Eski müdürlerimizden Nuri Baba’nın çayı çok güzel. Ama sohbeti çok daha
lezzetli. Bizim Anadolu ağzıyla anlatıyor. Bugün hocalıktan söz ediyorlardı.
Hocalık hem liyakat hem emanet olmalıydı.
Falan kişi YÖK üyesi olmuş dediler. Vah vah dedi ve ona da onu oraya
getirenlere de rahmet okudu.
Eski hocalardan örnekler anlatıyordu.
Kendisine Cemal Cebeci anlatmış. Nevzat Ayasbeyoğlu -ki kendisi İbn Rüşd'ün Felsefesi diye bir kitap yazmış ve gene ondan tercümeleri varmış- ile ilgili imiş. Bu değerli zata adamın biri gelmiş, notu zayıf olan ve bu yüzden okuldan atılması gereken ya da öylesi zor bir durumdan söz ederek geçim sıkıntısı çektiklerinden vb. bahisle oğlunun notunun düzeltilmesini istemiş.
Kendisine Cemal Cebeci anlatmış. Nevzat Ayasbeyoğlu -ki kendisi İbn Rüşd'ün Felsefesi diye bir kitap yazmış ve gene ondan tercümeleri varmış- ile ilgili imiş. Bu değerli zata adamın biri gelmiş, notu zayıf olan ve bu yüzden okuldan atılması gereken ya da öylesi zor bir durumdan söz ederek geçim sıkıntısı çektiklerinden vb. bahisle oğlunun notunun düzeltilmesini istemiş.
Hoca demiş ki: “Evladım not benim değil, bu konuda benim elimden bir şey gelmez. Lakin bak şu babamdan kalan
köstekli saat var ya epey bir değerlidir. Bunu sana vereyim, sen onu sat ve durumuna
bir katkısı olsun. Benim yapabileceğim ancak budur!” demiş.
Yani o ki öğrencinin notunu namus bilirlermiş.
Ord. Prof. Dr. Ebu’l-Ûlâ Mardin’den
bir örnek anlattı.
Hoca imtihan yapıyormuş. Öğrencinin biri hocanın taklidini yaparak cevap
veriyormuş. Hoca sekreteri çağırtıp bu durumun zapta geçilmesini istemiş.
Sonunda notlar ilan edilince o öğrenci bakmış tam not almış. Hemen
hocanın yanına gidip “Hocam! Ben bu dersten kalacağımı sanıyordum, tam not
vermişsiniz!” demiş.
Hoca: “Evladım ben seni bilgiden imtihan ettim, eğer edepten etseydim
dediğin doğruydu.” demiş.
Yani o ki kendisine bir tür hakaret eden bir öğrenciye bile neyi hak
etmişse verebilme hocalığın şanından olmalı imiş.
Dua ile!
23.01.2014
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder