Bugün derste Bin
Baz’dan bir fetva okuduk. Eğlencenin hükmünü sormuşlar. Cevap olarak küllüsü
haram deyiveriyor ve ondan sonra da hemen ayet ve hadis okumaya başlıyor. Yani
ben bir şey demiyorum, bak bizzat Allah ve peygamberi böyle söylüyor anlamına
getiriyor. Haliyle artık verdiği cevap kendi görüşü olmaktan çıkıyor, din halini
alıyor ve tartışılmaz hale geliyor.
Eğlencenin
haramlığına kullandığı ayet (31) Lokman suresinin altıncı ayeti oluyor:
وَمِنَ النَّاسِ مَنْ
يَشْتَرِي لَهْوَ الْحَدِيثِ لِيُضِلَّ عَنْ سَبِيلِ اللَّهِ بِغَيْرِ عِلْمٍ
وَيَتَّخِذَهَا هُزُوًا أُولَئِكَ لَهُمْ عَذَابٌ مُهِينٌ
Bu ayetin
eğlenceye delil olması için içinde lehv
=eğlence kelimesinin geçmesi yetiyor. Bu ayeti yıllarca Suud’un en üst düzey
din âlimi ve müftüsü olan merhum eğlence için aleyhte delil olarak kullanıyor.
Diyelim ki birkaç insan bir araya gelmiş, aralarında şarkı türkü söylemişler, eğlenmişler, oynamışlar.
İçki vb. gibi menhiyyat yok. Namazdan gaflet de yok. Merhum işte böyle kendi
hallerinde eğlenmek isteyen kimseler için yukarıdaki ayeti rahatlıkla delil
olarak kullanabiliyor.
Oysa ayetin siyak
ve sibakına bakıldığında eğlence ile hiçbir alakasının olmadığı görülüyor.
Çünkü bu ayetler surenin başından itibaren bir türlü Hz. Peygamber’in
risaletini ve kendisine Kuran’ın
indirilmekte olduğunu kabul etmeyen, Kuran’ı bastırmak için bin bir türlü çareye, desiseye baş vuran bir takım müşriklerle ilgilidir.
“1.Elif Lâm Mîm.
2,3.Bunlar,
hikmet dolu Kitab’ın; iyilik yapanlara bir hidayet ve rahmet olarak indirilmiş
âyetleridir.
4.Onlar; namazı
dosdoğru kılan, zekâtı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak
inanırlar.
5.İşte onlar,
Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve işte onlar kurtuluşa erenlerin ta
kendileridir.
6.İnsanlardan
öylesi vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve o yolu eğlenceye almak
için, eğlencelik asılsız ve faydasız sözleri satın alır. İşte onlar için
aşağılayıcı bir azap vardır.
7.Ona âyetlerimiz
okunduğu zaman; onları hiç işitmemiş gibi, kulağında bir ağırlık var da
büyüklenerek arkasını döner. Ona, elem dolu bir azabı müjdele.”[1]
Diyanetin
Mealinde şöyle bir not bulunmaktadır:
“Tefsir
kaynaklarında belirtildiğine göre, 6. ve 7. âyetler, müşriklerden Nadr b. Hâris
hakkında inmiştir. Nadr, ticaret amacıyla Hîre’ye gittiğinde Acem masalları
içeren kitaplar satın alır ve döndüğünde Mekkelilere, “Muhammed, size Âd ve
Semûd hikâyeleri anlatıyor, ben de Fars ve Bizans hikâyeleri anlatacağım” der
ve getirdiklerini okur, böylece insanları Kur’an dinlemekten alıkoymaya
çalışırdı”[2].
İnsaf etmek
gerekir. Nadr gibi birtakım azılı İslam düşmanının sırf Kuran’ı bastırmak, Hz.
Peygamber’in tebliğ için ortaya koyduğu çabayı etkisiz hale getirmek için
onlara Rüstem, Behram… gibi Pers efsane kahramanlarının destanlarıyla eğlendirerek
Hz. Peygamber’i ve Kuran’ı dinlemelerini engellemeye çalışmalarını istihdaf
eden ayetleri, masum bir biçimde sırf biraz hoş vakit geçirmek amaçlı eğlence
için kullanmak hiç insaflı değildir.
Habeşli folklor
ekibi bizzat Mescid’de icrayı faaliyette bulunurken eğlenmiyorlar ve
seyircileri eğlendirmiyorlar da acaba ne yapıyorlardı?!
Hz. Âişe de dahil
olmak üzere onları usanıncaya kadar seyredenler ibadet mi ediyorlardı?!.
Gerçekten baktığınız pencere çok önemli.
Pencere sizin hem
ışık kaynağınız, hem yönünüz, hem de baktığınızda göreceğinizi belirleyen şey.
Kendini bir
mezhebin bağnazlık duvarları arasına hapsedip de tek bir pencereden başka ışık kaynağı olmayan
ve o pencerenin tayin ettiği görüntülerden başka bir şey de görmeyen insanları sonuçlar
itibariyle mazur da görmek lazım.
Ne yapaydı yani?
Görmediği şeyleri gördüm mü diyeydi.
Vesselam.
Dua ile!
21.03.2015
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder