27 Ocak 2014 Pazartesi

Ehl-i takva mı ehl-i takke mi?


Nuri Baba “Ehl-i takva görmedim ama ehl-i takke çok gördüm” diyor.
Kendine has üslubuyla anlatıyor: “İslam’ı merkep yaptınız üzerine bindiniz, dehlediniz tiki tak tiki tak hedefinize vardınız. Bir de öyle bıraksaydınız ya. Üstelik onu bir de uçuruma yuvarladınız. İslam kiminize elbise oldu, kiminize takke oldu… Her biriniz bir ucundan tuttunuz, işinize geldiği gibi onu sündürdünüz.”
Vaktiyle öğrenciler okul binasının önünde top oynuyorlar. Hoca diyor ki “Burası uygun değil, bak okulun camlarını kırarsınız!”. Aldırmıyorlar ve koca cam şangır şungur iniyor. “Bu yaptığız İslam’a sığar mı?” diyor hoca.
“Hoca!” diyorlar “Bu işe İslam’ı karıştırma!”
“İşinize gelince İslam’ı merkep yapıyor üstüne biniyorsunuz, işinize gelmeyince ‘Hoca İslam’ı bu işe karıştırma!’ diyorsunuz”, diyor.
“Kimin eşeğine biniyorsanız onun türküsünü çağırırsınız” deyişiyle gidişata göndermelerde bulunuyor.
"Neler geldi neler geçti felekten. Un elerken deve geçti elekten" deyişiyle güngörmüşlüğüne gönderme yapıyor ve gördüğü bunca olumsuzluklara hayıflanıyor.
Şeytan olsa bu kadarı onun aklına gelmez diyor.
Sonra Şemsi Belli’ye atıfta bulunuyor:
O şu mealde bir şey demiş.
Ben bir şeytanım, elimden ancak bu kadar gelir. Bundan daha iyisini Ademoğlu bilir!
Ve mine’l-cinneti ve’n-nâs!
Sığınırız insandan ve cinden olan şeytanın şerrinden…
Dua ile!
27.01.2014

GARİBCE

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...