştırma!”
“İşinize
gelince İslam’ı merkep yapıyor üstüne biniyorsunuz, işinize gelmeyince ‘Hoca
İslam’ı bu işe karıştırma!’ diyorsunuz”, diyor.
“Kimin
eşeğine biniyorsanız onun türküsünü çağırırsınız” deyişiyle gidişata göndermelerde
bulunuyor.
"Neler geldi
neler geçti felekten. Un elerken deve geçti elekten"
deyişiyle güngörmüşlüğüne gönderme yapıyor ve gördüğü bunca olumsuzluklara hayıflanıyor.
Şeytan
olsa bu kadarı onun aklına gelmez diyor.
Sonra
Şemsi Belli’ye atıfta bulunuyor:
O
şu mealde bir şey demiş.
Ben
bir şeytanım, elimden ancak bu kadar gelir. Bundan daha iyisini Ademoğlu bilir!
Ve
mine’l-cinneti ve’n-nâs!
Sığınırız
insandan ve cinden olan şeytanın şerrinden…
Dua
ile!
27.01.2014
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder