Bu yazı bağlamı dikkate almanın lüzumunu ortaya koyan
bir örnek içerir.
Her inen nassın belli bir bağlam içinde/ olguya dair inmiş
olduğunu Kur'ân’ın evrenselliğine bir nakisa görenler, zahiri bir söylemle
bütün meseleleri halledebileceklerini düşünebilirler. Oysa biz Kur'ân’ın ve
daha genel olarak İslâm mesajının evrenselliğini somut kurallardan, o
kuralları koyan nasların lafızlarından hareketle temellendiremeyiz, âlemşümullük
iddiamızı bu şekilde sürdüremeyiz. Somut olan her şey illa ki bir yere kadar
hükmünü icra edebilir. Bir yerden sonra onun yerini tutacak ikamelerin olması
zorunludur (Her zaman bir B planının olmasının zarureti gibi). Bunlardan
çıkarılacak olan umdeler, ilkeler ve gayeler ancak zaman ve mekân üstülük kazanabilir.
İşte size bir örnek:
اَلَّذ۪ينَ يُظَاهِرُونَ
مِنْكُمْ مِنْ نِسَٓائِهِمْ مَا هُنَّ اُمَّهَاتِهِمْۜ اِنْ اُمَّهَاتُهُمْ اِلَّا
الّٰٓئ۪ وَلَدْنَهُمْۜ وَاِنَّهُمْ لَيَقُولُونَ مُنْكَراً مِنَ الْقَوْلِ
وَزُوراًۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ
"İçinizden karılarına zıhâr yapanların karıları
asla onların anaları değildir. Onların anaları sadece, kendilerini doğuran
kadınlardır. Gerçek şu ki, onlar çirkin ve asılsız bir söz söylüyorlar.
Şüphesiz Allah affedicidir, bağışlayıcıdır." (Mücâdele 58/2)
Bir cahiliye uygulamasını sonlandırmak üzere böyle
bir ayet iniyor ve bir kimse karısına “Senin sırtın benim anamın sırtı gibi
olsun!” (Türkçede halk arasında kaba bir yemin olarak “Eğer şunu yaparsam anam
avradım olsun” denilmesi gibi) dedi diye o kadın onun anası olacak değildir.
Peki, kimdir onun anası: Allah, kasırlı/ özgüleyici bir ifade ile “onların
anaları sadece, kendilerini doğuran kadınlardır” buyuruyor.
Ayet çok açık ve net olarak ananın “doğuran kadın”
olduğunu söylüyor. Önümüzde hem sübut hem de delalet bakımından katî bir nass
vardır ve tevile açık da değildir.
İmdi zaman geçiyor ve yeni teknolojik imkânlar sonucu
insanlar -meşruiyet tartışmaları bir tarafa- taşıyıcı annelik yoluyla çocuk
sahibi olma yoluna koyuluyorlar. Şimdi soru şu: Bu yolla edinilen çocuğun
annesi kimdir?
Ayete göre elbette ki doğuran kadındır! Çünkü delaleti
çok açıktır.
Ama gerçekte öyle midir?
Zıhar algısını yıkmak için gelen bu ayet, bağlamından
koparılıp, usulün de öğrettiği şekilde sebeb-i nüzulüne bakılmaksızın ta‘mim de
edilerek (genelleştirilerek) –mana da çok açık olduğu için- taşıyıcı annelik
olgusuna da bir cevap olacak mıdır?
Biz, olmaması ve nassın mevridine masruf olması
gerektiği kanaatindeyiz. Çünkü bu iki olgu tamamen farklıdır.
Zıhar bağlamında doğuran anneden bahsedilirken, biz
biliyoruz ki çocuk genetik olarak tamamen ona ait özellikler taşımaktadır.
Zıharda bu var mıdır? “Gavurdan hacı, el kızından bacı olmaz!” halk sözünde de
ifadesini bulduğu gibi bir kimseye ana demekle ana olmaz, bacı demekle de bacı
olmaz.
Analık ancak birtakım gerçekliklerle vücut bulur. O
da ceninin oluşmasında gerekli iki ana unsurdan biri olan yumurtanın kadına ait
olması, rahminde büyütmüş olması ve nihayetinde doğurması, arkasından da sütünü
vermesi ve bu şekilde onu hayata tutundurması. Bütün bunlar varsa o kimsenin
gerçek annesi o olur. Hadislerde de annenin üç hakkından[1]
bahsedilir: Bunlar yumurta yoluyla genetik özelliklerini vermiş olması, rahim yoluyla
oluşumunu tamamlatması ve doğurması ve sütü ile büyütmesi katkılarına tekabül
eder gibi gözüküyor: Bu üçünü de aynı kadın yapmışsa üç hakkı bulunan tam anne
olur. Sade sütünü vermişse sütanne olur. İmkânlarla doğru orantılı olarak bu
iki anne tarihimizde de vardır. Çocuğa yabancı olan sütanne için gerçek
annelikten farklı ama bir takım özel hükümleri bulunan sütanneliği kurumu
oluşturulmuştur.
Bu duruma göre taşıyıcı anneye, ayetin lafzından
hareketle gerçek anne denilmesi uygun değildir. Zira onun gerçekliği ayette
sözü edilen gerçekliğe tekabül etmemektedir. Ona verilecek isim de taşıyıcı
anne olacak, onun da birtakım kendine özgü hükümleri bulunacaktır. Veraset ise,
çocuk ile sadece özelliklerini tevarüs ettiği genetik anne arasında olacaktır.
Bu itibarla var olması halinde hem sütanne hem de taşıyıcı anne ile arasında miras
hükümleri cari olmayacaktır.
Bağlam işte böyle bir şeydir vesselam!
Dua ile!
07.06.2018
GARİBCE
عن بَهْز بن حَكِيمٍ، عن أبيه
عن جدِّه، قال: قلت: يا رسول الله -صلى
الله عليه وسلم-، من أبَرُّ؟ قال: "أُمَّك، ثم أُمَّك، ثم أمَّك، ثم أباك، ثم
الأقربَ فالأقربَ"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder