19 Mart 2015 Perşembe

Öykünme Sünneti II



Mücahid (ö. 103/721) anlatır:
İbn Ömer ile birlikte bir yolculuktaydık. Derken bir yere vardı ve biraz kavis yaptı. Kendine niçin böyle yaptığı sorulduğu zaman şöyle dedi:
“Hz. Peygamber’in (s.a.v.) böyle yaptığını gördüm de…”[1]
İbn Sîrîn (110/728) anlatır:
Arafat’ta İbn Ömer ile birlikte idim. O gittikçe onunla birlikte ben de gittim. Nihayet imama yetişerek birlikte öğle ve ikindi namazlarını kıldı. Sonra o, ben ve arkadaşlarım vakfe yaptık. İmam Arafat’tan ayrılınca biz de onunla birlikte ayrıldık. Me’zemin’e varmadan boğaza gelince devesini ıhtırdı (çöktürdü), biz de ıhtırdık. Biz onun namaz kılacağını sanıyorduk.  Hayvanını tutan kölesi şöyle dedi:
“O namaz kılmak istediğinden değil, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) buraya geldiğinde tuvalet ihtiyacını giderdiğini hatırladı da onun için durdu. Şimdi o da ihtiyacını gidermek istiyor”[2]
Doğrusu  İbn Ömer gibi kadri yüce bir sahabiyi böyle bir tavır almaya iten saik Hz. Peygamber (s.a.v.) sevgisi ve ona olan bağlılığı olabilir. O bu konuda kendisi açısından mazur da sayılabilir. Ancak sahip olduğu mevki ve kendisine uyulan bir konumda olması, onun bu yaptıklarının bir hatıranın tazelenmesi gibi görülmesine mani oluyor ve onların kendisince sünnet sayıldığı zehabını uyandırıyor[3].
Allah’a şükürler olsun ki bizim fıkhımız büyük ölçüde bu zatın babası Ömer ve onun gibiler elinde oluştu. Özellikle de Hz. Ömer’in yolundan giden İbn Mesud – Ebu Hanife çizgisi bu alanda oldukça önemli etkiler oluşturmuşlardır. Yoksa doğru yoldan giderken nice kez yoldan çıkardık. Hafazanallah.
Yahu iyi de insan sormaz mı neden çıkmış yoldan diye. İttiba Hz. Peygamber’in (s.a.v.)  yaptığı işi niye yaptığını bilerek yaptığımız zaman tam olur, aksi öykünmeden başka bir şey değil ki.
İmdi bize lazım olan tavır hangisi?
Baba Ömer gibi sorgulayan, akleden, fıkheden ve bu haliyle gelecek nesiller için her daim bir ufuk olan tavır mı?
Yoksa oğul Abdullah gibi davranıp öykünmeci bir tavır göstermek mi?
Dua ile!
19.03.2015
GARİBCE



[1] Ahmed, II, 32; Kadı Iyâz, Şifâ, II, 558.
[2] Ahmed, II, 131.
[3] Erdoğan, Sünnet, 249.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...