Mücahid (ö.
103/721) anlatır:
İbn Ömer ile
birlikte bir yolculuktaydık. Derken bir yere vardı ve biraz kavis yaptı.
Kendine niçin böyle yaptığı sorulduğu zaman şöyle dedi:
“Hz. Peygamber’in
(s.a.v.) böyle yaptığını gördüm de…”[1]
İbn Sîrîn (110/728)
anlatır:
Arafat’ta İbn
Ömer ile birlikte idim. O gittikçe onunla birlikte ben de gittim. Nihayet imama
yetişerek birlikte öğle ve ikindi namazlarını kıldı. Sonra o, ben ve
arkadaşlarım vakfe yaptık. İmam Arafat’tan ayrılınca biz de onunla birlikte
ayrıldık. Me’zemin’e varmadan boğaza gelince devesini ıhtırdı (çöktürdü), biz
de ıhtırdık. Biz onun namaz kılacağını sanıyorduk. Hayvanını tutan kölesi şöyle dedi:
“O namaz kılmak
istediğinden değil, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) buraya geldiğinde tuvalet
ihtiyacını giderdiğini hatırladı da onun için durdu. Şimdi o da ihtiyacını
gidermek istiyor”[2]
Doğrusu İbn Ömer gibi kadri yüce bir sahabiyi böyle
bir tavır almaya iten saik Hz. Peygamber (s.a.v.) sevgisi ve ona olan bağlılığı
olabilir. O bu konuda kendisi açısından mazur da sayılabilir. Ancak sahip
olduğu mevki ve kendisine uyulan bir konumda olması, onun bu yaptıklarının bir
hatıranın tazelenmesi gibi görülmesine mani oluyor ve onların kendisince sünnet
sayıldığı zehabını uyandırıyor[3].
Allah’a şükürler
olsun ki bizim fıkhımız büyük ölçüde bu zatın babası Ömer ve onun gibiler
elinde oluştu. Özellikle de Hz. Ömer’in yolundan giden İbn Mesud – Ebu Hanife
çizgisi bu alanda oldukça önemli etkiler oluşturmuşlardır. Yoksa doğru yoldan
giderken nice kez yoldan çıkardık. Hafazanallah.
Yahu iyi de insan
sormaz mı neden çıkmış yoldan diye. İttiba Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yaptığı işi niye yaptığını bilerek yaptığımız
zaman tam olur, aksi öykünmeden başka bir şey değil ki.
İmdi bize lazım
olan tavır hangisi?
Baba Ömer gibi sorgulayan,
akleden, fıkheden ve bu haliyle gelecek nesiller için her daim bir ufuk olan tavır
mı?
Yoksa oğul Abdullah
gibi davranıp öykünmeci bir tavır göstermek mi?
Dua ile!
19.03.2015
GARİBCE
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder